İSTANBUL (AA)- Türkiye’nin makarna ihracatı, ocak-haziran döneminde geçen yılın aynı dönemine göre, miktar olarak yüzde 4,3’lük artışla 613 bin tona yükselirken, değer artışı yüzde 3 ile sınırlı kalarak 287 milyon dolar oldu.
Makarna Üreticileri ve Sanayicileri Derneği'nden (MÜSAD) yapılan açıklamada, yılın ilk altı ayındaki makarna ihracat rakamlarının, markasız ürün ihracatının sektörde neden olduğu kaybı bir kez daha gözler önüne serdiği bildirildi. Makarna ihracatı haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre miktar olarak yüzde 15,1’lik düşüşle 74 bin ton, değer olarak ise 14’lük düşüşle 35 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Tonajdaki artışa karşın, ihracat gelirinin daha düşük oranda artması, birim fiyattaki düşüşten kaynaklandı. Ortalama ton başına birim fiyat geçen yılın ilk altı ayında 474 dolar iken, bu yılın aynı döneminde birim fiyat yüzde 1,3’lük düşüşle 468 dolara geriledi. Haziran 2018’de 470 dolar olan ton fiyatı ise haziranda yüzde 1,3 artışla 476 dolar oldu.
Türkiye’de yıllık ihtiyacı karşılamaya yeterli buğday üretimi yapılmasına karşın, makarna üretiminde ihtiyaç duyulan durum buğdayındaki üretim açığı, ithalatla kapatılıyor. Durum buğdayı ithalatı bu senenin ilk altı ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre miktar olarak yüzde 47’lik artışla 451 bin ton, değer olarak ise yüzde 59,1’lik artışla 124,9 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Ocak-Haziran 2018 döneminde 256 dolar olan ortalama ton başına birim fiyat, bu yılın aynı döneminde yüzde 8,2’lik artışla 277 dolara yükseldi.
Rakamlar, yılın ilk altı ayında durum buğdayı ithalatı için dışarıya daha fazla döviz ödediğimizi, buna karşın artık daha pahalı ithal ettiğimiz buğdaydan ürettiğimiz makarnayı ucuza ihraç ettiğimizi de ortaya koydu.
- “Pahalıya buğday ithal edip, ucuza makarna ihraç ediyoruz”
Açıklamada görüşlerine yer verilen MÜSAD Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Uysallı, 2019 yılının ilk altı ayındaki ihracat rakamlarının, makarna ihracatında miktar olarak artışa karşın aynı oranda gelir artışı elde edemediğimizi ortaya koyduğunu belirtti. Uysallı, sektörün üretim miktarı olarak dünyada üçüncü, ihracatta ise İtalya’dan sonra ikinci sırada yer almakta olduğunu aktararak, ihracatta en önemli rakip olan İtalya’nın ortalama ihracat birim fiyatının, bizim fiyatımızın 2 katının üzerinde bulunduğunu ifade etti.
İtalya’nın ardından ikinci sırada olduğumuz makarna ihracatında, 2018 yılında 20 tonun üzerinde ihracat yapan ülkeler arasında en ucuz fiyatın bizde olduğunu vurgulayan Uysallı, “İtalya makarnasının tonunu 1,098 dolara ihraç ederken, bizim ortalama ton başına ihracat rakamımız sadece 455 dolar. Afrika pazarında rakibimiz olduğu söylenen Mısır bin dolardan, İran ise 773 dolardan makarna ihracatı yapıyor. Dolayısıyla bizden çok daha az tonajlarda ihracat yaparken, ton başına bizden çok daha fazla gelir elde ediyorlar.” değerlendirmesinde bulundu
- “Markasız ürünle kendi ayağımıza kurşun sıkıyoruz”
Uysallı, makarna ihracatında ülkenin ve sektörün aleyhine işleyen bu durumun tek nedeninin fason, markasız ürün ihracatı olduğunu belirterek, “Afrika pazarı özelinde konuşursak ihracatımızın yaklaşık yüzde 70’ini bu pazara yapıyoruz ve birim fiyatımız bu pazarda 410 dolarlara kadar inmektedir. Pazarda ancak düşük fiyat ve fason üretimle yer tutuyoruz. Bu da Türk Makarnası imajına zarar veriyor. Şu anda Türk Makarnası fason üreticilikle anılıyor ve bu, fiyatımızın yüksek olduğu pazarlarımıza da zarar veriyor, fiyatların düşmesine sebep oluyor.” ifadesini kullandı.
Teknoloji ve ham madde kalitesinin yeterli düzeyde olmasına rağmen yaşanılan bu durumun, tamamen makarnamızın imajı ilgili olduğunu ifade eden Uysallı sözlerini şöyle tamamladı:
“İhracatta miktar yerine, Türk Makarnası imajına odaklanmalıyız. Aksi halde bugünkü gibi gelecekte de aslında ihracatta kazanmaya değil, kaybetmeye devam ederiz. MÜSAD olarak bu nedenle kaliteli, markalı ürün ihracatının artırılması üzerinde ısrarla duruyoruz. Bize göre, sorunun çözümü gayet basit. İhracatta fiyatla rekabet etmekten korkmamalıyız. Çünkü 550-600 dolar/ton ortalama fiyatlarda rakibimiz bulunmuyor. İhracat vizyonumuzu değiştirmeli; kaliteli ürün, katma değerli ihracata yönelerek markalı ürün ihracatını ödüllendirmeliyiz. Teşvik ve destekleri buna göre yapılandırmalı ve belli bir fiyatın altında kalan bölümü desteklememeliyiz.”