Döviz alım ihalelerine ara verdiğini açıklayan TCMB, aynı zamanda yabancı para zorunlu karşılık oranlarının uzun vadeli yükümlülükleri azalttı. Kararla birlikte kurdaki yükseliş hız kesti.
Döviz piyasasında haftanın ilk gününde hareketlilik yaşanıyor.
Merkez Bankası'nın alışılagelmişin dışındaki para politikasının makroekonomik dengesizlikleri gidermede yeterli olmayacağına ilişkin endişelerin artması ve yüksek cari açığın TL'deki değer kayıplarını tetiklemesiyle dolar haftaya 1,73 seviyesini aşarak başladı.
Cuma günü spot kapanış saatlerinde 1,6836 olan dolar bu sabah 1.73'ü aşarak Mart 2009'dan beri en yüksek düzeye çıktı. Dolar 1,7330 TL'ye kadar yükseldi. Euro da 2,48 TL ile rekor kırdı.
Dolardaki yükseliş sonrasında Merkez Bankası harekete geçti. Merkez Bankası önümüzdeki günlerde, Avrupa ülkelerinin kamu borcu sorunlarına yönelik Avrupa Birliği Liderler Zirvesi'nde alınan kararların uygulanmasının ve piyasalara yansımasının izlenecek olması nedeniyle döviz alım ihalelerine ara verdi.
Açıklamada, döviz alım ihalelerine ilişkin stratejinin önümüzdeki dönemde tekrar değerlendirilebileceği ve söz konusu ihalelere yeniden başlanabileceği belirtildi. Banka , günlük döviz alım ihalelerinde son olarak 30 milyon dolar alıyordu. Açıklama sonrasında dolar 1,71'in altına geriledi.
Merkez Bankası ayrıca yabancı para zorunlu karşılık oranlarında, 1 yıl ve 1 yıldan uzun vadeli DTH/yabancı para katılma hesapları ile birikimli DTH/yabancı para katılma hesaplarındaki oranı yüzde 11'den yüzde 10'a, 3 yıl dahil 3 yıla kadar vadeli yabancı para diğer yükümlülüklerinde oranı yüzde 11,5'den yüzde 10'a, 3 yıldan uzun vadeli yabancı para diğer yükümlülüklerinde oranı ise yüzde 11'den yüzde 9'a indirdi.
TL NEDEN DEĞER KAYBEDİYOR?
Analistlerin Merkez Bankası'nin mevcut para politikasına ilişkin endişelerine rağmen, Merkez Bankası her açıklamasında ekonomiye ilişkin gidişattan memnuniyetini dile getirirken ekonomi yetkililerinin TL'deki mevcut değer kaybından rahatsız olmadığını belirtmesi, hatta rekabet gücü açısından memnuniyetlerini dile getirmesi de TL'deki kayıpların sürmesinde etkili oluyor.
Merkez Bankası'nın kısa vadede faiz artışı ihtimalini dışladığı yönündeki algılara geçen hafta "bütün politika araçlarının genişletici yönde kullanılabileceği" ve "faiz koridorunun kademeli olarak daraltılmasının uygun olabileceği" ihtimallerinin de şartlı da olsa eklenmesiyle gösterge faiz sert düşerken, TL döviz sepeti karşısında değer kaybetmeye devam ederek, gelişmekte olan para birimlerinden ayrışması hızlanmıştı.
Bir bankanın döviz masası müdürü, "Gelinen seviyeler önemli 1,70'in üzerinde işlem görüyoruz. TL'de değer kazancı sağlayacak herhangi bir gelişme göremiyoruz. O yüzden geçen hafta kadar sert hareketler olmasa da TL'de kaybın sürmesi olası. Yukarıda teknik olarak direnç seviyeleri zayıf. Kurumsal müşterinin döviz taleplerinin devam edip etmeyeceği ve henüz piyasada neredeyse hiç görmediğimiz DTH sahiplerinin piyasada yer alıp almayacağı hareketlerin yön ve hızında belirleyici olabilir" dedi ve ekledi:
İHALE ADIMI ETKİLİ OLUR MU?
"Merkez Bankası'nın ihalelere ara vermesi kısa vadede etkili olabilir ama bu etki günlük 30 milyon dolarlık bir arzın piyasadan çekilmesinden ziyade psikolojik olacağını not etmekte fayda var. Ardından Merkez Bankası'nin faiz koridorunu daraltmasını bekliyoruz ancak bu da bir sonraki toplantıdan önce çok mümkün değil. Bu adımla birlikte ise TL'deki değer kayıpları tersine dönebilir."
İşlemciler artık 1,65 seviyesinde önemli bir destek oluştuğunu ve kısa vadede bu seviyesinin üzerinde kalıcılığın kesin olduğunu belirtiyorlar.
EKONOMİSTLER NE DİYOR?
HSBC Stratejisti Fatih Keresteci: Türk mali piyasalarında son dönemde yaşanan ve bugün daha da artan tansiyon sonrasında Merkez Bankası'nın döviz alım ihalelerine ara verebileceğini tahmin ediyorduk. Ancak, Merkez Bankası'nın web sitesinde yayımladığı kısa not bizi epeyce şaşırttı. İhaleleri durdurma sebebi olarak AB liderlerinin geçen hafta aldığı kararlar sonrasında bekleyip görmek gerektiğinin altı çizilmiş. Halbuki, liderler zirvesinden çıkan kararlar küresel risk iştahı açısından olumluydu ve perşembe-cuma günleri de küresel mali piyasalarda olumlu bir etkiye yol açmıştı. Normal şartlar altında, böyle bir ortamda TL'ye talep olması ve Merkez Bankası'nın da döviz alım miktarını artırması gerekirdi. Yani, AB liderler zirvesinden hareketle ihaleleri durdurma fikrini anlamlı bir neden olarak görmüyoruz. Merkez Bankası'nın kurdaki hareketi içsel değil de dışsal sebeplerle açıklama çabası soru işaretlerine yol açabilir. Bununla birlikte, bir yandan döviz alım ihalelerine ara verilmesi, diğer yandan ise uzun vadeli DTH'lerdeki zorunlu karşılık oranını azaltarak 590 milyon dolar likidite sağlamasını bir bütünün parçaları olarak düşünüyoruz. Merkez Bankası açık bir şekilde belirtmese de TL'deki değer kaybından endişe ettiği kanaatindeyiz. Günlük bültende de belirttiğimiz üzere TL'deki değer kaybı makro ekonomik dengeyi tehdit edebilecek bir yapıya doğru sürükleniyordu. Bu görüşümüzden hareketle, TL'nin döviz sepeti karşısında bu sabah ulaştığı 2,10'lu rakamları tepe olarak nitelendiriyoruz. Ancak, bu görüş, TL'de hızlı bir değerlenme olacağı şeklinde yorumlanmamalı. Zira, cari işlemler açığına karşı mücadelede TL'nin zayıf kılınmasının bir politika tercihi olduğunu düşünüyoruz.
Garanti Yatırım Ekonomisti Gizem Öztok: Döviz ihalelerine ara verilmesi ve son gelen zorunlu karşılık haberi dövizde geçicide olsa bir rahatlamaya sebep olacaktır. Lakin geçen haftaki hareketin hızına baktığımızda bu tarz yaklaşımların dövizde ana yönü değiştirmeye yeterli olacağını düşünmüyoruz.
Destek Menkul Değerler GMY Banu Kıvcı Tokalı: Açıklanan iki kararın ilk etkisi döviz piyasasında rahatlatıcı oldu. TL-dolar kurunun 1,73’e yakın seviyelerden yüzde 1,71’lere, kur sepetinin ise 2.10’lardan 2.08’lere gerilediği gözlendi. Ancak, Merkez Bankası özellikle ihalelere ara verme döneminin, AB borç krizi zirvesi sonrası dönemde alınan kararların uygulanması ve piyasalara yansımasının izlenmesine yönelik olduğunu; ve gerektiğinde tekrar başlanabileceğini vurgulayarak, TL’de aşırı ve hızlı bir değerlenmeyi istemediğini açık bir şekilde tekrar göstermiş oldu. Yani, borç planının başarıyla uygulanmaya başlanması ve piyasalarda olumlu algılamasının ağır basması; sonuçta da bunun gelişmiş ülkelerle birlikte Türkiye’ye de tekrar sermaye girişini hızlandırması halinde, Merkez Bankası tekrar döviz alım ihalelerini başlatabilecek. Merkez Bankası Başkanı’nın en son Denizli’de yaptığı açıklamada da, özellikle açık pozisyonların kademeli olarak azaltılmasına yönelik tavsiyesinde de anlaşıldığı üzere, Banka’nın kur piyasasında değer kaybı yönündeki hareketlere dalgalanmaların boyutu çok yükselmediği sürece müdahale etmede aktif olmayacağı görülüyor. Ekonomi yönetiminin ihracata dayalı büyüme modeline de bu kur politikasıyla destek vereceği anlaşılıyor."