Turkish Yatırım Menkul Değerler tarafından hazırlanan günlük bültende İMKB'nin yabancı portföylerinde yaşanan pozitif gelişme nedeniyle yurtdışından ayrıştığı vurgulandı.
"Yabancıların Alımlarının Nedeni" başlığıyla hazırlanan bültende şu tespitlere yer verildi;
"İMKB yurtdışından ayrıştı. Ayrışmanın en büyük nedeni yabancı portföylerin ağırlığını hissettirmesinden kaynaklanıyor.
Haftaya, Cuma gününden kalan satışlar ile başladık. Cuma günü bankacılık hisselerinde ağırlaşan satışlar, seansın ilk 30 dakikasında etkili oldu. Ardından Cuma’dan kalan satışların bitmesi ile birlikte İMKB yeniden güven tazeledi.
Alımların bugün de devam etmesi için, dünden kalan yabancı alımlarının devam etmesi ya da en azından yeni bir yabancı satış dalgasının gelmemesi gerekiyor.
Tahvil piyasasında ise gösterge tahvil düşük bir işlem hacmiyle yüzde 20,35’den yüzde 20,01 seviyesine geriledi. TCMB’nin yıl sonu enflasyon hedefinin yüzde 9,6’dan yüzde 10,6 şeklinde revize ettiği ve Temmuz ayı enflasyonu ile ilgili uyarılarda bulunduğu bir günde faizlerde satıcının olmaması dikkat çekiciydi. Tahvil piyasasında önümüzdeki hafta açıklanacak Temmuz ayı enflasyon rakamları önemsenmiyor ve daha çok uzun vade fiyatlanıyor. Yani,Temmuz ayının yüksek çıkması sonucu değiştirmeyecek ve Ağustos’ta TCMB yüksek olasılıkta kısa vadeli faiz oranlarını artırmayacak.
Gündem Anayasa Mahkemesi’nin vereceği karar olduğu için, dava açılmadan önceki risk primi ile bugünkü risk primini bir karşılaştıralım. Mart ayı sonunda reel faiz yüzde 8,68 seviyesindeydi, karar öncesinde ise TCMB’nin yıl sonu enflasyon hedefine göre ise reel faiz yüzde 9.00 seviyesine geriledi. Enflasyon rakamlarında büyük yönde sapmalar olmasa, TCMB kısa vadeli faiz oranlarını 1,5 puan artırmasa ve belki yurtdışında sular durulsa şu anda daha düşük bir risk primi ile karşı karşıya kalabilirdik. Yaşanan ayrışma sadece İMKB’de gerçekleşmiyor.
Dolar/YTL kurunda ve faizlerde de aynı ayrışma yaşanıyor. Türkiye’ye son bir ayda yaşanan para girişinin, Anayasa Mahkemesi’nin herhangi bir kararının satın almasının dışında değerlendirilmelidir. Yabancıların alımları kısa vadede beklentiler doğrultusunda gerçekleşse dahi, Türkiye gibi sığ piyasalarda beklentilerin realize edilmesi oldukça zordur. Türkiye’ye gelen yabancı para, en iyimser senaryoların da ötesinde, hiç birşey olmamışcasına fiyatlandırmaktadır. Bu alımlar Nisan ayı başında gelen ve iki hafta sonra çıkan hedge fonlardan farklı alımlardır. Bu yüzden bu ayrışmaların ve hiç birşey olmayışın fiyatlandırılmasının kısa vadeli bir açıklaması olamaz. Anayasa Mahkemesi’nin davası ve kararı basit ve tek bir sonuca varacak bir karar değildir. Komplike bir davadır. AKP ile verilecek kararın dışında bir Cumhurbaşkanı, bir Başbakan ve 69 milletvekilinin her biri için karar alınacaktır. Tüm dünyanın gözü Türkiye’deyken, Avrupa’nın gözü ve kulağı Türkiye’de olacak. AB muhtemelen davanın kısa vadeli sonucuna değil, orta vadeli etkilerine bakacak.
Türkiye’de yaşanan kısa vadeli dengesizlikler, orta vadede yeni bir denge oluşturabilirse ilişkiler ve piyasalar zedelenmeyecektir. Keza derecelendirme kuruluşlarında kararın Türkiye’nin kredi notunu etkilemeyeceğini, sonuçlarının etkileyeceğini söylemektedir. Anayasa Mahkemesi’nin kararı Türkiye’de siyaset sahnesinde büyük bir karışıklık yaratmadığı, bugünkü dengelerin orta vadede devam edeceğinin anlaşılması durumu olumlu senaryodur.
AKP kapatılacak yada kapatılmayacak sonuçlarından farklı bir açı ile bakıldığında, olumsuz senaryonun payı azalmakta ve yabancı alımlarının sonucu ortaya çıkmaktadır. ABD piyasaları dün geceyi yüzde 2’ye varan satışlar ile tamamladı. İMKB bugün düşerek açılacak ve bankalar da yabancı alımlarını bekleyecek."