87 yıllık Köy Kanunu'nda yapılan değişiklikle köylerde devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve köylünün ortak kullanım alanlarının satışının önündeki tüm engellerde kalkıyor.
Tasarının 42. maddesinin 5. fıkrasında köy yerleşim planının belirlediği yerleşim alanı içinde kalan devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler, Hazinenin mülkiyetinde olup kamu hizmetine tahsis edilmemiş taşınmazlar, vasfını kaybetmiş orman ve meralar ile köyün ihtiyaç duymadığı yaylak, kışlak, çayır, harman yeri ve benzeri ortak kullanım alanları köy yerleşim plânının onayı ile bu vasıflarını kendiliğinden kaybediyor.
"MEDENİ KANUNA AYKIRI"
Tasarıyı Gazeteport'a değerlendiren Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı Abdullah Aysu, Medeni Kanuna yer alan "Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan bütün sahipsiz yerler, sular ile kayalar, tepeler, dağlar gibi tarıma elverişli olmayan yerler ve bunlardan çıkan kaynaklar özel mülkiyete konu olamaz" ifadesine rağmen kanunla bu alanların özel kişilerin kullanımına tahsisinin yolu açılmış olduğunu söyledi.
HAYVANCILIĞA DARBE!
Aysu, uygulamanın köyü köy yapan unsurların ortadan kalkmsına neden olacağını belirterek,"Buraların elden çıkarılması zaten gerileyen hayvancılığa yeni bir darbe demektir. Hayvanlar doğal besin yerine iyiden iyiye yapay besinlerle beslenmeye başlayacak. Tersine bu alanların korunması ve kullanılması özendirilmeli. Köyün köy olma, köylünün üretime devam edebilmesi açısından ortak alanların köylüde kalması hayati bir önem taşımaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
ARSA VURGUNCULARI İŞ BAŞINA
Abdullah Aysu, 87 yıllık Köy Kanunu'ndaki değişiklikle köylerde orman vasfını kaybetmiş 2B alanların da kişilere satışın imkan verildiğine dikkat çekerek bu alanların kentsel kullanıma açılarak arsa vurguncularının hedefi haline getirildiğini söyledi.
PARAGÖZ YAKLAŞIM
Hükümetin hazırladığı tasarıyla mera, yaylak, kışlak gibi alanları sadece kullanılıp kullanılmamalarına bakarak "paragöz" bir yaklaşım içinde olduğu eleştirisinde bulunan Abdullah Aysu, şöyle konuştu:"Köylülerin ortak alanları olan bu yerlerin üretim için gerekli doğal-ekolojik değerler, biyo-çeşitlilik bakımından korunması gerekir. Ancak, bu kanun taslağı ile köydeki tarım topraklarına kent toprağı gibi değer biçen bu yaklaşım getiriliyor, bunu anlamak mümkün değil. Türk tarım hayvancılığı adına son derece yanlış bir karar".
SATIŞ GELİRİ NASIL PAYLAŞILACAK?
Bu yerler valilikçe köy tüzel kişiliği adına tapuya tescil ediliyor. Aynı maddenin 6. fıkrasına göre ise bu alanlar plana göre en çok 2000 m2 olarak köy nüfusuna kayıtlı kişilere satılabilecek. Satıştan elde edilecek gelir ise köy tüzel kişiliği ve il özel idaresi arasında paylaştırılacak.
YASA TASLAĞI NE DİYOR?
Yasa taslağı Türkiye Köyler Birliği kurulmasını öngörüyor. Birlik, merkezi idarenin karşısında muhtarların bir temsil platformu olarak kurulacak. Ancak birliğin temsil düzeyi son derece düşük 500 köyden bir temsilci katılabiliyor. Yani alınack kararlarda merkezi idare tek söz sahibi olacak.
Yasada üretici birlikleri, kooperatifler, sendika ve diğer gönüllü kuruluşlar gibi yerel örgütlenme kapasitesini arttırıcı taraflar yok sayılıyor. Ayrıca bu yasa taslağı meclisten geçtikten sonra nüfusu 250’den aşağı olan yerlerde köy kurulamayacak.(GAZETEPORT)