BIS, 2019 için hazırlanan Yıllık Ekonomik Raporu’nda “Merkez bankalarının gevşek para politikalarının devam etmesi ekonomiyi destekleyebilir ancak bu durum özellikle finansal sistem ve borçlar üzerindeki etkileriyle normalleşmeyi daha zor hale getiriyor,” ifadelerine yer verdi.
2008 Finansal Krizi sonrası dünya merkez bankaları faiz oranlarını düşürmüş ve tarihte görülmemiş miktarlarda merkez bankası parası basarak piyasaya sürmüşlerdi. Amerikan merkez bankası FED, normalleşme için özellikle 2017-18 döneminde faiz artışları ve basılan merkez bankası parasının geri toplanması operasyonlarını uygulamıştı. Ancak bu normalleşme denemesi özellikle başta Amerikan borsası olmak üzere tüm dünya borsalarında ciddi kayıplara neden olunca FED faiz artışı ve piyasadan para çekme politikasını durdurduğunu açıklamıştı. Piyasalar şu anda FED’in Temmuz ayında faiz indirmesini bekliyor.
BIS Başkanı Agustin Carstens raporun yayınlanmasının ardından yaptığı konuşmada yakın dönem ekonomik görünüm iyi olsa da uzun vadede de kırılganlıklar bulunduğunu belirtti. Carstens küresel ekonominin sorunsuz bir geleceğe doğru ilerleyebilmesi için politika yapıcıların, para politikası dışındaki araçlara daha fazla rol vermesi ve daha uzun vadeli bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini kaydetti ve ekledi: “Özellikle para politikası, mali politika, makro ihtiyati önlemler ve yapısal reformlar arasında daha iyi bir karışıma ihtiyacımız var.”
BIS, Yıllık Ekonomik Raporu’nda enflasyon beklentileri düşükken daha fazla faiz indirimi tezinin güçlendiğini ancak bu yaklaşımın gelecekte ortaya çıkacak krizlerde merkez bankalarının faiz indirimi ile cevap verme alanını daraltacağını vurguladı.
Merkez bankalarının merkez bankası ayrıca düşük faizlerin bankacılık sektörünü de tehdit ettiğinin altını çizdi: BIS “Uzun süreli düşük faizler bankaların karlarını baskı altına alma eğiliminde. Düşük kârlar ise ekonominin üreticiliği için çok önemli olan bankaların sermaye oluşturmasını engelliyor” ifadelerini kullandı.
Çok düşük faizlerin kısa vadede ekonomiyi büyütebileceğini ancak ileriye yönelik kırılganlıkları da arttıracağını anlatan İsviçre merkezli kuruluş, sürekli düşük faizlerin etkin kaynak dağılımı ve ekonomik verimliliği de bozabileceğine dikkati çekti.
BIS Raporunda, on yıldan daha fazla süredir uygulanan düşük faizli gevşek para politikalarının ardından - ticaret savaşları dışında - küresel ekonomide oluşan kırılganlıkları da sıraladı.
BIS’e göre özellikle 2008 Krizi’nden doğrudan etkilenmeyen gelişmiş ekonomilerde hane halkı borçları aşırı yükseldi. Tarihi yüksek borç seviyeleri hane halklarının ekonomik aktiviteyi arttırma yeteneklerini sınırladı.
Bir başka kırılganlık düşük faizler nedeniyle yüksek getiri peşindeki yatırımcıların para akıtması sonucu kurumsal borçlanma piyasasının aşırı ısınması. BIS, kaldıraçlı kredi piyasasının 3 trilyon dolara ulaşarak 2008 Krizi’ni başlatan teminatlı borç senetleri (CDO) piyasasının büyüklüğüne eriştiğine vurgu yaptı. Benzer ürünler olan teminatlı kredi senetleri (CLO) piyasası büyürken şirketlerin kredi kullanma standartları geriledi.
BIS ayrıca bir çok gelişmekte olan ülkede 2008 Krizi’nden bu yana özellikle yabancı para cinsi borçların çok arttığını bunun da küresel ekonomiye yönelik önemli bir kırılganlık olduğunu belirtti.