FİNANS

TCMB Özerk Olduğunu Biliyor Mu?

Bugün TCMB PPK(Para Piyasası Kurulu) toplanacak. TCMB'nın özerk olduğunun farkında olup-olmadığını bugün bir kez daha test etmiş olacağız. Gerçi bir çok kez test ettik ama, bugün içinde bulunduğumuz mevcut ortamda da test etme imkanına sahip olacağız. İsterseniz kısaca içinde bulunduğumuz ortama biraz bakalım!

Siyaset kilitlenmiş durumda. 7 Haziran'da seçim bitmiş olmasına rağmen halâ yeni bir hükümet kurulamadı. Ak Parti genel başkanı Davutoğlu'nun göstermelik koalisyon çabaları dün en son Bahçeli ile yaptığı görüşmeler sonrasında sonuçsuz kaldı. Ama Davutoğlu buna rağmen görevi iade edip-etmemeyi değerlendirecekmiş! Bu kadar süredir koalisyon kurma yöntemini bulamadığı halde, neden halen görev iade edilmez peki? Siz cevabını verin.

CHP ise görevi bize verin diye çağrı yapıyor. Hadi diyelim verdiler. Ne değişecek? Hükümet kurma görevi Ak Parti'deyken kurulamayan koalisyon, hükümet kurma görevi CHP'ye geçince, Ak Parti koalisyona girmeye evet mi diyecek yani? Geçin bunu. Peki o zaman CHP yetki kendisine geçse ne değişecek? Sadece MHP ya da HDP ile ikili koalisyon yetmediğine göre, nasıl kuracak? MHP hiç bir şekilde HDP ile aynı masada bir araya oturmayacağını ilan etmiş durumda. O zaman CHP azınlık hükümeti mi kuracak? Yani belirsizliği ille de uzatmanın anlamı var mı? Bir şey istenecekse en kısa zamanda erken seçim istenmelidir. Çünkü Ak Parti'nin en başından beri tamamen tek başına iktidar olmak niyetinde olduğu aşikardır. CHP'nin görev istemesi verilse bile sonuçsuz kalacak, boş yere zaman harcanacak bir süreç olur.

Güney doğumuzdaki şehirlerimizde PKK'nın özerklik denemelerini görüyoruz. Yollar kesiliyor, araçlar yakılıp taranıyor, kamuya ait güvenlik birimlerine saldırılar yapılarak bölge çatışma ortamına çekilip, yöre halkının devlete karşı ayaklanması isteniyor. KCK güneydoğuyu özerk bir Kürt bölgesine dönüştürmek istiyor. Peki bu çabası yeni bir durum mu? Bölgede kendilerine göre vergi topladıkları, mahkemeler kurmaya kalktıkları yazılıp çizilirken devlet olarak ne yaptık? Ama yine de korkmayın, kararlı bir devlet yapısıyla bunların hepsi boş çabalar olarak kalacaktır. Türkiye Cumhuriyeti bu oyunu bozacak güçtedir. Bölgedeki Kürt vatandaşlarımız, PKK-KCK'nın bu nafile hayellerine destek vermeyecek kadar duyarlı çıkacaklardır. Tabii bu arada HDP'nin de ne için kurulduğunu görmüş olacağız. Bakalım yapılan bu özerklik denemelerine karşı çıkıp, Türkiye partisi olabilecek midir?

ISİD denen örgüt İstanbul'u feth edelim diyor. Suriye'de kurulmak istenen güvenli bölgeyi ele geçrimek için saldırılar yapıyor. Süresinden evvel genelkurmay başkanlığı el değiştiriyor. Suriye'ye kara harakatı yapılması niyetiyle yeni genelkurmay başkanının önü açılmak için bunun yapıldığı söyleniyor.

Ekenomik bir çok göstergede ciddi sorunlar yaşanıyor. Çok da normal. Çünkü hangi iş adamı böyle belirsizlik ve risklerin olduğu ortamda yatırım yapmak ister? Bu belirsizliğe bir de cumhurbaşkanının kendisinin halk tarafından seçilmesi sonrasında artık sistemin değişmiş olduğunu, yasaların yeni duruma göre düzenlenmesi gerektiğini, kendisinin sadece halka karşı sorumlu olduğunu söylemesini de hesaba katarsak, Türkiye tam bir kaos ortamına girmiş durumda.

İşte bu ortamda kurlar almış başını gidiyor. Dolar şu an 2,87'nin üzerinde. Euro 3,15'i geçmiş durumda.Türkiye'nin en büyük ithalat gideri enerji artan kur nedeniyle Türkiye için risk yaratabilir. Şansımıza dünya petrol fiyatlarının düşüyor olması artan kur nedeniyle çok büyük bir krize girmemizi engelliyor. Yoksa brent petrol şu an 100 Dolar olsaydı, acaba kur seviyesini savunanlar yine aynı sözleri söyleyebilecekler miydi?

Peki ne olacak? Kurların kendi kendine nereye giderse gitmesi izlenecek mi? İthalatçı, ihracatçı bu kadar sert yükselen kurdan zarar görmeyecek mi? Yabancı yatırımcı bu denli kur riski yaşanırken doğrudan yatırım kararı alabilir mi? TL değerli mi, yoksa değersiz mi?

Cumhurbaşkanına danışmanlık yapan kişilerden, ekonomi bakanımızdan dövize müdahale etmeye gerek olmadığı açıklamaları yapılıyor. 2,80 altında Dolar seviyesinde TL'nin değerli, 2,80 üzerine çıktıkça da rekabetçi olacağı söyleniyor. İyi de daha yakın bir geçmişte, değerli TL onurumuzdur diyerek Dolar kurunun 1,15 seviyesine inmiş olmasını iyi bir gelişme olarak savunduğumuz ne çabuk unutuldu? Peki şu anda artan kuru kim savunuyor? Zamanında değerli TL onurumuzdur diyen kimdi? Her iki fikir de aynı çevreden savunulduğuna göre kime diyemeyeceğim ama, hangi görüşün doğruluğuna inanalım? Eğer zamanında değerli TL'nin onurumuz olduğuna ve bu düşüncenin en yüksek makamdan desteklendiğine güvenerek Dolar 1,15 iken döviz borcu ile yatırım yapmaya kalktıysak, döviz cinsinden enerji gibi bir çok alanda büyük büyük rakamlarla ihaleler aldıysak durumumuz nicedir? Umarım kur yükselişi bu şekilde sürerse, bir süre sonra dövizle Milyar Dolar'lık ihaleler almış olan şirketlerin finansal kriz habelerini duymayız.

Görüyorsunuz ya, içinde olduğumuz ortam ekonomi bürokratlarının çok tutarlı ve kararlı olmaları gereken bir ortam. TCMB'nın bu ortamda varlığını tüm piyasaya hisettirmesi çok önemlidir. Gerekirse kur artışına karşı faiz silahını çekebileceğini söylemesi gerekir. Hatta bu yönde hamle bile yapması doğru olacakken, PPK siyasi baskı nedeniyle bu yönde bir karar alamazsa, TCMB ne kadar özerk diyebiliriz? Nitekim ben PPK'nın tüm bu anlattığım belirsizliklere rağmen, üzerindeki siyasi baskı nedeniyle faiz artışı kararı almasını beklemiyorum.

TCMB ya faiz artışı yapmalı, ya da Türkiye'nin kur politikasının değiştiğini ilan etmelidir. Kur artışı bilinçli destekleniyorsa, bunun rekabetçi bir kur politikası ile iç yatırım ve üretimi desteklemek için yapıldığının altı çizilmelidir. O zaman da bu yönde bir kararı desteklemek, artan kura karşı sıkışacak şirketleri, yatırımcıları desteklemek için faiz indirimi yapması gerekir. Aynı anda da çok hızlı yapısal reformların hayata geçirilmesi bilinçli bir politikanın tamamlayıcısı görüntüler olur. Peki sizce halâ hükümet bile kurulamamışken, bu tarz bir reform hamlesi nedeniyle bunlar yaşanıyor diyebilir miyiz?

Ne diyeyim, Allah sonumuzu hayır etsin.

Fakat sakın bu yaşananlar sizi BIST için tümden karamsarlığa itmesin! Görüyorsunuz ki, ortama uyup düşen bir çok hisse bir - iki günde yaşadığı sert yükselişlerle çabucak düşüşünü telafi edebiliyor. Çünkü bu ortam özellikle ihracat ve nakit ağırlıklı şirketlerde ciddi avantajlar yaratıyor. Tüm belirsizliklere rağmen bir çok hissenin de ilk fırsatta ciddi yükselişler yaşadığını da göreceğiz. Erken seçim kararının ne şekilde alınacağını bekliyorum. Bu karar açıklandığında ek bir düşüş daha olup olmayacağını görmek istiyorum. Bunu gördüğümde, şu an açık olan bir çok beklentili hissede yeni öngörülerimi paylaşmayı düşünüyorum. Kısacası çok belirsizliğimiz var ama ben tümden bir karamsarlık içinde değilim. Olası bir seçim sonrası kurulacak bir hükümetle bir anda işlerin rayına girdiğini görmeyi bekliyorum. Ancak, bu belirsizlik daha da derinleştirilirse, olası bir erken seçim sonrasında da benzer durumları yaşarsak, o zaman işler kontrolden iyice çıkar. O zaman da hiç iyi olmaz.

Ben yine de Türkiye'nin bu sıkıntıları atlatacağını düşünüyorum. Ama bir an önce siyasi belirsizlikler bitmeli.

Teknik analize dayalı yeni hisse öngörülerimi sadece 'da görebilirsiniz.

Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı

Twitter: @_Stratejist_

YORUMLARI GÖR ( 0 )
Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler