Önümüzdeki hafta genel seçimlerin yapılacağı İspanya, tahvil faiz oranlarının yükselmeye başlaması ile Yunanistan ve İtalya’nın öne çıkmasıyla kaldığı geri plandan tekrar gündemin ilk sırasına geliyor.
Euro Bölgesinin dördüncü büyük ekonomisi olan İspanya’nın artan kamu borçları, bankacılık sektörünün sorunları, yüksek işsizlik oranı ve durağan büyüme hızı ve bunları doğurabileceği sosyal patlama olasılığı bu ülkeden duyulan kaygıları besliyor.
Genel seçimlerde Mariano Rajoy liderliğindeki merkez sağ Halk Partisi’nin çoğunluğu ele geçirerek iktidara geleceği beklentisinin ekonomik reformların yapılmasının yolunu açacağı düşünülse de, bu hafta 10-yıl vadeli İspanya devlet tahvillerinin faizi yüzde 6.38 ile bu yılki en yüksek düzeyine çıktı.
İspanya’nın bütçe açığının da daha önce planlanan GSYH’nın yüzde 6’sı hedefinin üzerinde olduğu da konuşuluyor. AB’nin bu konudaki hedefi yüzde 3 ve İspanya’nın 2010 bütçe açığı GSYH’nın yüzde 9.2’si düzeyindeydi.
İspanya’da bütçe açığını azaltmanın zaman alacağı ve genç işsizlik oranın yüzde 50 olduğu ve gayrimenkul fiyatlarının zirve düzeyinden yüzde 26 düştüğü ülkede büyük sıkıntı doğurabileceği düşünülüyor. Gayrimenkul fiyatlarının daha da düşmesi beklenirken, bankacılık sektörünün gayrimenkul balonu sonrasında tam düzelemediği ve yeni sermaye eklenmesine gereksinim duyabileceği de kaydediliyor.
İtalya’nın aksine bazı önemli mali ve ekonomik reformları yürürlüğe koysa da, bunların fazla başarılı olmadığı ve üçüncü çeyrekte ülkenin büyüme hızının yavaşladığı kaydediliyor.
İhracatın yavaşlaması ve inşaat sektörünün de durmaya yaklaşmasıyla azalan iç talebin büyümeyi aşağıya çektiği tahmin ediliyor.
Yeni hükümetin uygulamaya koyması beklenen kemer sıkma politikalarının halk üzerinde daha fazla baskı oluşturabileceği ve ülkenin rekabetçi hale gelebilmesi için işçilerin önümüzdeki 5 yıl gelirlerinin yüzde 11 azalmasına razı olmaları gerekeceği hesaplanıyor.
Ancak bütün bu önlemlerin sonunda ortaya çıkabilecek sosyal patlamaların etkilerinin düşünülmesi gerektiği analistlerce kaydediliyor.
Geçtiğimiz aylarda iktidardaki Sosyalist Parti’nin seçim şansını azaltmamak için fazla protesto eylemi yapmayan sendikaların sağ hükümetin iş başına geçmesinin ardından eyleme geçebilecekleri vurgulanıyor.