Dün AB Merkez Bankası 0.25 baz puanlık beklentilere uygun bir faiz arttırımı yaptı ve piyasadan para çekmeyecekleri imasında bulundu. Aynı zamanda ABD özel sektör istihdam verileri de Dow'a olumlu yansımalar yaptırtmıştı. Hafta başındaki yazılarımızda Dow için 12.800 seviyelerine dikkat çektiğimizi görebilirsiniz ( Moody's de BDDK dedi! başlıklı beklenti yazısı)
Bugün 15:30'da ABD'de tarım dışı istihdam verileri açıklanacak. 90.000'lik bir artış bekleniyor. Bu rakamın üstünde veya altında gelebilecek rakamların boyutuna göre, Dow 12.870 direncini görebilir. Ama görürse bu direnci kırmasını şimdilik beklemiyorum. O seviyelere yakın realizelerin gelebileceğini düşünüyorum.
Aynı zamanda TUİK saat 10:00'da Türkiye'de de sanayi üretimi rakamlarını açıklayacak. Ben rakamın yüksek olmasını bekliyorum.
Şimdi dikkat ediyorum ki, yine bazı yorumcularımız bence konuya yine hatalı bir açıdan bakıyorlar! Büyüme rakamlarının yüzde 7- 7,5'tan düşük gelmemesi halinde, ekonominin soğuma önlemlerinin işe yaramadığını ve cari açık sorununun sürdüğünü göstereceği için olumsuz olacağını iddia ediyorlar.
Benim aynı fikirde olmadığımı önceki bir çok yazıda konuyu işlediğim için hepiniz biliyorsunuzdur!
Düşük kur seviyelerinde yaşanacak büyümenin cari açık sorunu yaratacağını, buna karşılık yükselmiş kurlar ve düşük faiz ortamında yaşanan büyümenin cari açıkta korkulan artışı yaratmayacağını, tam tersine yüksek büyümeye ve artan kredilere rağmen cari açığın düşebileceğine dikkat çekiyorum. Çünkü düşük kurların hakim olduğu ortamlarda, ithalat çok daha ucuz olduğu için, tüketim eğilimleri ithal mallara doğru olur. Aynı şekilde de, düşük fiyatlı ithalat ile rekabet yapamayan üretici üretimden vaz geçip, ithalatçı olmaya başlar.
Halbuki, kur seviyelerinin yüksek ve faizlerin de düşük olması halinde, ithalat pahalılaşır ve üretmek çok daha ucuz olur. Lakin kurlar yükseldi diye üretim hemen başlamaz. Üretimin kur ve faiz ile cazip hale gelmesinden 6 ay - 1,5 yıl içerisinde üretilecek ürünlere göre bir yatırım süreleri gerekebilir. Sadece kur ve faiz ile, sert bir ithalat düşmesi ve aynı sertlikte yerli üretimin artmasını beklemek çok da doğru olmayabilir.
Bu nedenle yüksek kur ve düşük faiz ile desteklenecek yapısal cari açık tedbirlerin de devreye sokulması esastır. Bu sayede, ilk anda cari açıkta düşme sinyali olarak öncü olabilecek rakamlar, devamında kalıcı pozitif gelişmelere yol açacaktır.
İşte bu yüzden, olur da büyüme düşündüğüm gibi yüksek gelir ve yorumcularımızdan bunun cari açık için hiç de iyi olmadığı yönünde açıklamalar duyarsanız, bu dediklerimi de aklınızın bir köşesinde tutunuz.
Bizim için önemli cari açık etkenlerinden birisi de hiç şüphesiz, brent petrol fiyatıdır. Dün brent petrole beklenti yazımda dikkat çekmiş ve bir yükseliş riskinden bahsetmiştim. Hareketinin devamı halindeki seviyeler Destek-Direnç şablonumuzda mevcut. Brentteki yükselişin sürmesi halinde, özellikle ciddi bir petrol ithalatçısı olduğumuz için, JP Morgan gibi yabancılar yine olumsuz beklentilere dönebilir. Yatırımcılarını olası bir petrol faturası riski ile uyarmaları önceki hafta gördüğümüz gibi, realizeler yaşatabiliyor.
Endeks 65.200 civarına ulaştığında bir çok banka hissesi de önemli dirençlere gelirler. Eğer bu seviye geçilebilirse, sert bankacılık yükselişleri de görebiliriz. Ama ben şimdilik endeksin 65.000'li seviyeleri ve dolayısı ile de, bankaların bu endeks seviyesine denk gelecek fiyatlarını geçmelerini beklemiyorum. Henüz AB içindeki sorunlu ülkeler meselesi düzlüğe ulaşmadı. Yunanistan, Portekiz derken, muhtemelen yakın bir süre sonra İrlanda, İtalya gibi sıçramalar da yaşanabilir.
Kısacası belirsizlik ortamlarında, gerektiğinde realizelerin yapılmasının da iyi bir yatırım davranışı olduğunu unutmayınız!
NOT: Yazı, borsaanalizci gold üyelerinin önceliği nedeniyle gecikmeli yayınlanmıştır. Site yayın saati 09:10'dur!
Aydın Eroğlu