Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanı Emin Zararsız, ''Taksilerde, halk otobüslerinde, dolmuşlarda, sanat alanında, evlerde yapılan el sanatlarında çalışanları, sanatçıları atipik çalışma ilişkileri olarak değerlendirip bunların sigortalılığına dair kolaylaştırıcı, tamamen sigorta kapsamına alınmasını temel hedef sağlayıcı politikalar geliştiriyoruz' dedi.
Zararsız, atipik çalışma koşullarının olduğu bazı alanlarda çalışanların sosyal güvencelerinin sağlanmasına yönelik çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Taksi sahiplerinin 4-B, yanlarında çalışanların ise hizmet akdine göre çalışanların bulunduğu 4-A kapsamında sigortalı olduğunu belirten Zararsız, taksiciliğin kendi içinde çalışma ilişkilerine göre farklı şekillere bürünebildiğini söyledi.
Taksicilikte 3 çeşit çalışma ilişkisi bulunduğunu ifade eden Zararsız, ''Birincisi, sizin taksiniz var kendiniz çalışıyorsunuz, ikincisinde de kendiniz çalışıyorsunuz sonra da şoförlere verip çalışmayı devam ettiriyorsunuz, diğerinde ise asıl probleme yol açan çalışma ilişkisi ortaya çıkıyor. Yani siz taksinizle uğraşmıyorsunuz plakanızı kiralıyorsunuz. Siz orada tamamen kiralayan pozisyonunundasınız ve yapılan hasılat belli aralıklarla size veriliyor'' diye konuştu.
Plakayı kiralayanların da şoför çalıştırma yoluna gittiğini, bu durumda da ''asıl işveren-alt işveren'' gibi bir durumun ortaya çıktığını belirten Zararsız, şunları kaydetti:
''Taksi sahibi asıl işveren, plakayı kiralayan alt işveren. Şimdi asıl işverenin normalde alt işverenin yada alt işverene bağlı olarak çalışanların primini ödemesini beklemezsiniz. Normalde alt işveren kendisinin ve kendisine bağlı kişilerin primini ödemesi gerekir. Ama bu iş ilişkisine dayalı olarak ödememe gibi durumlar olursa mevzuat olarak biz asıl işverenleri de alt işverenle birlikte sorumlu tutuyoruz. Taksisini kiraya vermiş bir kişi kendisi hiç çalışmıyorsa kendisi 4-B'li olarak sigortalı olacak, kiralamayı yaptığı şahıs ise aynı zamanda bir işverendir ve 4-B'li olmak zorundadır, yanında da birilerini çalıştırıyor ise onlar da 4-A'lıdır onların da primini yatırmak zorundadır.''
İş esnekliğinin çok yüksek olduğu taksicilikte 3-5 günlük veya 3-5 saatlik çalışmaların olduğuna dikkati çeken Zararsız, ''Yeni düzenlemeyle bir taksi sahibinin yanında, birden fazla kişi bir ay içerisinde çalışıyor ise onların hepsine, bize bildirmesi ve 17 gün üzerinden prim ödeyerek 30 gün prim ödemiş gibi sigortalılık kazandırılmasına dair kolaylaştırma getiriyoruz'' dedi.
Düzenlemenin taksicilerden ve sanatçılardan gelen talep üzerine yapıldığını ifade eden Zararsız, taksicilerin, sanatçıların, el sanatlarıyla uğraşanların ve halk otobüslerinde çalışanların 17 gün prim ödeyerek 30 gün prim ödemiş gibi sigortalı olacağını bildirdi. Zararsız, ''Eski tarım sigortalıları bakımından 5510 sayılı Kanun çıktığında bir düzenleme yapıldı. Onlar 15 gün üzerinden prim yatırıyorlardı ve 30 gün yatırmış gibi kabul ediliyordu. Ama her sene 1 gün artmak suretiyle 30 güne 15 yıl içinde ulaşacaklar. Şu anda 17 günde oldukları için taksici ve sanatçılara yönelik düzenlemeyi de onlarla eşitleyerek 17 gün olarak belirledik. Bu da her yıl birer gün artırılarak 30 güne tamamlanacak'' diye konuştu.
-TAKSİCİLERİ SEVİNDİREN HAVALİMANI SOHBETİ-
Başka meslek gruplarına yönelik çalışmaların şu an itibariyle söz konusu olmadığını dile getiren Zararsız, bazı kendine özgü çalışma ilişkilerinin döndüğü meslek alanları ile ilgili özel düzenlemelerin yapıldığını, bunların genelleştirilmesi durumunda Sosyal Güvenlik Sisteminin yapısının bozulacağını kaydetti.
Normal şartlarda, kişinin kanunun öngördüğü süreler kadar çalıştığını, prim oranlarının belli olduğunu ve aktüel hesaplarının buna göre yapıldığını belirten Zararsız, atipik çalışmaların yaşandığı sektörlerde genel sistemdeki dengeyi bozmayacak şekilde bir takım özel düzenlemelerin yapılabileceğini söyledi.
Sanatçılara yönelik yapılan düzenlemenin bu anlamda önemli olduğunu vurgulayan Zararsız, şöyle devam etti:
''Düğünler ilkbahar, yaz ve sonbahar aylarında artar. Köy düğününde, davul ve zurna çalanı getiriyorlar, bu adam 3-5 saat çalıyor. Bunlar düğünlere gidiyor. Ama bu kişi Kültür ve Turizm Bakanlığına göre sanatçı. Ve bu sanatçılar da kendi nam ve hesabına sigortalı olmak durumundalar. Veya birisinin yanında çalışıyorlar ise film yapımcılarının yanında çalışanlar buna örnek, çalıştıran kişiler tarafından priminin ödenmesi gerekiyor. Şimdi hem bir yandan sosyal devlet deyip, hem bir yandan tek ve zorunlu sosyal sigortacılık düzenlemesi yaptığınız yerde çalışma ilişkilerinin yaşandığı her alanı siz almak ve sigorta kapsamına aldığınız kişilerin de eğer atipik, kendine özgü çok genel düzenlemelerin dışında düzenleme ve kuralların hakim olduğu alanlar varsa buna özgü de kolaylaştırıcı mekanizmaları getirmek durumundasınız.
Şu an itibariyle 5510 sayılı kanunda yapılan değişiklikle taksilerde, halk otobüslerinde, dolmuşlarda, sanat alanında, evlerde yapılan el sanatlarında çalışanları, sanatçıları atipik çalışma ilişkileri olarak değerlendirip bunların sigortalılığına dair kolaylaştırıcı, tamamen sigorta kapsamına alınmasını temel hedef sağlayıcı politikalar geliştiriyoruz.''
Taksicilerin sosyal güvenliğine ilişkin talebin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer'in bir uçak seyahati için bulunduğu Atatürk Havalimanı'ndaki bir sohbette buradaki taksi kooperatifi tarafından gündeme getirildiğini anlatan Zararsız, Bakan Dinçer'in daha sonra talebi kendileriyle paylaştığını ve bir çalışma yapılması talimatı verdiğini belirtti. Zararsız, sanatçıların da örgütleri aracılığıyla sigortalılık konusundaki sıkıntılarını dile getirdiklerini kaydetti.
-TURİZMCİLERİN TALEBİ-
Turizmcilerin sosyal güvenlik primlerinin düşürülmesine yönelik taleplerini de değerlendiren Zararsız, turizmcilerin sezon bittiğinde çalıştırdıkları işçileri çıkararak tesislerde minimum sayıda çalışan bıraktığını, bu işçilerin çıkartılmaması için ise ''sigorta prim oranlarının düşürülmesini'' istediklerini söyledi.
Emin Zararsız, ''Bu talepleri dikkate alıp 4 aylığına sigorta prim oranının düşürülmesini öngören bir düzenleme yaptığım zaman zaten aktüeryal dengeler bakımından sıkıntıların yaşandığı bir ortamda bu doğru olmaz. Prim oranlarının ülkemiz bakımından da diğer ülkelerle mukayese edebilir bir düzeye geldiği, çeşitli teşviklerin sağlandığı bir ortamda prim oranlarını daha da düşürmek ne kadar doğru olur?'' diye sordu.
Çok farklı ve çok keskin bir şekilde atipik bir iş ilişkinin olduğu bir durum varsa buna dair özel düzenlemelerin genel sistemi bozmayacak şekilde hayata geçirilebileceğini belirten Zararsız, ''Ama bunun önünü bir açtığınızda her çalışma ilişkisi için bir haklı gerekçeyle bir takım muafiyet ve istisnalar istenebilir hale gelir ki o zaman sistemin kurulabilmesi ve sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi mümkün olmaz'' dedi.