Moody’s’in “Barış Süreci”ne yönelik olumlu açıklaması yeni bir not artırımının daha gelebileceği şeklinde algılandı.
Moody’s’in “Barış Süreci”ne yönelik olumlu açıklaması yeni bir not artırımının daha gelebileceği şeklinde algılandı. BIST-100 endeksinin yükseliş trendinde olduğunu savunan analistlere göre, bu süreçte ucuz ve potansiyeli olan hisselerden bir portföy oluşturulabilir...
Borsa İstanbul’da BIST-100 endeksi son dönemde 82 bin 500-83 bin seviyelerinde yatay hareket ediyordu. Ancak geçen hafta durum değişti. Uluslararası kredi derecelendirme kurumu Moody’s’den haftanın ikinci yarısında gelen sürpriz haber, endeksin tekrar yükseliş trendine girmesine neden oldu. Kurumdan gelen açıklama, “Türkiye’deki ‘Barış Süreci’nin kredi notunu olumlu etkileyeceği” yönündeydi. Analistlere göre, Moody’s’den bir not artışı gelmesi durumunda BIST-100 endeksi 86 bin 787 tarihi zirvesini yeniden zorlayabilir. Endeks için bunun ardından uzun vadede ise 90 bin seviyesi bekleniyor. Beklentilerin tekrar olumluya döndüğünü hatırlatan analistler, bu olası yükselişin zaman zaman kar realizasyonlarıyla karşılaşacağını da belirtiyor. Ancak yönün tekrar yukarıyı gösterdiği konusunda hemen herkes hemfikir.
Yükselişten en yüksek faydayı sağlamak için fiyatı düşük ancak yukarı yönde potansiyeli olan hisse senetlerinden portföy oluşturulması öneriliyor. Analistler bu kapsamda şirketlerin borsadaki fiyat/kazanç (F/K), piyasa değeri/defter değeri (PD/DD) ve firma değeri/FAVÖK (faiz giderleri, amortisman giderleri ve vergi öncesi kar) oranlarına bakılmasını tavsiye ediyor. Peki, bu oranlar ne anlama geliyor?
F/K oranının şirketin karlılığı ve sermayesiyle fiyatı arasında orantı kurduğunu belirten analistler, “Bu oran ne kadar düşükse hisse senedi de o kadar ucuzdur” diyor. Dolayısıyla F/K’sı endeks ortalamasının altında olan hisseler, bu değerleme yöntemine göre yükseliş potansiyeli taşıyor.
PD/DD oranı ise, şirketin öz sermayesi üzerinden hesaplanan defter değeri ile borsada işlem gören değerinin oranlanmasıyla ortaya çıkıyor. Bu oranın 1’den küçük olması, ilgili şirketin borsada defter değerinin altında işlem gördüğü, yani ucuz olduğu anlamına geliyor. Söz konusu oran da hissenin yükseliş potansiyeli taşıdığını gösteren bir başka gösterge.
Firma değeri /FAVÖK verisi ise şirket değerini, faiz giderleri, amortisman giderleri ve vergi öncesi karı üzerinden değerlendiriyor. Oran, şirketin asıl faaliyet karını dikkate alması açısından önemli. Analistlere göre, F/K gibi bu oranın da sektör ve endeks ortalamalarının altında seyretmesi, hissenin ucuz kaldığı anlamına geliyor.
“SADECE FİYATA BAKILMAZ”
Fiyatı düşük hisse senedi seçerken o şirketin finansal tablolarının da dikkatle incelenmesi gerektiğini söyleyen ATIG Menkul Değerler Araştırma Departmanı Yönetmeni Osman Kadri Koca, “Her ucuz hisse senedi yüksek prim potansiyeline sahip olmaz. Yatırımcılar seçim yaparken başka rasyolara da bakmalı” uyarısında bulunuyor.
Hisse seçiminde şirketin faaliyet alanlarındaki etkinliklerinin, borçluluk oranlarının, karlılık rasyolarının ve gelecek projeksiyonlarının da önemli olduğunu kaydeden Koca, bütün bunların önemli olduğu kanısında. Kadri Koca’nın piyasaya yönelik beklentisi de olumlu. Amerika ve Uzakdoğu borsalarında tarihi zirveler test edilmeye devam ederken Avrupa piyasalarında dalgalanmanın sürebileceğini tahmin eden Koca’nın Borsa İstanbul için beklentileri şöyle:
“Bu yıl gelişmekte olan piyasalara biraz daha seçici yatırımlar yapılacak. Türkiye’ye yapılması beklenen yeni ‘yatırım yapılabilir’ not artışı ile BIST-100 endeksi 86 bin 787 tarihi zirvesini yeniden zorlayabilir.”
“YATIRIMCILAR DİKKAT ETMELİ”
Endeksin yükseliş potansiyelinin olduğu bu dönemde fiyatı düşük prim potansiyeli yüksek hisselerin belirlenmesinin önemli olduğunu söyleyen Meksa Yatırım Menkul Değerler Araştırma Müdür Yardımcısı Barkın Yalçın yatırımcılara şunları öneriyor:
“Bu tür hisseleri belirlemek için öncelikle iyi bilanço açıklayan ve kendi geçmişine veya piyasaya göre daha düşük çarpanlardan işlem görenler bulunmalı. Yatırımcılar bu nedenle gelen bilançoları geçen yıla veya geçen çeyreğe göre karşılaştırmalı. Burada bakacakları kalemlerse, satış gelirleri, operasyonel performans, net kar... Bunların artıp artmadığına ve şirketin borçluluğunun azalıp azalmadığına da bakılmalı. Ayrıca özsermayesini güçlendirmiş hisseler de önemli. Yatırımcılar bütün bunlara bakarak bir sıralama yapmalı. Ardından söz konusu kriterleri sağlayan hisseler arasında F/K’sı, PP/DD’i kendi geçmişine, bulunduğu sektöre, piyasaya göre çok yüksek olmayanlara bakarak seçenekler biraz daha daraltılmalı.”