Evet, aslında iki gün evvel piyasaların belirleyicisinin Dow endeksi olacağını, Dow'da 12.340'a doğru olabilecek bir gevşeme sonrasında yukarı tepkinin tüm piyasaları da pozitif etkileyebileceğini yazmıştım. Aslına bakarsanız, Imkb hariç, gelişmeler aynen de böyle oldu. Dow beklediğim seviyenin de altını gördükten sonra, dün gelen konut satışları ve şirket karları ile birlikte ciddi bir toparlanma yaşadı.
Avrupa borsaları tarafından da takip edilen bu yükseliş, İMKB'de henüz görülemedi. ABD ve Avrupa endekslerinin düşüş gösterdiği ortamda dayanan IMKB yükselişe ayak uyduramayıp, özellikle de bankalarla birlikte ekstra bir düşüş yaşadı. Yaşadığı gevşeme teknik olarak normaldir fakat, dış piyasaların sert pozitif tepkisinde negatif ayrışması biraz tuhaf kaçtı.
Bunun sebebi olarak, IMF'in Türkiye için açıkladığı yıl sonu cari açığın Gayri Safi Yurt İçi Hasılaya oranının yüzde 10.5'ine çıkacağı ve 2012 büyüme rakamlarının da yüz de 2.5 seviyesinde gerçekleşebileceği raporu oldu.
Bu rakamlara bakıldığında, bu rapor Türkiye'nin bir kriz yaşamasına işaret ediyor. Cari açık kaynaklı yaşanacak bu kriz beklentisi nedeniyle de, büyümenin sert bir düşüş göstermesi bekleniyor.
Tabii ki, kontrol edilmeyen cari açık büyümesinin bir kriz yaratmasını beklemek doğaldır. Hatırlarsanız yazılarımda ben de bu konuyu işleyip, kontrollü bir cari açık tedbirleri uygulanmadığı takdirde biz kendi elimizle yapmasak da, piyasaların kurları yukarı çekeceği riskinden bahsetmiştim. Bunun için de özellikle büyümenin kötü etkilenmemesi için, yapısal cari açık tedbirleriyle birlikte kur rejiminin değiştirilmesini, faizlerin de büyümeyi desteklemek için düşürülmesini önermiştim.
Hemen söyliyeyim ki, IMF'in görüşlerine ancak dünya yeni bir krize girerse katılabilirim. Çünkü bu durumda, Suriye, Libya, Mısır gibi ihracatlarımızın sonradan ciddi boyutlarda artmış olduğu ülkeler sayesinde ilk krizden fazla etkilenmemişken, şimdi aynı ülkelere olan ihracat rakamlarının, yaşanılan gelişmeler nedeniyle ciddi oranda düştüğü bir ortamda, en büyük ihracat alanımız olan Avrupa da yeni bir kriz yaşarsa, ciddi ihracaat kaybı yaşayacağımız kesin olur.
Lakin, bu ihtimal dışında, nispeten toparlanan AB ve ABD görülürse IMF'in bu raporunun gerçekleşmesi beklentilerim içinde olamaz.. Hatta rakamlarda çelişkiler dahi olduğunu söyliyebilirim!
Hızlanarak büyümesi beklenen cari açığa rağmen büyümenin düşmesi eğer petrol fiyatlarında ekstra rekor fiyatlar beklenmiyorsa bir çelişkidir. Çünkü hızlı büyüme düşük kur düzeyinde olduğu için, büyümenin ithal ara mal ile beslenmesi nedeniyle cari açığın arttığı bilinmektedir. Öyleyse cari açığın artmaya devam ettiği bir ortamda, büyümeyi neredeyse 1/3 üne düşürmek bana pek de mantıklı gelmiyor.
Herneyse, ben alınacak yapısal tedbirlerle IMF'in bu korkusunun yaşanmayacağına ve büyümenin aynı oranlarla olmasa da, IMF'in beklentilerinin çok üstünde olacağına inanıyorum. Fakat Hükümet'in yapısal tedbirleri bir an önce devreye alması, kur ve faiz politikalarında piyasaları belirleyici kararlar alabilmesi bu beklentilerimin gerçekleşmesi için çok önemlidir. Eğer hiç bir şey yapmamayı bir politika olarak görürsek, o zaman IMF'i haklı çıkartırız.
İşte yazdığım IMF beklentileri nedeniyle muhtemelen korkmuş olan yerli-yabancı fon yatırımcılarının özellikle İMKB'de banka hisselerinde satıcı olması nedeniyle yaşanan bu düşüşün etkisinin bitmesini ve toparlanmanın yaşanmasını bekliyorum. Destek - direnç şablonunda belirttiğim destek seviyelerini kısmen görme rizkimiz belki olabilir ama ben bizim de pozitif düzeltmeyi yapmamız gerektiğine inanıyorum.
Yarınki AB liderleri zirvesinden güçlü bir mesaj beklentisi var. Bu mesaj hayal kırıklığı yaratır da, dış piyasalar bu nedenle yeniden gevşemeler gösterirse, o zaman biz de endeks için belirttiğim bir alt desteği görebiliriz. Ancak mesaj piyasaların beklediği gibi çıkarsa, bu gelişmelere kayıtsız kalmamızın daha başka sebeplerini aramamız gerekir.
Aydın Eroğlu