FİNANS

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

İş Dünyasına Dair Bir Araştırma: Alıcılar, Hesapçılar ve Vericiler

Wharton'dan bir profesör yaptığı araştırmaların sonucunda iş dünyasındaki insanları üç gruba ayırıyor: Alıcılar, hesapçılar ve vericiler.

İş Dünyasına Dair Bir Araştırma: Alıcılar, Hesapçılar ve Vericiler

Alıcılar, olaylara, işe, insanlara; aslında tüm ilişkileri kendilerine fayda sağlamak aracı olarak görüyor. Sonucu ne olursa olsun kendi lehine çevirerek kontrol etme eğilimi taşıyor bu insanlar. Hatta, daha ileri karakterlerde bunu kendi hakkı olarak gören ve türlü rasyonellerle meşrulaştıranlar var.

Alıcıların bir özelliği belli bir seviyeye geldikten sonra, fazla iş değiştirmeleri. Çünkü bu davranışları bir süre sonra tolere edilmiyor. Diğer özellikleri de yönetsel rollerdeki "alıcıların" çalışanlarının yöneticisine saygı duymaması, hatta "alıcı yöneticiye" tahammül etmek sorgulayan ve yetenekli çalışanlar için gittikçe zorlaştığı için ya şirket yöneticiyle el sıkışıyor ya da bu kişilerin çalışan sirkülasyonu artıyor. Profesör, "Alıcı Yönetici" şayet vazgeçilemeyecek değerler üretiyorsa şirket için, koçluk hatta belki de terapi desteği öneriyor şirketlere zira "alıcıların" bir ucu narsisizme veya "kontrol delisi" olmaya uzanan özellikler taşıyor.

İngiltere'de yapılan başka bir araştırmada ise, bu profil "Fırsatçılar" olarak tanımlanmış durumda. Fırsatçıların bir özelliği, karşı tarafın algısını manipüle etmeye çalışmaları olduğu görülüyor. Bu profil, hasbelkader tepeye kadar yükselmişse (ki dünyadaki rakam %1-2 civarında) o zaman etik olmayan olaylar gerçekleşiyor, çünkü bu kişilerin bazıları, uç noktada bu profillerin özelliklerini gösterdiklerinde, yolsuzluklara karışabiliyorlar ve gerçekleri kendi lehlerine (fayda uğruna) çarpıtabiliyorlar.

Hesapçılar, bunu verirsem karşılığında bunu alırım hesap kitap peşindeki kişiler. Hesapçılar, karşılığında bir şey alacaklarına inandıkları zaman bir şeyler veriyor, ancak fazlasını vermiyor ve biraz fazla verdiğini düşündüğü zaman, karşılığında ek talepleri oluyor. Hesapçılar networklerini bu denkleme göre kuruyorlar, hatta kişisel ilişkilerinde dahi bu kurguyu gözetiyorlar. "Hesapçı Yönetici"nin çalışanlarıyla ilişkileri bir "Alıcı Yönetici" profiline göre daha iyi, ancak "hesapçılar" da çalışanların gelişimini sürekli desteklemiyor, sadece gerçekten teknik gereklilikleri yerine getiriyorlar. Hesapçılar, gönüllülük isteyen işlere girmiyorlar (ucunda bir karşılık yok çünkü), maneviyata değer vermiyorlar. Değer ölçüleri genellikle ya bir fayda ya da maddi bir karşılık oluyor.

Üçüncü grupta ise, "Vericiler" var. Vericiler, gerçekten başka insanlara, işe, topluma, ülkeye katkıyı önemseyen grup. Profesör, sanıldığının ve yerleşik önyargıların tersine, bu gruptan insanlara tepe yöneticisi rollerinde epey rastlandığını belirtiyor. Ayrıca, şayet kültürümüzde pozitif değişim istiyor isek, bu gruptaki kişilerin iş dünyasında daha aktif rol almalarını desteklememiz gerektiğini de söylüyor. Vericiler’in bir özelliği, insanlara yardım etmeyi ve çalışanlarının gelişimini önemsemelerini. Örneğin, "Verici Yönetici" profilindeki 2 milyar $'lık bir şirketin CEO'su tüm CEO'luk hayatı boyunca, her gün 1-2 saatini çalışanlarının e-postalarına cevap vermeye ve onlara teşekkür etmeye adamış. "Verici Yönetici"’lerin çalışanları aldıkları sorumluluklarla gelişiyor, yöneticilerinden çok şey öğrendiklerini belirtiyor ve yöneticiye kendilerini bağlı hissediyor. Profesör ayrıca, bu profildeki yöneticilerin koçluk ve mentorluğa büyük önem verdiğini, kendilerinin de koçluk aldığını belirtiyor. "Verici Yönetici" rolündeki kişilerin yarattıkları kültür de çalışan mutluluğunu olumlu etkiliyor. Profesöre göre, "Verici" profilindeki yöneticiler, karşılığında aldıkları takdir ve teşekkürle mutlu olan; fark yarattıklarını ve bir çalışanın hayatına dokunduklarını öğrendiklerinde mutlu olabilen; iç dünyası ve maneviyatı zengin karakterler.

Canlı Borsa


En Çok Aranan Haberler