FİNANS

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Sahip olunanı azaltmak en doğru strateji

ABD faizlerinin %5.30’a kadar yükselmesi ile geçen seneki korkuyu yaşayan dünya piyasaları, ABD’den gelen yüksek perakende satış verileri ve ılımlı enflasyon oranları ile paniği şimdilik atlattı.

Aslında FED Bernanke’nin 1 ay önce yaptığı açıklamalarda enflasyon endişenin yer aldığını görmüş ve faizlerin bu sene içinde inmeyeceğini beklentisini satın almıştık. ABD piyasalarında iki hafta sonra yapılacak olan FED toplantısında faiz artırımı bekleyenlerin oranı % 33’e yükseldi bile.

Artan faizler ne demek oluyor ? Bu durum dünya likitidesini etkiler mi ? Esas soru bu. Dünya likitidesi 10 yıllık tahvillerin yükselmesi nedeniyle azalır mı? Dünya likitidesi 2004 yılında düşük faiz oranları ile zirveye vurmuştu. ABD’nin faizlerini 2004 ilkbaharında artırmaya başlaması ile FED 2005 yılında fazla likitideyi çekti. Geç de olsa Avrupa Merkez Bankası’nın 2006 yılında fazla parayı çekmesi dünyadaki parasal genişlemeyi biraz daha azalttı. Ancak, Japonya’nın düşük enflasyon oranlarından dolayı hala parasal sıkılaştırmaya gitmemesi, Carry Trade’den dolayı likitidenin azalmasına pek de yardımcı olmuyor.

Demek ki dünya likitidesinin “parasal anlamda” son aktörü Japonya’dır. Japonya yeni faiz artırımlarına gitmedikçe “zayıf YEN” nakit bolluğu ve risk iştahı yaratmaya devam edecektir.

Dünya borsalarında kalıcı bir düşüş için Yen’in değer kazanması gerekir.

Türk piyasalarına dönecek olursak; dünya iyi iken iyi olamayan, dünya bozulduğunda bunu anında yansıtan bir piyasa görüntüsü var. Endeksin 45,500 – 46,000 arasını yukarı kırma ihtimali oldukça zayıf. Borsada yükselişler yabancı fonlar tarafından “bir satış fırsatı” olarak algılanıyor.

Endeksin 43,500 destek, 45,500-46,000 arasındaki direnç bölgeleri devam ediyor. Toparlanmalar hızlı değer kaybetmiş olan İMKB 30 haricindeki senetlerde gerçekleşiyor. Direnç bölgelerinde “satıcı” konumunda bulunmak, sahip olunanı azaltmak en doğru strateji olaral görünüyor.

Canlı Borsa


En Çok Aranan Haberler