FİNANS

Türkiye'nin kriz simülasyonu

IMF uzmanları Türkiye'nin kriz ve şok simülasyonunu yaptı. Simülasyon sonucu hazırlanan raporda Türkiye'nin 2005 sonrası dönemi için "Olasılık simülasyonları ihtiyatlı bir iyimserliğe izin veriyor" denildi.

IMF uzmanları Evan Tanner ve Issouf Sanake, "Kamu Borcunun Sürdürülebilirlik Olasılıkları" başlıklı çalışmalarında Türkiye, Brezilya ve Meksika ekonomilerinin son yıllarını ele alarak geleceğe yönelik kriz ve şok senaryolarının kamu borçlarını ne şekilde etkileyeceğini incelediler.

Rapora göre, Türkiye uzun yıllar kronik yüksek enflasyon ve mali dengesizliklere katlandı. 1994'deki ve özellikle 2000 ve 2001'deki döviz krizi, bankacılık sektöründeki aktiflerde, faiz oranlarının "savunmaya geçerek" yükselişiyle birlikte, geri dönülmez bir biçimde kayıplara, büyük miktarda borç artışına neden oldu.

Raporda, "Daha sonraları IMF programı altında faiz dışı fazla GSYİH'nın yüzde 6.5'ini aştı. Yüksek GSYİH büyümesi ve Türk lirasının gerçek değerini kazanmasıyla birlikte bu düzenleme, Türkiye'nin borç oranını 2000'de GSYİH'nın yüzde 90'ından, 2005-06'da yüzde 55.5'ine indirilmesine yardım etti" denildi. Rapora şöyle devam edildi:

2001 KRİZİ ÖNCESİNDEKİ MALİ POLİTİKA SÜRDÜRÜLEMEZ NİTELİKTEYDİ

"Geriye dönük analizler 2001 döviz krizi öncesindeki mali politikanın sürdürülemez olduğunu ortaya koyuyor. 1996'nın ortalarında başlangıç borç/GSYİH oranı yaklaşık yüzde 43.2'ydi. Mali politikayı hedef alan şokların borçtaki toplam değişimin yüzde 60'ının sebebi olduğuna dikkat edilmelidir. 1996-1998 yılları arasında yayılma eğiliminde olan bütçe açığı şokları da borçlarda patlamaya neden oldu. Sonra bir dereceye kadar sıkı para politikası uygulandı. 1996'nın ortalarından 2000'in sonuna değin, bütçe açığının oluşturduğu şoklar ihmal edilirse, borç GSYİH'nin taban çizgisinden yaklaşık yüzde 1.9 daha yüksekti. 2001 krizinden sonra döviz kurlarındaki ve faiz oranlarındaki çalkantı borç düzeyinin artmasına katkıda bulundu.

TÜRKİYE İÇİN İHTİYATLI İYİMSERLİK

IMF çalışma raporunda, Türkiye'nin 2005'ten itibaren yaşayabileceği olasılıklar konusunda "Olasılık simülasyonları ihtiyatlı bir iyimserliğe izin veriyor" denildi.

Şokların hiç olmaması, rastlantısal olması ya da sıklıkla yaşanması durumlarına göre çizilen ve borç/GSYİH oranını tahmin eden beş yıllık senaryonun Türkiye hakkında geniş ölçüde en son varsayımları yansıttığı belirtilirken, tahminlerde ortalama faiz dışı fazla 2006 ve sonrasında GSYİH'nın yüzde 6.5'u, ortalama ekonomik büyüme yüzde 5'ten biraz az, ortalama reel faiz oranı ise yıllık yaklaşık yüzde 8 olarak varsayıldı.

Raporda yer alan "Türkiye: 2005:5-Olası Sürdürülebilirlikler" başlıklı tabloda "Şoksuz Senaryo", rastlantısal şokların görülebileceği senaryo, sık şok risklerinin bulunduğu senaryolar göz önüne alınarak yıllar itibarıyla borcun Gayrı Safi Yurt İçi Hasıla'ya oranları tahmin edildi.

Buna göre, Türkiye'nin durumu makroekonomik şokların daima borç toplamınıortadan kaldırması gibi bir kuralın olmadığını da gösterdi. "Şoksuz Senaryo" itibarıyla borç/GYSİH oranı 2005-2006'daki yüzde 55.5 oranından, 2010'daki yaklaşık yüzde 32 oranına geriliyor.

"Rastlantısal şokların görülebileceği koşullarda" söz konusu beş yıllık dönemde ortalama borç oranı yine önemli ölçüde düşüyor ancak şoksuz ortama göre sonuçta daha az düşüş gerçekleşiyor. Borç/GSYİH oranı rastlantısal şoklarla geçen beş yıllık dönemin sonunda, 2010 yılında yüzde 39'a iniyor. Sık şokların yaşandığı riskli ortamlı senaryoda ise beş yıllık dönem sonunda borç/GSYİH oranının en az yüzde 59'a yükselmesi olasılığı bulunuyor.

Çalışmada faiz dışı fazlanın 2005-2010 yılları arasında borç istikrarını sağlamada hangi etkiyi sağlayacağına ilişkin projeksiyon da yer aldı. Çalışmada "beş yıllık bir sürece yayılan" istikrarlı bir borç yapısının ortaya çıkması için faiz dışı fazlanın GSYİH'nın ortalama yüzde 7'si düzeyinde olması gerektiği kaydedildi.

MALİ POLİTİKA NASIL SÜRDÜRÜLEBİLİR?

Sürdürülebilir mali politikaların, "gelecekte devamlı tadilat gerektirmeyen politikalar" olarak tanımlandığına işaret edilen raporda, bu tip politikaların faiz dışı fazla düzenlemeleri ya da enflasyon gibi nedenlerle borç-faiz ödeyememe gibi durumlarla "karşılaşmadığı" da belirtildi. Sürdürülebilir mali politikalar için "bütün borçları ödeme gücü" ölçütünün getirilebileceği kaydedilen çalışmada "Sürdürülebilir mali politika daha sık olarak borç stokunun ya da bunun üretime oranının yükselmemesi olarak tanımlanır" denildi.

Gelişmekte olan ülkelerde gelecekte tadilata gerek duymayacak şekilde mali politika tasarımı yapmanın zor olduğu kaydedilen raporda, "Politika yapan kişilerin borç istikrarı konusundaki iyi niyetlerine karşın faiz oranları, döviz kurları ve diğer anahtar değişkenlerin zıt hareketlerinde bazı olasılıklar vardır, bunlar kamu borçlarında kalıcı artışlara neden olabilir. Bu anlamda sürdürülebilir borç olasılıklara bağlıdır" denildi.

Çalışma üç yükselen piyasa ekonomisi Brezilya, Meksika ve Türkiye'de belirsizlik altındaki mali politikanın sürdürülebilirliğini araştırıyor. Sürdürülebilirlik hem "Eski politikalar devam ettirilseydi mali politika sürdürülebilir olacak mıydı, ya da politikaların tadilatı gerekir mi?" sorularından hareketle geçmişe yönelik, hem de "Gelecekteki bazı düzenlemelerden kaçınmak için bugün hangi politikalar desteklenmeli?" sorusuna yanıt aranan geleceğe yönelik açıdan incelendi.

IMF uzmanlarının çalışma raporlarının kurum açısından resmi bağlayıcılığı bulunmuyor.

-IBS Haber-

Canlı Borsa
YORUMLARI GÖR ( 0 )
Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler