FİNANS

Yenilenebilir enerji projelerinin finansmanı hazır

SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Yönlendirme Komitesi Başkanı Selahattin Hakman: - "Türkiye'de genel finanse edilebilecek kaynakların dışında sadece yenilenebilire gelmek üzere bekleyen kaynaklar var. Şu anda normal bir kaynak için arayışa çıktığımızda erişemeyeceğimiz finansmanı, yenilenebilir için çıktığımızda bulabiliyoruz" - "Bu tüm sorunların çözüldüğü anlamına gelmese de çok büyük bir avantaj" - "Özellikle dağıtık bir şekilde kurulabilecek 40-50'şer megavatlık güneş santralleri, hem daha kolay finanse edilebilir hem de taşıma maliyetleri düşeceği için son tüketiciye de etkisi olacaktır. Bu projelerin finansmanı da rahat sağlanabilir"

İSTANBUL (AA) - NURAN ERKUL KAYA - SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Yönlendirme Komitesi Başkanı Selahattin Hakman, yurt dışında Türkiye'deki yenilenebilir enerji projelerine gelmek üzere bekleyen finansal kaynakların olduğunu belirterek, "Alım garantisi ve finansman erişimi yenilenebilir için avantaj sağlıyor. Özellikle dağıtık bir şekilde kurulabilecek 40-50'şer megavatlık güneş santralleri, hem daha kolay finanse edilebilir hem de taşıma maliyetleri düşeceği için son tüketiciye de etkisi olacaktır. Bu projelerin finansmanı da rahat sağlanabilir." dedi.

Hakman, AA muhabirine, geçen yıl gerçekleştirilen Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) ihalelerinde rekabetçi fiyatlar çıktığını ve bu ihalelerde ekipman üretim şartı da bulunduğu için bu rakamların aynı zamanda bir "sanayi teşviği" olduğunu söyledi.

Rekabet sağlandığında doğru fiyatların her zaman oluşacağını dile getiren Hakman, ihalelerde yerli ekipman üretimi ve fabrika şartı olmasaydı daha düşük fiyatların çıkacağını ifade etti.

Hakman, ikinci YEKA ihalesinde yerli ekipman kullanım şartı bulunduğunu anımsatarak, şöyle konuştu:

"Dolayısıyla yatırımcı istenilen yerlilik oranını sağlamak için daha kısıtlı bir pazarı kullanacak. Aslında burada neyin yerli üretileceğini tanımlarken, şuna da bakmak lazım. İhale şartı gereği 500 megavatlık güneş paneli fabrikasını kuruyoruz ama fabrika YEKA kapsamındaki santralin güneş panellerini sağladıktan sonra uluslararası alanda ne kadar rekabetçi olabilecek? Bu çok önemli. Burada rekabetçi olabilirsek fabrikanın kapasitesi büyüyebilir. Aynı otomotiv sektörü gibi teşviklerle başlayıp sonrasında hiç teşvike ihtiyaç duymayan bir sektör olabilir. Aynı şekilde rüzgar türbin üretimi için de geçerli bu. Rekabetçiliği sürdüremeyeceğimiz bir alana teşvik vermenin anlamı yok. Türkiye olarak türbinlerde dijitalizasyona gideceksek mekanik türbin üretmenin ve buna teşvik sağlamanın bir anlamı yok. Eğer biz mekanik üretime kendimizi rekabetçi olarak konumlandırıp bunu teşvik edeceksek o zaman bu işin mühendislik dahil tüm detaylarına da girmek lazım. Burada sadece başka ülkelerde yapılan mühendislik çalışmalarının imalat kolu olmanın da bir anlamı yok. O yüzden bir strateji gerekiyor. 'Herşeyi burada yapalım' demek de bir kaynak israfına sebep olabilir."

- "Taşıma yatırımlarının azalması tüketiciye yansır"

Bu kapsamda Türkiye'de yapılacak yenilenebilir enerji santrallerinin şu anda birkaç avantaj sağladığına dikkati çeken Hakman, bu avantajlardan birinin 15 yıl süreli alım garantisi olduğunu vurguladı.

Hakman, söz konusu garantilerin finansman açısından bir güvence olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Diğer piyasaya üretim yapacak tesislere göre bu bir avantaj. Bugün dünyada özellikle çevre ve iklim değişikliği kaygıları ile karbonsuzlaşma sebebiyle hedefli olarak yenilenebilir enerjiye bir eğilim var. Buraya hedefli olarak yönlendirilen finans kaynakları var. Türkiye'de genel finanse edilebilecek kaynakların dışında sadece yenilenebilire gelmek üzere bekleyen kaynaklar var, çeşitli uluslararası kuruluşlar ve bankalardan. Şu anda normal bir kaynak için arayışa çıktığımızda erişemeyeceğimiz finansmanı, yenilenebilir için çıktığımızda bulabiliyoruz. Bu tüm sorunların çözüldüğü anlamına gelmese de çok büyük bir avantaj. Dolayısıyla, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yatırımlarının daha fazla şansı var. Türkiye için de çok önemli bir şans."

Yaptıkları bir projeksiyona göre Türkiye'nin 2026'da rüzgar ve güneşte toplamda 60 bin megavatlık bir kapasiteye ulaşabileceğini ve şebekenin bu kapasiteyi kaldırabileceğini aktaran Hakman, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez'in geçen hafta açıkladığı "Her kente 40-50'şer megavatlık güneş santrali" çalışmasını anımsattı.

Hakman, 40-50'şer megavatlık güneş santrali yatırımlarının birim maliyeti olarak büyük kapasiteli olanlara göre biraz daha yüksek olabileceğini fakat mevcut teknolojilerle marjinal bir fark oluşmayacağını belirterek, "Özellikle dağıtık bir şekilde kurulabilecek 40-50'şer megavatlık güneş santralleri, hem daha kolay finanse edilebilir hem de taşıma maliyetleri düşeceği için son tüketiciye de etkisi olacaktır. Bu şekilde şebekeye yapılması gereken yatırımlar ciddi şekilde azalabilir, çünkü enerjiyi doğuda üretip batıya kadar taşımaya gerek kalmıyor. Bu projelerin finansmanı da rahat bir şekilde sağlanabilir." diye konuştu.

- "Sistem odaklı strateji tercih edilmeli"

SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Dr. Değer Saygın ise bu konuda hazırladıkları "Rüzgar ve Güneş Enerjisi Yatırımlarının Sistem Odaklı Yerleştirilmesi" raporuna dikkati çekti.

Raporda, rüzgar ve güneş enerjisi yatırımlarının sistem odaklı gerçekleştirilmesi ve daha esnek bir enerji sistemiyle Türkiye’de üretilen elektriğin yüzde 50’den fazlasının yenilenebilir kaynaklardan sağlanabileceğinin belirlendiğini anlatan Saygın, "Rüzgar ve güneş kurulu gücünün tahsis edileceği bölgelerle ilgili dengeli bir yaklaşıma ihtiyaç var. Sadece kaynak açısından zengin değil, aynı zamanda talebin yoğun olduğu ve şebeke kapasitesinin güçlü olduğu bölgeler seçilmeli, kaynak odaklı strateji yerine sistem odaklı strateji tercih edilmeli." değerlendirmesinde bulundu.

YORUMLARI GÖR ( 0 )
Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler