Euro bölgesi Maliye Bakanları grubunun başkanı Yunanistan'daki krizin en az beş diğer Avrupa Birliği üyesinin ekonomileri için tehlike arzettiğini söyledi.
Lüksemburg Başbakanı Jean-Claude Juncker Almanya'nın krize çözüm planını 'ateşle oynamak' olarak niteledi.
Merkel, yükün önemli bir kısmını özel kredi şirketleri ve hisse sahiplerinin sırtlaması gerektiğini düşünüyor.
Lüksemburg başbakanının yorumları, euro bölgesi maliye bakanlarının konuyu ele almak üzere bugün yapacağı toplantının hemen öncesinde geldi.
Bakanların IMF ve AB'nin oluşturduğu 12 milyar euroluk acil fonun serbest bırakılmasına onay vermesi bekleniyor.
Yunanistan'ın önümüzdeki aylarda borç geri ödemelerini yapamaz duruma düşmemesi için bu fona ihtiyacı var.
Yunan hükümetinin tahvillerinin yüzde 55'i bulan bölümü Alman ve Fransız bankalarının elinde.
Bu nedenle iki ülke olası bir temerrüt yani geri ödeyememe durumunda en büyük darbeyi alacak.
Tahvillerin büyük bölümü de Fransa'nın üç büyük bankasının ellerinde.
Merkel Sarkozy görüşmesi
Geçtiğimiz günlerde, Almanya lideri Angela Merkel ve Fransa cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy de Yunan krizini ele aldı.
Ancak, Yunan hükümetinin girişimlerine destek verdiklerini söyleyen iki lider, yapılması gerekenler konusunda hemfikir değil.
Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy varolan ortamda kaybedecek vakit olmadığını söyleyerek Yunanistan için hazırlanan paketin en kısa zamanda onaylanması gerektiğini belirtti.
Avrupa'nın en büyük ekonomileri durumundaki iki ülkenin Yunanistan'ın borç yükünün nasıl hafifletileceği konusunda önerdikleri çözümler farklılık gösteriyordu.
Ancak Angela Merkel, görüşme ardından yaklaşan AB zirvesinde hızla çözüme ulaşılması için uzlaşmaya vardıklarını kaydetti.
Merkel, Yunanistan'ın borç vadelerinin uzatılmasını sağlayacak bir takas düzenlemesi halinde bankaların daha fazla fedakarlık yapması gerektiğine inanıyor.
Liderlerin görüşmesi ardından Paris ve Avrupa Merkez Bankası'nın önerdiği daha esnek bir formül üzerinde anlaştığı kaydediliyor.
Her iki lider de Avrupa Merkez Bankası'nın desteğinin herhangi bir anlaşma için kilit önemde olduğunu vurguladı.
Borsalara kaygı hakim
Avrupa borsaları, Yunanistan'ın ekonomisiyle ilgili devam eden endişler nedeniyle cuma günü de düşüşteydi.
Sabah saatlerinde, İngiltere, Fransa ve Almanya borsalarında işlem gören hisseler yaklaşık yüzde 1 oranında değer kaybetti.
Yunanistan borçlarını ödeyebilmek için AB ve IMF tarafından hazırlanan kurtarma paketinin yeni taksidinin aktarılmasına ihtiyaç duyuyor.
Ülkenin borçlarını ödeyemez hale gelmesinin Avrupa çapında yayılabilecek zincirleme bir etki yaratmasından endişe ediliyor.
Avrupa Komisyonu'nun ekonomiden sorumlu üyesi Olli Rehn, Papandreu hükümetinin yeni bütçe kesintileri ve özelleştirmeleri ay sonunda önce meclisten geçirebilmesi durumunda, bir sonraki ödemenin planlandığı gibi Temmuz ayında yapılacağını söylemişti.
İspanya'da yapılan bir tahvil satışı sırasında yatırımcıların daha yüksek geri dönüş oranları talep etmesi de endişeleri artırdı.
Bir gün önce de, Asya piyasalarındaki düşüşü Avrupa borsalarındaki düşüşler izledi.
Almanya, İngiltere ve Fransa borsalarında ana endeksler yüzde bir civarında düştü.
Euro da ABD doları karşısında son üç haftanın en düşük düzeyine gerileyerek, 1.4090'dan işlem gördü.
Yunanistan'ın kaotik bir ortamda borçlarını ödeyemez hale gelmesinden çekinen piyasalar, bunun finans piyasasında büyük iflaslara yol açmasından kaygılı.
Kabus senaryosu
Yunanistan'ın borçlarını ödeyememesi sadece Yunan hükümeti ve ekonomisi açısından değil, euro'nun itibarı ve alacaklı durumdaki pek çok Avrupa bankası için bir kabus senaryosu olarak görülüyor.
İspanya'nın son tahvil ihalesi de endişeleri körükledi. Yatırımcılar İspanya'ya borç vermek için talep edilen faizi iyice yükseltti.
Ancak Merkel ve Sarkozy'nin uzlaşma işaretleri 2009 yılından bu yana çalkantılı bir seyir izleyen euro'nun son günlere göre değer kazanmasını sağladı.
Yunan tahvilleri ve aynı sepette değerlendirilen Akdeniz ülkelerinin tahvilleri için istenen faizler ise az da olsa geriledi.
Yunanistan'da kabinenin yenilenmesi ardından Yunan borsasında endeks yüzde 2 yükselirken banka hisselerinde değer artışı yüzde dördü buldu.
Başbakan Yorgo Papandreu kabinedeki düzenleme ile AB ve IMF'nin özelleştirme girişimlerine ve çalışma yasalarının esnekleştirilmesine direnen çevre ve çalışma bakanlarını görevden aldı.
Papandreu son kesinti paketine halktan yönelen tepkiler ışığında önce bir birlik hükümeti kurma fikrini gündeme getirdi, ancak bu girişime destek verilmemesi üzerine kabine üyelerini yenilemeye gitti.
Büyük bir borç yükü altında olan Yunanistan'ın geri ödemelerini yapabilmek için kaynağa ihtiyacı var.
Papandreu, Avrupa Birliği ve IMF'nin bu kaynağı sağlaması karşılığında ekonomide büyük kesintilere gitmek durumunda.
Yunanistan hükümetinin geçen yıldan bu yana uygulamaya koyduğu ücret ve ikramiye kesintileri, kamu harcamalarındaki sınırlamalar ve vergi artışları sendikaların tepkisini çekiyor.
Kemer sıkma politikaları
Hükümetin 2012-2015 dönemini kapsayan ek önlem paketi 28 milyar euro tutarında kesintiler yapılmasını öngörüyor.
Ayrıca önümüzdeki dört yıl için 50 milyar euro'luk bir özelleştirme programı hazırlandı.
Gerekli adımlar atılmazsa ülke ABD ve IMF'nin oluşturduğu 110 milyar euro'luk ek yardım paketinden yararlanamayacak.
Yunanistan ekonomisinin itibarına son darbe ise Standard&Poor's kredi derecelendirme kuruluşundan geldi.
Kuruluş hafta başında Yunanistan'ın notunu üç kademe birden düşürerek ülkeyi en alt basamağa yerleştirdi.
Dahası ekonomi için öngörülen önlemler hükümet saflarında tartışma yaratıyor.
Bazı iktidar milletvekilleri son paketin aleyhinde tavır aldı.
Papandreu'nun Sosyalist Partisi PASOK, 300 sandalyeli parlamentoda beş sandalyelik bir çoğunluğa sahip.
Sosyalistler iktidara geldiklerinde ülkenin yıllardır gerçek borçlanma ve bütçe açığı rakamlarını gizlediği ortaya çıkmıştı.
Ancak önlemler Sosyalistlere desteği baltaladı.
Hafta sonunda düzenlenen bir anket, ana muhalefetteki Yeni Demokrasi'yi Sosyalist PASOK'un dört puan önünde gösterdi.
Ülkede bir sonraki genel seçim 2013 Ekim'inde yapılacak.
Ancak PASOK'a yönelen baskılar bazı çevrelerde erken genel seçimin olasılığının tartışılmasına yol açtı.
Bazı basın kuruluşları, planın onay alamaması halinde 24 Temmuz'da erken seçime gidilebileceğini öne sürüyor.