Türkiye ekonomisinin büyüme rakamları bugün açıklandı. Buna göre Türkiye ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde yıllık bazda yüzde 4,8 büyüdü. Şimdi ise gözler 3 Eylül Çarşamba günü TÜİK tarafından açıklanacak enflasyon rakamlarına çevrildi. Küresel piyasalar Fed'in 17 Eylül'de açıklayacağı faiz kararına odaklanmışken, yurt içinde de yatırımcılar TCMB'nin 11 Eylül'de açıklanacak faiz kararına odaklanacak. ABD Merkez Bankasının (Fed) eylülde faiz indirimine gidebileceği ihtimallerinin güçlü kalması varlık fiyatları üzerinde de etkili oluyor. Bir yandan da Şanghay İşbirliği Örgütünün (ŞİÖ) 25. Devlet Başkanları Konseyi Zirvesi takip ediliyor.
Türkiye'de bağımsız yıllık Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYH), 2024'te yüzde 3,3 artış gösterdi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2024 yılına ilişkin "Yıllık GSYH" verilerini açıkladı.
Buna göre, yıllık verilere dayalı olarak hesaplanan bağımsız yıllık GSYH, zincirlenmiş hacim endeksiyle 2024'te bir önceki yıla göre yüzde 3,3 yükseldi.
Üretim yöntemine göre cari fiyatlarla GSYH, 2024'te bir önceki yıla göre yüzde 64,6 artarak, 44 trilyon 587 milyar 225 milyon lira oldu. Gayri Safi Yurt İçi Hasılada en yüksek payı, yüzde 16,8 ile imalat sanayi aldı. İmalatı, yüzde 13 ile toptan ve perakende ticaret, motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı ve yüzde 8,2 ile ulaştırma ve depolama sektörü izledi. Yıllık GSYH'de en düşük pay, hanehalklarının işverenler olarak faaliyetleri için gerçekleşti.
Kişi başına GSYH, 2024 yılında cari fiyatlarla 503 bin 76 lira, ABD doları cinsinden ise 15 bin 325 dolar olarak hesaplandı.
İNŞAAT YÜZDE 9,9 İLE EN ÇOK BÜYÜYEN SEKTÖR OLDU
İnşaat yüzde 9,9, su temini, kanalizasyon, atık yönetimi yüzde 6,5, toptan ve perakende ticaret, motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı yüzde 6,2 ile geçen yıl en çok büyüyen sektörler oldu. Hanehalklarının işveren olarak faaliyetleri yüzde 0,8, imalat sanayi yüzde 0,5, ulaştırma ve depolama yüzde 0,5 ile en çok küçülen sektörler oldu.
Yerleşik hanehalkı nihai tüketim harcamaları 2024'te bir önceki yıl zincirlenmiş hacim endeksine göre, yüzde 4,3 arttı. Yerleşik hanehalkı nihai tüketim harcamalarının cari değerlerle GSYH içindeki payı, yüzde 54 oldu. Hanehalkı harcamalarında en yüksek payı alan harcama grupları sırasıyla yüzde 21,7 ile gıda ve alkolsüz içecekler, yüzde 15,9 ile ulaştırma ve yüzde 15,9 ile konut, su, elektrik, gaz ve diğer yakıtlar oldu.
Devletin nihai tüketim harcamalarının GSYH içindeki payı 2024 yılında yüzde 14,5 olurken, gayri safi sabit sermaye oluşumunun payı yüzde 31,3 olarak gerçekleşti. Bir önceki yıl zincirlenmiş hacim endeksine göre, devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 0,8 azalırken, gayri safi sabit sermaye oluşumu ise yüzde 2,7 arttı.
Mal ve hizmet ihracatı 2024'te zincirlenmiş hacim endeksi olarak yüzde 0,1 artarken, ithalatı ise yüzde 4,4 azaldı. Harcama yöntemine göre cari GSYH ana bileşenleri içerisinde toplam mal ve hizmet ihracatının payı yüzde 27,6, ithalatın payı ise yüzde 27 oldu.
İŞ GÜCÜ ÖDEMELERİ YÜZDE 89,2 YÜKSELDİ
Gelir yöntemiyle gayrisafi yurt içi hasıla hesaplamalarına göre işgücü ödemeleri, 2024'te bir önceki yıla göre yüzde 89,2 artarken, brüt işletme artığı/karma gelir yüzde 54,1 artış kaydetti.
İş gücüne yapılan ödemelerin cari gayri safi katma değer içindeki payı, 2023'te yüzde 32,2 iken, bu oran 2024'te yüzde 37 oldu. Net işletme artığı/karma gelirin payı ise 2023'te yüzde 47 iken, 2024'te yüzde 43,1 olarak gerçekleşti.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye İmalat Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) ağustosta 47,3'e yükseldi.
İSO Türkiye İmalat PMI anketinin Ağustos 2025 dönemi sonuçları açıklandı.
Eşik değer olan 50'nin üzerinde ölçülen tüm rakamların sektörde iyileşmeye işaret ettiği anket sonuçlarına göre, Manşet PMI ağustosta 50 eşik değerin altında kalmayı sürdürmekle beraber temmuzdaki 45,9 seviyesinden 47,3'e yükseldi. Faaliyet koşullarındaki bozulma yine belirgin olsa da nisandan bu yana en ılımlı seviyede gerçekleşti.
Talep ortamındaki durgunluk, yeni siparişlerin ağustosta da yavaşlamaya devam etmesine yol açtı. Ancak söz konusu azalış şubat ayından bu yana en düşük oranda gerçekleşti.
Yavaşlama yeni ihracat siparişlerinde de devam etti ve toplam yeni siparişlere göre daha yüksek oranda ölçüldü. Yeni siparişlerdeki tabloya benzer şekilde üretimdeki daralma da temmuza göre yavaşladı ve son 6 ayın en düşük hızında gerçekleşti. Bununla birlikte, üretimde Nisan 2024'te başlayan zayıflama eğilimi devam etti.
Üretim ve yeni siparişlerdeki bozulma ağustosta hız keserken, firmalar iş yüklerindeki hafiflemeye bağlı olarak istihdamı Nisan 2020'den bu yana yüksek oranda azalttı. Ağustosta satın alma faaliyetleri de ivme kaybetti ve bu durum girdi stoklarının azalmasına katkı yaptı. Nihai ürün stoklarında da üst üste ikinci ay düşüş gözlendi. Girdi maliyetleri ağustosta keskin bir şekilde arttı ve bu artış temmuza göre hafif hızlı gerçekleşti.
Anket katılımcıları, girdi fiyatlarındaki yükselişin büyük ölçüde liradaki zayıflıktan kaynaklandığını belirtti. Türk lirasındaki değer kaybının ham madde maliyetleri üzerindeki etkisine bağlı olarak, imalatçılar ağustosta satış fiyatlarını da artırdı. Ancak nihai ürün fiyatları enflasyonu ılımlı düzeyde gerçekleşti ve 2025'in başından bu yana en düşük seviyeye geriledi.
ÜRETİM, 10 SEKTÖRÜN SEKİZİNDE YAVAŞLAMA SERGİLEDİ
İSO Türkiye Sektörel PMI Ağustos 2025 raporu, büyüme kaydeden sektör sayısında temmuza göre yaşanan hafif artışa rağmen faaliyet koşullarının genel olarak durağan seyrini koruduğuna işaret etti.
Sektörlerin çoğu, iş yüklerindeki düşüşe bağlı olarak istihdamı azalttı ve bazılarında bu düşüş belirgin düzeyde gerçekleşti. Takip edilen 10 sektörün tamamında girdi maliyetlerinin yükselmesine rağmen iki sektörde satış fiyatları azaldı.
Üretim ağustosta 10 sektörden sekizinde yavaşlama sergiledi. Bu sayı temmuzda dokuz olarak gerçekleşmişti. Ana metal sektörünün üretiminde Nisan 2023'ten bu yana en hızlı büyüme görülürken, ağaç ve kağıt ürünlerinde ise son beş ayın ilk artışı kaydedildi.
Üretimde en sert gerileme yaşanan sektör ise tekstil ürünleri oldu. Yeni siparişler açısından da en zayıf performansı tekstil ürünleri sergiledi. Bu sektörde yeni iş hacminin belirgin şekilde azaldığı görüldü. Üretimde olduğu gibi yeni siparişlerde de yalnızca iki sektör, ana metaller ve gıda ürünleri iyileşme kaydetti. Yeni ihracat siparişlerinde ise artış sağlayabilen tek sektör makine ve metal ürünleri oldu. Burada da en belirgin yavaşlamayı tekstil sektörü yaşadı.
Tekstil ürünleri sektöründe zayıf performans istihdam tarafına da yansıdı. Bu sektörün çalışan sayısı anketin başladığı Ocak 2016'dan bu yana en yüksek oranda azalma kaydetti. Kimyasal, plastik ve kauçuk ürünlerinde de rekor düşüş gözlendi. Makine ve metal ürünleri ile ana metal sektörlerinde ise istihdam artış gösterdi.
Üretim ve yeni siparişlerdeki eğilimlere paralel olarak, satın alma faaliyetleri ile stokların arttığı sektör sayısının da sınırlı kalması, firmaların girdi alımı ve mal stoklama konusunda temkinli bir tutum aldıklarına işaret etti. Girdi fiyatları genel olarak keskin bir artış gösterdi ve çoğu sektörde temmuza göre artışlar hız kazandı.
Öte yandan, ağaç ve kağıt ürünleri ile giyim ve deri ürünleri sektörlerinde anket geçmişinin en düşük girdi maliyeti enflasyonu kaydedildi. Ağustosta, tekstil sektörünün yanı sıra ağaç ve kağıt ürünlerinin de indirim yapmasıyla birlikte satış fiyatları gerileyen sektör sayısı ikiye yükseldi. Ağaç ve kağıt ürünlerinde nihai ürün fiyatları Kasım 2019'dan bu yana ilk kez azaldı ve söz konusu düşüş anket geçmişinin en yüksek oranında kaydedildi.
Anket kapsamında izlenen 10 sektör içerisinde nihai ürün fiyatlarının en hızlı arttığı sektör ise makine ve metal ürünleri oldu.
"TÜRK İMALATÇILARININ FAALİYET KOŞULLARI AĞUSTOSTA ZORLU SEYRİNİ SÜRDÜRDÜ"
Açıklamada endekse ilişkin değerlendirmesine yer verilen S&P Global Market Intelligence Ekonomi Direktörü Andrew Harker, Türk imalatçılarının faaliyet koşullarının ağustosta zorlu seyrini sürdürdüğünü ve bu durumun istihdamda belirgin bir azalmaya yol açtığını belirtti.
Harker, "Öte yandan son PMI verileri, üretim ve yeni siparişlerdeki daralmanın hız kestiğini gösteren bazı olumlu sinyaller de verdi. Bu eğilimlerin önümüzdeki aylarda da devam etmesi halinde, yılın sonlarına doğru sektörün daha parlak bir görünüme kavuşması mümkün." ifadelerini kullandı.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), yılın ikinci çeyreğine (nisan-haziran dönemi) ilişkin gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) sonuçlarını açıkladı. Türkiye ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde yüzde 4,8 büyüme gösterdi.
Buna göre, GSYH 2025 yılı ikinci çeyrek ilk tahmini zincirlenmiş hacim endeksi olarak geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 4,8 arttı. Böylece Türkiye ekonomisi büyüme trendini 20 çeyreğe taşımış oldu.
Üretim yöntemine göre cari fiyatlarla GSYH, geçen yılın aynı çeyreğine kıyasla yüzde 43,7 artarak 14 trilyon 578 milyar 556 milyon liraya çıktı. GSYH'nin ikinci çeyrek değeri, cari fiyatlarla ABD doları bazında 377 milyar 622 milyon olarak gerçekleşti.
GSYH'yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde, yılın ikinci çeyreğinde geçen yıla göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak inşaat sektörü toplam katma değeri yüzde 10,9, bilgi ve iletişim faaliyetleri yüzde 7,1, sanayi sektörü yüzde 6,1, ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmetleri yüzde 5,6, mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri yüzde 5,4, ürün üzerindeki vergiler eksi sübvansiyonlar yüzde 3, finans ve sigorta faaliyetleri yüzde 2,6, gayrimenkul faaliyetleri yüzde 2,6 ve diğer hizmet faaliyetleri yüzde 2,1 artarken tarım sektörü yüzde 3,5, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri ise yüzde 1,2 azaldı.
AA Finans Büyüme Beklenti Anketi'ne katılan ekonomistler, bu yılın ikinci çeyreğinde yıllık bazda Türkiye ekonomisinin yüzde 3,87 büyümesini öngörmüştü. Böylece Türkiye ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde beklentilerin üzerinde büyüme kaydetti. Öte yandan TÜİK geçmiş çeyreklere ilişkin büyüme verilerinde revizyona gitti.
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, bir önceki çeyreğe göre yüzde 1,6 arttı. Takvim etkisinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, ikinci çeyrekte geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 4,6 artış gösterdi.
Yerleşik hane halklarının tüketim harcamaları, yılın ikinci çeyreğinde geçen yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak yüzde 5,1 yükseldi. Devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 5,2 azalırken, gayrisafi sabit sermaye oluşumu yüzde 8,8 artış kaydetti.
Mal ve hizmet ihracatı, yılın ikinci çeyreğinde geçen yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak yüzde 1,7, ithalatı yüzde 8,8 arttı.
İŞ GÜCÜ ÖDEMELERİNDE YÜZDE 42 ARTIŞ
İş gücü ödemeleri söz konusu dönemde yüzde 42, net işletme artığı/karma gelir yüzde 46,3 artış gösterdi.
İş gücü ödemelerinin cari fiyatlarla gayri safi katma değer içerisindeki payı geçen yılın ikinci çeyreğinde yüzde 38,8 iken bu oran bu yılın aynı döneminde yüzde 38,4 oldu. Net işletme artığı/karma gelirin payı da yüzde 39,5 iken ikinci çeyrekte yüzde 40,2 olarak belirlendi.
TÜİK, 3 Eylül 2025 Çarşamba günü, Ağustos ayı enflasyon rakamlarını açıklayacak. AA Finans'ın Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 3 Eylül Çarşamba günü açıklanacak ağustos ayı enflasyon verilerine ilişkin beklenti anketi, 25 ekonomistin katılımıyla sonuçlandı. AA Finans Enflasyon Beklenti Anketi'ne katılan ekonomistler, ağustos ayında Tüketici Fiyat Endeksi'nin (TÜFE) yüzde 1,79 artacağını tahmin ediyor.
Ankete katılan ekonomistlerin ağustosta aylık enflasyon beklentilerinin ortalaması yüzde 1,79 oldu. Ekonomistlerin ağustos ayı için enflasyon beklentileri yüzde 1,50 ile yüzde 2,20 aralığında yer aldı.
Ekonomistlerin ağustos ayı enflasyon beklentilerinin ortalamasına göre (yüzde 1,79) bir önceki ay yüzde 33,52 olan yıllık enflasyonun yüzde 32,63'e ineceği öngörülüyor.
Öte yandan, ekonomistlerin 2025 sonu enflasyon beklentisi ağustos ayı itibarıyla yüzde 29,70 oldu.
Diğer yandan TCMB de "Sektörel Enflasyon Beklentileri"ni yayımladı. Yıllık enflasyon beklentileri, ağustosta piyasa katılımcıları, reel sektör ve hane halkı için geriledi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Ağustos 2025 "Sektörel Enflasyon Beklentileri" verilerini yayımladı. Buna göre, ağustosta 12 ay sonrası yıllık enflasyon beklentileri, piyasa katılımcıları için 0,6 puan azalarak yüzde 22,8, reel sektör için 1,3 puan düşerek yüzde 37,7 ve hane halkı için 0,4 puan gerileyerek yüzde 54,1 oldu.
Gelecek 12 aylık dönemde enflasyonun düşeceğini öngören hane halkı oranı, geçen aya göre 1 puan artışla yüzde 27,6 olarak kayıtlara geçti.
Ayrıca, 15 Ağustos'ta TCMB'nin ağustos ayı Piyasa Katılımcıları Anketi yayımlanmış, buna göre geçen ay yüzde 1,63 olan ağustos ayı TÜFE artışı beklentisi, bu anket döneminde yüzde 1,69'a yükselmişti.
ABD Merkez Bankasından (Fed), bu ay, 9 ay sonra ilk kez faiz indirimi beklenirken, diğer büyük merkez bankalarının ise temkinli tavrını sürdürmesi öngörülüyor. Dünya ekonomisinde enflasyonla mücadele devam ederken, bu süreçte başta Fed olmak üzere önemli bazı merkez bankalarının eylül ayında alacağı para politikası kararları küresel ekonomik gidişat hakkında yol gösterecek.
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, ABD'nin gümrük tarifelerinin ABD'de enflasyona yönelik oluşturduğu belirsizlikler ve Fed'in izleyeceği yol haritası merkez bankalarının gündem maddelerinden biri olarak öne çıkıyor.
Eylül ayında merkez bankalarını yoğun bir mesai bekliyor. Dünyanın önemli merkez bankalarının para politikası kararı öncesi Fed ve ABD hükümeti arasında devam eden politik ayrışma da ekonomi çevrelerinin odağında bulunuyor.
Bu ay Fed'in yanı sıra, Avrupa Merkez Bankası (ECB), İngiltere Merkez Bankası (BoE), Japonya Merkez Bankası(BoJ) ve Avustralya Merkez Bankası (RBA) gibi büyük bankaların para politikası kararları takip edilecek.
PİYASALAR FED'İN FAİZ KARARINA ODAKLANDI
ABD yönetiminin korumacı ticaret tutumuna paralel enflasyon risklerindeki artış merkez bankasının karar alma noktasında işini zorlaştırırken, Bankanın 9 ay sonra ilk faiz indirimine gitmesi bekleniyor.
Fed politika faizini sabit tuttuğu son toplantının politika metninde, enflasyonun bir miktar yüksek seyretmeye devam ettiğini kaydetmişti. Fed'in Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) üyeleri Michelle Bowman ve Christopher Waller söz konusu kararın alındığı toplantıda 25 baz puan indirime gidilmesinden yana olduklarını belirtmişti.
Son olarak, Fed Başkanı Jerome Powell, ağustos ayında Jackson Hole Ekonomi Politikası Sempozyumu'nda yaptığı konuşmada faiz indirimi sinyali vermişti.
Analistler, bazı Fed üyelerinin güvercin tutumu ve son zamanlarda Banka yetkilerinden alınan sinyallerin eylül ayında Fed'in 25 baz puanlık bir faiz indirimine gidebileceğine yönelik beklentileri güçlendirdiğini belirterek, söz konusu adımın hükümetin Fed üzerindeki baskısını da bir nebze azaltabileceğini kaydetti.
Para piyasalarındaki fiyatlamalarda ise Fed'in 17 Eylül'de politika faizini 25 baz puan indirerek yüzde 4,25-4,00 aralığına çekmesi yüzde 87 ihtimalle fiyatlanıyor.
Öte yandan, 3 Eylül'de yayımlanacak Fed'in Amerikan ekonomisindeki mevcut duruma ilişkin değerlendirmelerin yer aldığı "Bej Kitap" raporu da yatırımcılar tarafından yakından takip edilecek.
JAPONYA'NIN POLİTİKA FAİZİNİ SABİT TUTMASI BEKLENİYOR
Japonya'da BoJ, temmuz ayındaki son para politikası toplantısında politika faizini oy birliğiyle yüzde 0,5 sabit tutmuştu. BoJ'un eylül ayında yapacağı toplantıda politika faizini sabit tutması beklenirken, Bankanın yıl sonuna kadar 25 baz puanlık bir faiz artırımına gidebileceği tahmin ediliyor.
Enflasyon tahminlerini yükselten Banka, enflasyon öngörülerini 2025 mali yılı için yüzde 2,2'den yüzde 2,7'ye 2026 mali yılı için yüzde 1,7'den yüzde 1,8'e ve 2029 mali yılı için yüzde 1,9'dan yüzde 2'ye çıkartmıştı.
Boj, devam eden ücret artışları ve güçlenen enflasyon risklerine karşı sıkılaşma döngüsüne giren son merkez bankalarından biri olarak bilinirken, geçen haftalarda ABD Hazine Bakanı Scott Bessent'in BoJ'u enflasyonla mücadelede geride kaldığı için eleştirmiş ve faiz artırımı beklediğini kaydetmişti.
Para piyasalarındaki fiyatlamalarda 19 Eylül'de BoJ'un politika faizini sabit tutmasına kesin gözüyle bakılırken, BoJ'un aralık ayında politika faizinde 25 baz puan artırıma gidebileceği öngörülüyor.
AVRUPA'DA GÖZLER ECB VE BOE'YE ÇEVRİLDİ
Avrupa'da bölge genelinde imalat sanayi aktivitesi ve ekonomik büyüme riskleri etkili olmayı sürdürürken, fonlama maliyetlerinin azaltılması ve büyümeyi desteklemek amacıyla parasal bölge merkez bankalarının atacağı adımlar yakından takip ediliyor.
ABD'nin gümrük tarifelerinin küresel ticaret ve ekonomiye etkileri de bölgedeki ekonomi çevrelerini temkinli davranmaya teşvik ederken, söz konusu tarifelerin etkilerine yönelik belirsizliklerin azalmasıyla bölgede parasal gevşemenin hız kazanması bekleniyor.
Avrupa'da ECB 24 Temmuz'daki son toplantısında küresel ekonomik belirsizliklere vurgu yaparak 3 temel politika faizini sabit tutmuştu. İngiltere'de BoE ise politika faizini piyasa beklentilerine paralel şekilde 25 baz puan düşürerek yüzde 4'e çekmişti.
Para piyasalarındaki fiyatlamalarda 11 Eylülde ECB'nin, 18 eylülde ise BoE'nin politika faizini sabit tutması bekleniyor.
Öte yandan, bölgede İsviçre Merkez Bankasının (SNB) faiz kararı da yatırımcılar tarafından yakından takip ediliyor. Ekonomistler SNB'nin 25 Eylüldeki kararında politika faizini nötr alanda sabit tutmasını bekliyor.
AVUSTRALYA'NIN EYLÜLÜ PAS GEÇMESİ BEKLENİYOR
Diğer önemli merkez bankalarından olan Avustralya'nın faiz kararı da yatırımcıların odağında bulunuyor. Bankanın bu ay para politikasında düzenlemeye gitmemesi bekleniyor.
Avustralya'da RBA, ağustos ayında politika faizini 25 baz puan indirerek yüzde 3,60 seviyesine çekmişti. Bankadan yapılan açıklamada, temel enflasyonun yılın ortasına doğru gerilemeye devam etmesiyle birlikte kurulun para politikasında daha fazla gevşemenin uygun olduğuna karar verdiği belirtilerek, bu indirimle sene başından bu yana toplamdan 75 baz puan indirime gidildiği vurgulanmıştı.
30 Eylül'deki toplantısında da RBA'nın 25 baz puanlık indirime giderek parasal gevşeme sürecini sürdürmesi beklenirken, Fed'in alacağı politika kararlarının RBA'nın kararlarında da etkili olması bekleniyor.
YURT İÇİNDE YATIRIMCILAR TCMB'NİN FAİZ KARARINA ODAKLANACAK
Yurt içi tarafındaysa temmuzda politika faizini 300 baz puan indirerek yüzde 43'e çeken Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulunun (PPK) 11 Eylül'deki kararı, yurt içi piyasaların yönü üzerinde etkili olacak.
TCMB Başkanı Fatih Karahan, geçen ay yılın 3. Enflasyon Raporu'nun tanıtımı amacıyla düzenlenen bilgilendirme toplantısında, 2025 yıl sonunda enflasyonun yüzde 25 ile yüzde 29 aralığında olacağını tahmin ettiklerini ifade ederek, 2026 sonu için ise tahminlerinin, enflasyonun yüzde 13 ile yüzde 19 aralığına gerileyeceğine işaret ettiğini belirtmişti.
Öte yandan, TCMB, 23 Ağustos'tan itibaren gerçek kişiler için Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarında yenileme ve açılış işlemleri yapılmayacağını duyurmuştu.
Analistler, bu ay açıklanacak faiz kararı ve politika metninden alınacak sinyallerin yatırımcılar tarafından yakından takip edildiğin belirterek, geçtiğimiz ay alınan önemli kararlara ve düzenlemelere yönelik değerlendirmelerin ekonomi çevrelerinin odağında olduğunu söyledi.
Eylülde ayrıca, Rusya Merkez Bankası (CBR), İsveç Merkez Bankası (Riksbank), Macaristan Merkez Bankası (MNB), Polonya Merkez Bankası (NBP) ve Çekya Merkez Bankası (CNB) kararları takip edilecek.
Borsa İstanbul Grubu, borsada takas tarihinin T+1 (işlem gününü takip eden 1. iş günü) olarak kısaltılmasına yönelik 5 Ocak 2026 itibarıyla uçtan uca testlerin gerçekleştirilebilmesi için gerekli ortamlarının faaliyete geçirileceğini bildirdi.
Borsa İstanbul Grubu, pay piyasasında işlem gören sermaye piyasası araçlarının takas sürelerine ilişkin Borsa İstanbul AŞ Genel Müdürü Korkmaz Ergun imzasıyla bir duyuru yayımladı.
Duyuruda, Borsa İstanbul'un 5 Mayıs 2025 tarihli duyurusu ile küresel finans piyasalarında takas süresinin kısaltılması yönünde önemli gelişmeler yaşandığı, Amerika Birleşik Devletleri "T+1" geçişini gerçekleştirirken, Avrupa Birliği, İsviçre ve İngiltere'nin "T+1" sistemine geçiş çalışmalarını sürdürdüğü belirtilerek, diğer küresel piyasalarda da benzer şekilde takas süresinin kısaltılmasına yönelik geçiş çalışmalarının devam ettiği kaydedildi.
Borsa İstanbul AŞ Genel Müdürü Korkmaz Ergun imzasıyla yapılan duyuruda, Borsa İstanbul Grubu'nun sermaye piyasalarında işlem yapan yatırımcıların işlem maliyetlerini, işlem sonrası risklerini azaltmak ve küresel piyasaların işlem sonrası süreçleri ile uyumlanabilmek amacıyla, "T+1" takas döngüsüne geçişin uygulanabilirliği, sermaye piyasasına olası etkileri ve piyasa katılımcıları açısından doğurabileceği sonuçları detaylı olarak değerlendirmek için tüm piyasa paydaşlarıyla bir değerlendirme süreci gerçekleştirildiği bildirildi.
Üyelerin ve piyasa paydaşlarının geçiş hakkındaki değerlendirmeleri dikkate alınarak, "T+1"e geçiş çalışmalarının tümünün (analiz, geliştirme, test ve benzeri süreçlerinin) 31 Aralık 2026 tarihi itibarıyla tamamlanması gerektiği aktarılan duyuruda, "Bu doğrultuda, 5 Ocak 2026 tarihi itibarıyla Borsa İstanbul Grubu olarak uçtan uca testlerin gerçekleştirilebilmesi için gerekli ortamlar faaliyete geçirilecektir." ifadesi kullanıldı.
Duyuruda, test sürecine tüm üyelerin aktif katılım göstermesinin beklendiği kaydedilerek, olası teknik uyumsuzlukların veya aksaklıkların erken aşamada tespit edilmesinin sağlanacağı bildirildi.
Bu sayede geçiş tarihinde sistemsel risklerin en aza indirilmesinin amaçlandığı belirtilen duyuruda, "Üyelerimizin ve piyasa paydaşlarının 'T+1' geçişte gerekli çalışmaların tamamlaması için hedeflenen 31 Aralık 2026 tarihine kadar azami seviyede uyum sağlaması sağlıklı bir geçiş için önem arz etmektedir." denildi.
Duyuruda, her kurumun kendi iç süreçlerini titizlikle gözden geçirmesinin büyük önem taşıdığı ifade edilerek, bu sürecin, yalnızca teknik bir dönüşüm değil aynı zamanda sermaye piyasasının uluslararası standartlara uyumunu güçlendiren stratejik bir adım olduğu, başarıyla tamamlanmasının piyasaya güvenilirliği ve yatırımcı ilgisini artıracağı aktarıldı.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, 5G ihalesinin 16 Ekim'de gerçekleştirileceğini belirterek, 1 Nisan 2026 itibarıyla mobil işletmecilerin 5G hizmeti sunmaya başlayacaklarını ifade etti. Uraloğlu, yazılı açıklamasında, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından hazırlanan 5G ihale ilanının Resmi Gazete'de yayımlandığını hatırlattı.
Böylece 5G teknolojisinin hayata geçmesi için yürütülen çalışmalar kapsamında önemli bir eşiğin daha aşıldığını vurgulayan Uraloğlu, şunları kaydetti:
"5G ihalesini 16 Ekim'de gerçekleştireceğiz ve 1 Nisan 2026 itibarıyla mobil işletmecilerimiz 5G hizmeti sunmaya başlayacak. Toplam 400 MHz frekans için 2 milyar 125 milyon dolar asgari değer üzerinden yapılacak ihaleyle toplam 11 farklı frekans paketi işletmecilere tahsis edilecek. 30 Nisan 2029'dan itibaren işletmecilerimiz, her yıl elde ettikleri cirolarının yüzde 5'ini BTK'ye ödeyecek, yetkilendirme süresi 31 Aralık 2042'ye kadar geçerli olacak."
"İHALE İÇİN ŞARTNAME BEDELİ 1 MİLYON LİRA"
Uraloğlu, ihaleye yalnızca Türkiye'de halihazırda GSM, IMT-2000/UMTS ve IMT yetkilendirmesi bulunan işletmecilerin katılabileceğini belirterek, sürecin mevcut işletmecilerle ilerleyeceğini ifade etti.
Bakan Uraloğlu, ihalelere ilişkin şu ayrıntıları paylaştı:
"700 MHz ve 3.5 GHz frekans bantlarında toplam 400 MHz frekans için 2 milyar 125 milyon dolar asgari değer üzerinden yapılacak ihaleyle toplam 11 farklı frekans paketi işletmecilere tahsis edilecek. İşletmecilerimiz de ihaleye ayrı ayrı girecek ve kendi stratejilerine göre en uygun ve en fazla frekans bandını almak için yarışacaklar. İşletmeciler, frekans ücretini üç eşit taksitte ödeyebilecek. İhale için şartname bedeli ise 1 milyon lira olarak belirlendi."
İHALE, 16 EKİM'DE YAPILACAK
Uraloğlu, mevcut mobil şebeke yetkilendirmelerinin 30 Nisan 2029'da sona ereceğini vurgulayarak, bu tarih itibarıyla mevcut yetkilendirmelerin sonlanacağını ve bu tarihten sonra işletmecilerin altyapı ve hizmetleri, yeni yapılacak ihale kapsamında sunulacak yetkilendirme rejimine tabi olacaklarını bildirdi.
İşletmecilerin, tekliflerini 9 Ekim'den itibaren sunabileceklerini, son başvuru tarihinin ise 16 Ekim saat 09.30 olduğunu belirten Uraloğlu, ihalenin aynı gün saat 10.30'da BTK Merkez Binası'nda gerçekleştirileceğini kaydetti.
"MOBİL İNTERNET HIZIMIZ EN AZ 10 KAT ARTACAK"
Bakan Uraloğlu, 5G teknolojisinin Türkiye'nin dijitalleşme yolculuğunda büyük önem taşıdığına işaret ederek, şu değerlendirmede bulundu:
"2G, 3G ve 4.5G hizmetlerini başarıyla sürdüren işletmecilerimizle yoğun teknik çalışmalar yürüttük. Yeni dönemle birlikte mobil internet hızımız en az 10 kat artacak. Ayrıca makine tipi haberleşme özellikleri sayesinde üretim süreçlerinde büyük bir dönüşüm yaşanacak. 5G altyapısında yerlilik ve millilik oranları da artırılacak. Yüzde 60'a varan oranda yerli ürün, yüzde 30'a varan oranda milli haberleşme ürünü kullanma zorunluluğu olacak. Böylece hem teknolojide dışa bağımlılığı azaltacak hem de yerli üretimi teşvik edeceğiz." (AA)
Okuyucu Yorumları 0 yorum