Beklenen 4,5 G İhalesi Bugün!
Ertelenen ve cumhurbaşkanının müdahalesi ile 5 G'yi de kapsayacak şekilde revize edilen ve adı hem 4G'yi, hem de 5G'yi kapsadığı için 4,5G olan ihalenin bugün 10:30 yapılması bekleniyor. İhalenin yapılması halinde, satılan frekanslardan 1 Nisan 2016 tarihinden itibaren yeni teknolojiler sunulmaya başlanacak.
Hemen belirtmek istiyorum ki, bu ihale eninde sonunda muhakkak yapılacaktır ve de yapılması gerekli bir ihaledir. Günümüz dünyasında Türkiye'nin bu ihaleyi yapmaması mümkün değildir. Bugün bir kez daha ertelenir mi bilemiyorum. Ama şartnamenin 5 G'yi de kapsayacak şekilde revize edilmiş olması, yerli ürün ve yerli üretici oranlarının kademeli olarak % 45'leri bulacak şekilde yükseltilmesinin şartnameye eklenmiş olmasından ötürü bu sefer ertelenmeden ihalenin yapılmasını bekliyorum.
Turkcell, Avea, Vodafon ve Netgsm şu ana kadar ihale ön şartnamesini alan firmalar olarak ihaleye katılacaklar. İhaleyi kim alırsa alsın, sektördeki netas ve alctl dahil bir çok sektör şirketi alt yüklenici olarak ihaleden ciddi sipariş alacaklardır. Ya da kullanılacak yeni teknolojiye dayalı hizmet ve ürünlerini piyasaya sürme imkanı bulacaklardır diye düşünüyorum. O nedenle direkt adını verdiğim şirketler dahil, bu alandaki şirketlerin çok hızlı bir ciro artışı yaşamalarını bekliyorum. Zaten BIST'deki yatırımcı davranışlarından da bu beklentimin desteklendiğini görüyoruz. İhalede kim kiminle bağlantılıdır bilemiyorum. Bu nedenle sektör hisselerinde spekülatif hareketler olabilir. İhale öncesi ve sonrası yaşanan hızlı yükselişlerden sonra aynı hızla kar realizasyonları da görülebilir. Ancak, bu ihale sonrasında orta vadede ilgili hisselerin ciddi potansiyel taşıyacakları görüşündeyim.
Tcell Kendi Hisselerinde Alım Yapacak!
Tcell, kendi hisselerinde % 10'a kadar alım yapma kararını açıkladı. Şirketler borsa fiyatlarındaki dalgalanmalara mani olmak, hem de kendilerine göre gereğinden fazla düştüğünü düşündükleri hisselerine yatırım yapmak için bu kararları alabiliyorlar. Hisse üzerinde olumlu etkisini bekliyorum.
Dünya Borsalarının Düşmesinin Nedeni Nedir?
Aralık 2014 tarihinde strateji yazılarımın içinde yer alan başlıklı yazımda şu an gündeme gelen riske dikkat çekmiştim. Kısaca tekrarlayayım; Dünya borsalarının düşmesi ve-veya daha da düşmesinin beklenmesi bana göre yeni bir ekonomik kriz nedeniyle olmayacaktır! En azından bu nedenle olacağını söyleyen bir çok yorumcuya ben katılmıyorum! Krizin ana nedeni dünya ekonomilerinin rayına oturmaya başlaması yüzünden olacaktır!
Size çelişkili bir ifade gibi gelmesin. Ekonomiler düzelecek ama borsalar düşecek! Çok manasız gibi değil mi? Zamanında bir çok kez bu uyarıları yaptım. Dünya 2008'in son aylarında ABD'de başlayan mortgage krizi ile Lehman batışını yaşayarak ciddi bir krize girmişti. İlk anlarda ABD ekonomisi ve Dolar'dan korkanlar Euro'ya yöneldiler. Sonra AB dağılacak ve Euro da çökecek korkusu dünya finans hareketlerinin güvenli liman olarak altına yönelmesine neden olmuştu. Dolar ve Euro'dan kaçanlar 240 Dolar'lık ons altını 1.900 $ yaptı hatırlarsanız. 20 Aralık 2012'de bu dönemin biteceğini, işlerin yavaş yavaş yoluna gireceği görüşlerimi paylaştığım bir yazımı yayınlamıştım.
Her neyse, fazla uzatmayayım. İşte bu kriz ve panik döneminde ülkeler ciddi resesyonlara girdiler. ABD ve AB ekonomilerini bu durgunluktan çıkartmak için varlık alımları ile piyasalara devamlı ve neredeyse sıfır faizle para sürdü. Adeta piyasalar paraya boğuldu. ABD'deki dolaşımda bulunan para hacmi yani emisyon, 650 Milyar $ civarında iken, varlık alımlarının durdurulduğu tarihe kadar yaklaşık 4.6 Trilyon $ büyüklüğüne erişti. Aynı durum AB içinde de yaşandı. Avrupa Merkez Bankası ECB de, benzer varlık alımları ve bankalara üç yıllık % 1 faizle verdiği paralarla dolaşımdaki Euro hacmini katlamıştı.
Merkez bankaları piyasaları paraya boğarak üretim ve talep artışı yaratmak istediler ama uzun süre ekonomilerdeki güven erozyonu nedeniyle kimse bu paraları yatırıma ve tüketime harcamak riskini göze almak istemedi. Bankalar kredi vermekten çekindiler.İsteseler de zaten krediye talep bulamadılar. Peki ne oldu? Paraların ciddi bir kısmı, bankalar, portföy yönetimi şirketleri ve fonlar kanalıyla borsaya yöneldiler. Nasılsa para uzun vadeli ve sıfır faizli diye düşünerek, iş olmayan ortamda hisse alarak, 3-5 yılda % 10, % 20 bile artsa ciddi kazanç olur diye hesapladılar. Aslında yanlış bir mantık da değil yani. Düşünün kriz korkularıyla borsaların sert düştüğü o günlerde sizin paranız da döviz cinsinden olsa ve size 3 yıllık sıfır ya da % 1 faizle para verseler, borsadan hisse aldığınız takdirde üç yıl içinde nasılsa uygulanacak faiz maliyetinden daha fazla getirisi olur diye hisse almaz mısınız?
İşte bu mantık ve beklenti ile borsalara yönelen borsa dışı geçici paralar, bana göre gelişmiş ülkelerin borsalarını gereğinden fazla şişirdi. Hadi diyelim ki, bu yükselişin kısmen de olsa yaşanan büyümeler nedeniyle karşılığı ABD için vardı. Ama hala tam olarak resesyondan çıkamamış AB ülkelerindeki yükselişin bilanço karşılığının borsa şirketlerinde olduğunu düşünmüyorum. Tamamen bol ve faizsiz para girişi nedeniyle Dax ve diğer AB borsalarında gereksiz şişmeler oldu. Tabii Dow'da da kısmen bu oldu.
Şimdi ABD'de daha önce başlayan ekonomik büyüme sonrasında, yavaş yavaş diğer dünya ekonomileri de düzelmeye ve büyüme sürecine girmeye başlayacaktırgörüşündeyim. Bu büyümenin süresi bana göre uzun süreli olacaktır. Gelişmiş ekonomilerdeki bu büyüme beklentimin ana destekleyicisi kayaç gazı ve petrolünün ekonomiye girmesi nedeniyle düşen enerji fiyatları olacaktır diye 2012'de yazdığımı linkini verdiğim yazımda okuyabilirsiniz.
Ekonomiler düzene girerken, istihdam artışları ve büyümeler başlar. Bu olmaya başlayınca, yatırım ve tüketim taleplerindeki artış daha da belirginleşir. Dolayısı ile paraya olan talep de artmaya başlar. Paraya talep artmaya başlayınca da paranın faizi artmaya başlar. İşte bu nedenle FED'in yakında faiz artışına başlaması bekleniyor. Belki borsalarda yaşanan bu düşüşler nedeniyle 2016 beklenebilir ama öyle ya da böyle FED faiz artışı başlayacaktır. Sonrasında da diğer ekonomiler için benzer süreçler başlayacaktır. İşte bu nedenle faiz artışı başladığında bundan zarar görmek istemeyen borsa dışı para piyasalarına ait olmasına rağmen, alternatif alan bulamadığı için borsalara yönelmiş olan paralar borsalardan çıkmaya başlayacaktır. Kriz esnasında hangi ülke borsasına daha çok girmişlerse, o borsalardan çıkışlar da doğal olarak çok daha fazla olacaktır.
Ekonomiler Düzeldiği İçin Borsalar Düşecek!
Görüyorsunuz ya, dünya borsalarında beklenen düşüşler dünya ekonomileri yeni bir krize girecek diye düşmeyecek. Siz bakmayınız bir çok yorumcunun dünya yeni bir ekonomik krize mi giriyor yorumlarına. Borsalardaki düşüşleri görüp panikleyen ve sadece günü yorumlayanların korkularının yansımasıdır bu yorumlar. Dünya merkez bankaları mortgage krizi esnasında piyasaya çok para sürdüğü için, bu paradan borsaya giren dilimin geri çıkması sürecinde borsaların düşüşleri sürecektir. Zaman zaman soluklanacak sonra yeniden düşüş baskısı artacaktır. Ancak bu çıkışlar sonrasında düşen borsalar yeniden yükselişe dönecektir. Bu sefer yükselişler sadece bol para girişi ile değil, gerçekten bilanço büyümesinin gereği olarak gerçekleşecektir.
Türkiye ve BIST'in Riski Büyük Mü?
Ben Türkiye'nin riskten daha ziyade avantajı daha büyük diye düşünüyorum! Çünkü hatırlayın bu bol para nedeniyle gelişmiş ülke borsalarına para girişleri olup, dünya borsalarında rekorlar yaşanırken, bizde ise Gezi Olayları nedeniyle BIST'de ciddi bir düşüş yaşanmıştı. Yani BIST bu bol para nedeniyle şişme riskini yaşamadı. O yüzden dünyanın özellikle gelişmiş borsaları için beklenen bu düşüşlerin BIST'de de aynı boyutta olmasını beklemiyorum. Olsa da, dış borsa etkisinden kaynaklanacak ve ilk fırsatta pozitif ayrışmaya dönecektir diye bekliyorum.
Ayrıca Çin'in büyüme hızının düşmesi dünya emtia fiyatlarını düşürecek bir gelişmedir. Brent petrolünün de düşmesi cari açığı büyük olan Türkiye ekonomisine yarayacak olumlu bir gelişmedir.
Bindiğimiz Dalı Kesen Biziz!
Eğer durduk yerde kendi kendimize bir hükümet sorunu yaratmasaydık, üç yıldır sağlanan ortamı bir anda bozarak barış süreci neden süreci sonlandırıp, PKK terörünün hortlamasına neden olmasaydık, şu an dünya borsalarında yukarıda izahını yaptığım risklere karşılık yeni güvenli limanın Türkiye olacağı yorumlarını görüyor olacaktık. Çünkü artan kurlar nedeniyle Türkiye'ye yeni girecek yabancının kur riski yok denecek kadar azalmıştır. Düşen brent petrolün de avantajı ile cari açığında ciddi bir rahatlama yaşayacak olan Türkiye, hükümet kurup hızlı bir yapısal reform sürecini başlatabilseydi gözde bir ülke ve borsa olacaktı. Maalesef şu an içinde bulunduğumuz riskler nedeniyle hakkımızdaki uyarıları duyuyoruz.
Yani bir üst başlıkta Türkiye ve BIST'in riskli değil şanslı olduğunu belittim ya, işte eğer kendi kendimizi içine attığımız krize yine kendimiz odun atarak başlayan ateşi daha da körüklemeye devam edersek, o zaman şanslı olduğumuz düşüncemin içi boşalıverir. En riski ülkelerin başına geçeriz. Umarım artık bu seçimde siyasi krizimizi sona erdiririz. Hükümeti kurar ve çok hızlı bir şekilde reformlarla Türkiye'yi ayağa kaldırabiliriz. Yoksa dikkat çektiğim bu avantajlı ortamı kullanamazsak, Türkiye çok önemli bir fırsatı kaçırmış olacaktır.
Ben önümüzdeki seçim sonrasında tek başına iktidar çıkmasını, eğer tek başına iktidar imkanı olmazsa da, bu sefer mecburen koalisyonla da olsa bir hükümetin kurulmasını bekliyorum.
PKK teröründe de yazılarımdan birinde belirttiğim yeni bir sürece giriyoruz görüşümü koruyorum. PKK terörünün sona erdirilmesi, PKK'nın silah bırakması için ayak direyen üst kadroların üzerine gidiliyor. Şimdiye kadar hiç olmadığı boyutta Kandil ve PKK kampları hedef alınıyor. Bu kadroların bir şekilde pasifize edilmesi ve PKK'nın gücünün kırılması sonrasında bir anda yeniden sürece geri dönülecektir görüşündeyim.. Ama maalesef varlığını sürdürmek isteyen örgüt de bu sürede terör eylemlerini iyice arttırmaktadır. Umarım bu terör en kısa zamanda sona erer.
Düşen petrol fiyatlarının kalıcı olması halinde ki, bunun böyle olmasını beklediğimi biliyorsunuz, değeri düşen petrol nedeniyle Orta Doğu'nun stratejik önemi düşecektir. Ciddi sanayileşme ve ekonomik gelir çeşitliliğine sahip Türkiye'nin stratejik önemi ise artacaktır. Eğer bu görüşlerimde haklıysam, Türkiye kendi içindeki sıkıntıları aşabildiği anda yeniden pozitif ayrışacaktır.
BIST'deki Teknik Risk Nedir?
BIST'in 69.000 seviyesini görme riskine dikkat çekmiştim. Pazartesi günü anlık da olsa 70.000 altına indik. Eğer bir daha 69.000 seviyesine iner de bu desteği aşağıya kırarsak, 65.000 civarı seviyelere teknik olarak düşme riskimizin olduğu uyarısını yapmak istiyorum! Bu riskten çekindiğim için, 70.000 altına inildiğinde destek-direnç tablosunda dikkat çektiğim hisseleri yeni öngörüye çevirememiştim. Ama 2,5 Cent altında ne kadar düşersek yeni yapılacak alımların orta vade de o denli şanslı olduğu görüşündeyim. Ama kendi dalımızı kesmeyi beceren yapımız nedeniyle bir süre daha gidişatı izlemek ve ona göre 'da yeni alım öngörülerimi paylaşmayı düşünüyorum.
Altında(ons) Dip Neresi? Borsalar için yaptığım uyarıma ons altın için de bir uyarı eklemek istiyorum! Hatırlarsanız Altın 1.900 $ iken ve 2.500-3.000 $ olur denen ortamda, 20/12/2012 tarihli strateji yazımın bir paragrafında diyerek genel beklentilerin tersini düşündüğümü dile getirmiş ve sebebini izah etmiştim. Hatta o tarihlerde dünya merkez bankalarının bile altın alma kararlarını açıkladığı bir ortamda bu görüşüm nedeniyle yazılarımı paylaştığım yerlerde bazı okuyuculardan eleştiriler de almıştım. Ama sonra yazımdaki uyarılarım paralelinde hızlı düşüşler yaşandığınız gördük.
03/11/2014 tarihinde de demiş ve ons altının FED'in faiz artışı ile ters ilişkisini izah etmeye çalışmıştım. O tarihte yaptığım bu uyarıyı okumamış olanlar için yenilemek istiyorum. Çünkü bakıyorum ki, halen bir çok yorumcu FED'in faiz artışını beklerken altının da yükselmesini beklediğini ifade ediyorlar. Ben bu görüşe karşıyım. Çünkü FED'in ve devamında diğer gelişmiş ülkelerin faiz artışları ekonomilerin düzelmesi nedeniyle başlayacak. Bu süreci bir kriz nedeni olarak görmek yanlıştır. Büyümeye başlayacağı için faizlerinin artması beklenen ekonomilerden korkup, güvenli liman arayışı yapılmaz!
Hatta, gelişmiş ekonomilerde önce FED, daha sonra Avrupa'daki ülkelerde faiz artışları başladığında, paranın değeri ve paraya olan talep artmaya başlayacaktır. FED faizleri ne zaman % 3,5 - % 4 civarlarına gelirse, FED'in mortgage krizi esnasında piyasaya verdiği parayı daha hızlı geriye çekmek isteyeceğini görebiliriz. Zamanında ekonomileri canlandırmak için nasıl varlık alımı ile piyasaya para sürüldüyse, bu sefer de bankalara varlık satımı yaparak ellerindeki fazlalık para geri çekilmek istenecektir.
Günü gelir de FED 650 Milyar $'dan 4.6 Trilyon Dolar'a ulaşan emisyonu daraltıcı varlık satımlarını başlatırsa, bankaların ve fonların ellerindeki nakit azalacaktır. O zaman krediye olan talep sürüyorsa, bu kurumlar nakit yaratmak için atıl duran altın rezervlerinden satışa yönelebilirler. Ekonomilerin canlandığı dönemlerde hiç kimse elinde atıl kaynak tutmak istemez. İşte bu düşüncem doğru ise, günü geldiğinde altın bu nedenle 900 $ ve hatta altındaki fiyatlara düşecektir beklentimi halen koruyorum. Bu süre esnasında yaşanan fiyat yükselişlerini satış fırsatı olarak göreceğimi bir çok kez yazmıştım. Bu görüşümü de halen koruyorum. Benim için altın uzun süre yatırım listesinde yer almayacaktır.
NOT: Yazı 08:59'da borsaanalizci.com'da yayınlanmıştır!
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
Twitter: @_Stratejist_