Küresel kredi krizinin piyasalarda beklenenden daha derin yaralar açacağı söylentileri gittikçe yaygınlaşıyor. Bununla birlikte, Türkiye'nin krizden etkilenmeye başladığı belirtiliyor.
Finans İnvest ve FinansOnline yazarları, yatırımcılara yol göstermek için piyasaların gidişatı hakkında kısa ve orta vadede şu noktalara dikkat çekiyor.
SALİH NEFTÇİ: YTL’YE DİKKAT Açık pozisyon dediğimiz Carry trade uygulamasının en yüksek olduğu ülkelerin başında sanırız Türkiye ve Brezilya geliyor. İzlanda da bu guruba dahil olabilir. Ancak, Carry trade paraları arasında bizce en riskli olanı YTL. Böyle düşünmemizin nedenleri şunlar;
Kredi krizi geçen hafta hafifledi. Ama tedirginlik tümüyle ortadan kalkmadı. Amerika’da resesyonun beklenenden daha sert geçebileceği şimdi daha geniş kesimler tarafından kabul ediliyor. Böyle bir durumda Türkiye’ye gelen sermaye ve Türkiye’nin ihracatı olumsuz etkilenebilir. Bir de kapatma davası var. Bu faktörleri göz önünde tutunca insan ister istemez Dolar-YTL kuruna bir alım gelebileceği hissine kapılıyor. Nitekim geçen hafta Goldman’nın önerisi de buydu. Kredi krizinin hafiflemiş olması yüksek bir olasılık. Ama YTL riski de yükseliyor.
Aşağıda dolar/YTL kurunun volatilitesi var. Volatilite geçen hafta kapanışta 2 puan kadar düştü. Ama grafiğe bakın...Halen de çok yüksek bir seviyede. Piyasada bir tedirginlik olduğu buradan da seziliyor
YİĞİT BULUT: 42000 ÜZERİNDE SATIŞLAR ARTACAK
İMKB : 41,500-42,040 arasını test etme eğilimi devam ediyor ama eldeki veri henüz oranın geçilmesi için yeterli değil. Buraya doğru ataklarda “kar satışları” gelecektir. Buranın geçilemediği her durumda satışlar aratacaktır.
Tavsiyem; DOW 12,500-12,700 bandında patinaja devam eder, net bir sinyal üretemezse ve İMKB bu boşluk içinde bocalarsa, gelebilecek satışa karşı dikkatli olmanız. 41,500-42,040 boşluğu geçilemediği sürece 40,000-40,500 bölgesine “dönme” potansiyeli mevcut.
ERDAL SAĞLAM: IMF HABERLERİ PİYASAYI YAKINDAN İLGİLENDİRİYOR
Bu haftanın önemli iç haberlerinden biri AKP yönetiminin, anayasa değişiklikleri konusunda vereceği karar olabilir. Bunun yanı sıra IMF’yle devam eden ilişkiler konusunda gelecek haberler piyasayı yakından ilgilendiriyor. Piyasanın beklentisi ihtiyati stand-by yapılması yönünde.
Ancak bu şekilde dış piyasalara güven verip gelişmekte olan ülkeler içinde iyi bir konuma gelinebileceğini, siyasi tansiyonun sürecek olması nedeniyle, bağlayıcı bir anlaşmanın yani ihtiyati stand-by anlaşmasının önem kazandığını düşünüyorlar.
Ekonomi bürokratlarının da piyasayla aynı düşüncede olduğunu söyleyebiliriz. Siyasi atmosferin gereken kararların alınması konusunda Hükümetin elini zayıflattığını, siyasi tansiyon nedeniyle popülizmin ağır basmasının mümkün olabileceğini belirterek, IMF’le yapılacak stand-by anlaşması ve anlaşma kapsamında yapılacak gözden geçirmelerin ekonomide gerekenlerin yapılmasını kolaylaştıracağı görüşündeler.
Ancak önümüzdeki hafta, yapılacak yeni anlaşmanın türü konusunda kesin kararın çıkması zor görünüyor. Bu ayın sonlarına doğru belirlenmesi daha büyük ihtimal olarak gözüküyor.
UĞUR GÜRSES: MERKEZ BANKASI YALNIZ KALDI Mart ayı fiyat gelişimi gösteriyor ki döviz kuru artışı fiyatlara yansımaya başladı. Enflasyon verilerinden edindiğimiz izlenim döviz kuru artışı, yapılan fiyatlamalarda ‘kalıcı’ olarak düşünülüyor olmalı. Çekirdek enflasyon sayılarında yukarı doğru bir hareketlenme var. Merkez Bankası’nı endişelendiren ‘ikincil etkilerin’ emarelerinin ortaya çıkmaya başladığını düşünüyoruz.
Merkez Bankası, bu gelişmeleri izleyecek, olumsuz seyir faiz artırma kulvarına götürebilir. Şimdilik bunun için erken olsa da, döviz kuru artışı ve yüksek oynaklık, emtia ve enerji fiyat artışlarının bir arada olması ikincil etkinin oluşması ve ‘beslenmesi’ açısından uygun bir ortam yaratıyor.