FİNANS

TSPB’nin 20. Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak: (1) - “Kusura bakmayın 30 küsur yıllık serbest piyasa sürecinde Türkiye ekonomisinin finansal mimarisinde sermaye piyasası dediğimizde sadece aklımıza BIST geliyorsa bir yerlerde eksiklik var” - “Finansal hizmetlerin düzenlenmesi, denetlenmesi ve derinleştirilmesi önümüzdeki dönem önceliklerimizden olacaktır. Özellikle önümüzdeki dönemde finansal sistemdeki kredi riski, likidite riski ve kur riski gibi risklerin izlenmesini ve etkin şekilde yönetilmesini sağlamak temel hedefimiz olacaktır” - "Menkul kıymetleştirme işlemleri dayanak varlığın kalitesine dikkat edildiği sürece faydalı işlemlerdir. Önümüzdeki dönemde bu tip işlemlerin yaygınlaştırılması ve sermaye piyasalarımızın derinleştirilmesi konusundaki çalışmalarımız sürecektir”

İSTANBUL (AA) - Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, “Kusura bakmayın 30 küsur yıllık serbest piyasa sürecinde Türkiye ekonomisinin finansal mimarisinde sermaye piyasası dediğimizde sadece aklımıza BIST geliyorsa bir yerlerde eksiklik var.” dedi.

Albayrak, Borsa İstanbul’da gerçekleştirilen Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği’nin (TSPB) 20. Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı’nın açılışında yaptığı konuşmada, sermaye piyasalarını önemsediklerini yeni dönemde başka bir noktaya taşıyacaklarını belirtti.

Küresel finansal sistemin son 10 yılda likidite bolluğu, düşük faiz ortamı, bu ve benzeri bir sürü öz kaynak finansmanı modellerinden ayrışarak daha çok krediye dayalı, giderek borçlanmayı artıran ve risk transferine dayalı farklı bir yapıya dönüştüğünü ifade eden Bakan Albayrak, şunları kaydetti:

“Uluslararası Finans Enstitüsü verilerine göre küresel borç stoku 2000 yılında 87 trilyon dolar iken, 2018 yılında 247 trilyon dolara ulaşmıştır. Bu tutar küresel GDP’nin 3 katından fazladır. Bu tablo sürdürülebilir değildir. Çözüm, öz kaynağa dayalı ve risk paylaşımını esas alan yeni bir yapı oluşturulmasıdır. Sağlıklı büyüme için finansman yükünün para piyasaları ile sermaye piyasaları arasında dengeli bir şekilde dağılması gerekmektedir. Ülkemizde, finansal sektörün aktif büyüklüğü GSYH’nin yaklaşık yüzde 120 düzeyinde olurken, bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü GSYH’nin 106’sı kadardır. Sermaye piyasasının payı ise yalnızca yüzde 6-7 oranındadır. Dolayısıyla iki tane kritik husus var. Birincisi küresel sistemdeki borç stoku ile yeni bir finansal dönüşüm, ikincisi Türkiye’nin zaten kendi içindeki sermaye piyasasının finansal pastadan aldığı payın küçüklüğü. Bu iki anlamda dönüşüm ortaya koymamız lazım. İşte optimal bir finansal piyasa için sermaye piyasalarının payını artırmamız gerekiyor derken aslında bunun altını çizdik.”

Albayrak, Yeni Ekonomi Programı’nda da açıkladıkları üzere, piyasaların, özel sektörün önünde giden ve önünü açan bir yönetim anlayışı ile finansal istikrarı ve güvenliği esas alan yeni bir finansal mimarinin oluşturulmasını gerektiğini ortaya koyduklarını anımsatarak, “Bu kapsamda finansal hizmetlerin düzenlenmesi, denetlenmesi ve derinleştirilmesi önümüzdeki dönem önceliklerimizden olacaktır. Özellikle önümüzdeki dönemde finansal sistemdeki kredi riski, likidite riski ve kur riski gibi risklerin izlenmesini ve etkin şekilde yönetilmesini sağlamak temel hedefimiz olacaktır. Bu mimari ile şirketlerinizin bankacılık sektörüne bağımlılığını daha da azaltabilirsiniz.” diye konuştu.

Özel sektöre sorulduğunda yatırım için uzun vadeli ve ucuz finansmana ihtiyaçlarının olduğunu söylediklerini aktaran Albayrak, “Eğer uzun vadeli ve ucuz finansmana erişimden, sermayeye ulaşımdan bahsediyorsak sermaye piyasaları işte o zaman devreye giriyor. Ama kusura bakmayın 30 küsur yıllık serbest piyasa sürecinde Türkiye ekonomisinin finansal mimarisinde sermaye piyasası dediğimizde sadece aklımıza BIST geliyorsa bir yerlerde eksiklik var. Bu eksikliği nasıl dönüştürerek bu noktaya taşımamız lazım? 'Sadece halka arz yapalım.' Bu mudur? Bunun ötesidir diyorsak oraya odaklanmamız lazım.” şeklinde konuştu.

\

- “VDMK somut adımlardan sadece ilki”

Bakan Albayrak, sermaye piyasası aracı ihraçları yoluyla yatırımlara uzun vadeli finansmanın önünü açacaklarını vurgulayarak, “Sorumluluk vade uyumsuzluğu olan bankacılık sektöründeki mevduat sahiplerinden, uzun vadeli yatırımlara kaynak sağlayan sermaye piyasası yatırımcılarına kayacağı bir iklim oluşturacaklarını, öylece uluslararası alanda rekabetçi bir sermaye piyasasına sahip olunacağını söyledi.

Geçen hafta gerçekleştirilen Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası AŞ’nin kurucusu olduğu varlık finansmanı fonu tarafından nitelikli yatırımcılara yönelik olarak gerçekleştirilen Türkiye’nin en büyük Varlığa Dayalı Menkul Kıymet (VDMK) ihracı bu yönde attığımız somut adımlardan sadece ilki.” şeklinde konuştu.

Üç kamu bankasının ve bir özel bankanın toplam 3,15 milyar TL’lik konut kredisi alacağını menkul kıymetleştirilerek sermaye piyasalarında nitelikli kurumsal yatırımcılara satıldığını, bu ve benzeri işlemlerin bankaları likidite açısından güçlendirerek yeni kredi verebilmelerine imkan sağlamanın yanında bankaların aktif ve pasifleri arasındaki vade uyuşmazlığını azalttığını dile getiren Albayrak, “Aynı zamanda, ürün çeşitliliğini artırarak sermaye piyasalarımızın gelişmesine katkıda bulunacak adımlardan biri olarak görüyoruz.” dedi.

\

- “Ülkemizde konut kredilerinin batık oranı yüzde 1’in çok altında”

Albayrak, ekonominin, Türkiye’de futboldan sonra herkesin anladığı ikinci konu olduğunu anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hani reklamlar var ya ayakkabı boyacısı da konuşuyor, hamamda biri konuşuyor… Bazı yorumcular söz konusu işleminin küresel finans krizi öncesinde ABD’de yapılan işlemlere benzediğini iddia etmiştir. Biraz piyasalardan anlayan, biraz bu işten anlayan bu işlemin ne kadar etkin, yetkin ve kaliteli işlem olduğunun ve onunla arasında ne kadar büyük fark olduğunu çok iyi görüyor. ABD örneğinde menkul kıymete dayanak olan varlıklar gelir düzeyi ve ödeme kapasitesi düşük bireylere çok yüksek kaldıraçla kullandırılan konut kredileriydi.

Oradaki sistem konut fiyatlarının devamlı yükseleceği ve bu sayede borçlunun kaldıraç oranının zaman içinde azalacağı ve refinansman yoluyla ödeme kapasitesinin artacağı varsayımına dayanmaktaydı ancak 2006’nın ikinci yarısından itibaren konut fiyatlarının düşmeye başlamasıyla birlikte, borçlular ödeme güçlüğüne düşmüş, eşik altı konut kredilerinin batık oranı yüzde 30’ları aşmıştır. Karşılaştırmak gerekirse, bizim ülkemizde konut kredilerinin batık oranı yüzde 1’in çok altında, bizim bu ihraç için oluşturduğumuz yapı da ise binde üç seviyesindedir. Güçlü bir portföyden bahsediyoruz. Bankalar bu kredileri verirken son derece dikkatli ve seçici davranmaktadır.”

Bu yönde BDDK’nın yapmış olduğu düzenlemeler ve getirmiş olduğu sınırlamalarla süreci güçlü şekilde yönettiğini belirten Albayrak, “Nitekim bu kredileri kullanan vatandaşlarımızın da borçlarını ödeme konusunda ne kadar istikrarlı bir tarihi data sergilediği piyasanın malumu.” dedi.

\

- “Menkul kıymetleştirme işlemleri dayanak varlığın kalitesine dikkat edildiği sürece faydalı”

Bakan Albayrak, Türkiye’de konut kredilerinin gayrimenkul değerine oranının ABD’ye nispetle çok daha düşük olduğunu ve bunun da bankaları ve menkul kıymet yatırımcılarını konut fiyatlarında yaşanabilecek olası düşüşlere karşı koruduğunu belirterek, “Menkul kıymet yatırımcılarını koruyan, ve sistemin sağlıklı çalışmasını sağlayan, bir diğer husus da dayanak konut kredilerinde ödeme sorunu yaşanması halinde bankaların bu kredileri düzenli ödenen başka bir krediyle değiştirmeyi taahhüt etmiş olmasıdır.” diye konuştu.

ABD’de bu nevi bir taahhütün söz konusu olmadığına işaret eden Albayrak, şunları kaydetti:

“Yani, menkul kıymetleştirme işlemi gerçekleştikten sonra bankalar kredinin kalitesindeki bozulmadan sorumlu değildir. Bundan ötürü bankalar küresel finans krizi öncesi menkul kıymetleştirme amacıyla arz ettikleri konut kredilerinin kalitesine gerektiği kadar dikkat etmiş mi etmemiş mi, kredi arzını olabildiğince artırmaya mı odaklanmış, rating şirketleri ne yapmış, sigorta şirketleri ne yapmış? İsimlerini saymayacağım. Hepimiz bunların şahitiyiz. AAA’lar şunlar bunlar, öyle bir süreç ile bu süreci (VDMK ihracı) aynı kefeye koyup cümlede kullanmak iyi niyetli değil. Türkiye’de bir finansal dönüşüm gerçekleşecekse sermaye piyasalarında, bu ve benzeri türev ürünlerinin gelişmesiyle olacak. Menkul kıymetleştirme işlemleri dayanak varlığın kalitesine dikkat edildiği sürece faydalı işlemlerdir. Önümüzdeki dönemde bu tip işlemlerin yaygınlaştırılması ve sermaye piyasalarımızın derinleştirilmesi konusundaki çalışmalarımız sürecektir.”

(Sürecek)

Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler