TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç, hükümetin krizle ilk ilişkisini onun varlığını reddederek kurduğunu, bir türlü krize odaklanılmadığını belirterek, “Günü kurtarma peşinde koşmamak gerekiyor” dedi.
TÜSİAD Başkanı Yalçındağ da, talebin canlandırılması için vergilerin azaltılması gerektiğine dikkat çekti.
TÜSİAD’ın 39. Olağan Genel Kurulu İstanbul’da yapılıyor. Kurulda konuşan TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ ve TÜSİAD YİK Başkanı Mustafa Koç hükümeti hem uyardı, hem de önerilerini dile getirdi.
Genel Kurul’da konuşan TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ şunları kaydetti: “Sonu 9’la biten yıllarda Türkiye ve dünyada önemli gelişmeler yaşandı. Dünya 2009’a derin bir ekonomik krizle girdi. Krizin hangi safhasında olduğumuzu bilmiyoruz. Krize yönelik önlem paketlerinin ne derece etkili olabilecekleri belli değil. Belirsizlik krizin Türkiye üzerindeki etkisinin de öngörülebilmesini zorlaştırıyor. Etkinin boyutlarının teğet geçme ile yerle bir etme arasında değişmesi girişimciler nezdince belirsizliğe neden oluyor. Gelecekten duyulan endişe ve belirsizlik ekonomiyi durma noktasına getirdi. Odaklanmamız gereken iki temel ve acil sorun var. Reel sektörün krediye ulaşım kanallarının açık tutulması ve yurtiçi talebin uyarılması. Beklentiler iyi yönetilemediğinde iç tüketim daha da daralacak ve işsizlik artmaya devam edecek. Bunun için öncelikle ekonominin gerçekçi bir analizi yapılmalı.
Son gelişmeler kısa süre içinde IMF anlaşmasının tamamlanabileceğine işaret ediyor. Bu memnuniyet verici. IMF de alışılmış uygulamaların ötesine geçecektir. Kamu maliyesi araçlarının etkili kullanımında bu tavır önemli olur. Likidite artırılmalı ve talep canlandırılmalı. Vergilerin azaltılması gerekiyor. Vergi yükümlülüklerin makul bir faiz ile ötelenmesi yararlı olacaktır. Sektörel ve bölgesel teşvik sistemine geçilmeli. Teşvik sistemi, rekabet gücü için bir an önce devreye girmeli.
BİR TÜRLÜ KRİZE ODAKLANMIYORUZ
TÜSİAD YİK Başkanı Mustafa Koç da konuşmasında şunları söyledi: “Türk toplumu krizi kendi meseleleriyle meşgulken karşıladı. 2008 başında bir taraftan kriz belirtileri ortaya çıkmaya başladığında biz türban konusuyla meşguldük. Kriz patladığında ise iktidar partisinin kapatılması-kapatılmaması ve Ergenekon gündemi meşgul ediyordu. Bir türlü krize odaklanamıyoruz, şimdi de yerel seçimler var. Ülkeyi en gergin biçimde bir seçim havasına sokmuş durumdayız.
Hükümet IMF anlaşmasını geciktirmeyi tercih etti, reel sektörün içine düştüğü sıkıntıları göremedi. İşsizlik en yüksek seviyede, tüketici güveni en düşük seviyede. Cari açığın finansmanı eskisinden zor olacak. 2001’de iç piyasada yaşanan daralmayı kısmen ihracatla telafi etmiştik. Bugün ise ihracatta şok bir düşüşle yüzyüze kalınacak. Günü kurtarma peşinde koşmamak gerekiyor, çünkü gelecek çok hızlı ‘bugün’ oluyor. Ekonominin ihtiyaç duyduğu yüzde 7’lik büyüme rakamlarını tekrar yakalamayacağı aşikar. Ekonomiyi yeniden yapılandıracak reformlara odaklanmak önem arzediyor. Kapsamlı bir plan içerisinde seçimlerin geçmesini beklemek telafisi olmayan kayıplara neden olabilir.”