Belediye Meclisi Kararı ile Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğü birimi lağvedilerek yerine Destek Hizmetleri Müdürlüğü bünyesinde Ulaşım Hizmetleri Şefliği kuruldu. Ulaşım Hizmetleri Müdürü ise kadrosunun lağvedilmesi ve başka bir hizmet biriminde şeflik ihdas edilmesi nedeniyle, ihdas edilen uzman kadrosuna atandı.
İdare Mahkemesi’nin kapısını çalan müdür, işlemin iptalini talep etti. Mahkeme; birimin mülga olması ve davacının başka bir müdürlük kadrosuna atamasının yapılması hususunda davalı idarenin yargı kararı ile zorlanamayacağı gerekçesi ile davayı reddetti.
Danıştay İkinci Dairesi, kararı bozdu. Danıştay kararında; “Birimin iptal olması mümkün olmakla birlikte, belediye meclisinin dolu kadroda ‘unvan değişikliği yapması mümkün değildir’. Davacının görevinden unvanı değiştirilmek suretiyle, uzman kadrosuna atanmasına yönelik hukuki başkaca bir neden gösterilmemiştir” denildi.
İdare Mahkemesi yeniden yapılan yargılamada Danıştay'ın bozma kararına uyarak işlemi iptal etti. Davalı belediye, ‘müdür ve şube müdürü kadrosuna atanabilmek için gerekli en az 4 yıllık yükseköğretim mezunu olmak koşulunu davacının taşımadığı, görev şartlarına haiz olmayan davacının hatalı yapılan atamasının bu işlemle geri alındığı ve kadrosunun değiştirildiği’ gerekçesiyle kararı temyiz etti.
Emsal bir karara imza atan Danıştay 2. Dairesi, belediyelerin unvan değiştirerek kadrolaşma yöntemini yasaya aykırı buldu.
Kararda şu ifadelere yer verildi;“Davalı idarece; Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelik’in 7 maddesi gereği müdür ve şube müdürü kadrosuna atanabilmek için gerekli en az 4 yıllık yükseköğretim mezunu olmak koşulunu davacının taşımadığı, görev şartlarına haiz olmayan davacının hatalı yapılan atamasının bu işlemle geri alındığı ve kadrosunun değiştirildiği anlaşılmaktadır.
Devlet Memurları Kanunu’nun 76. maddesi ile idarelere kamu görevlilerini naklen atama konusunda takdir yetkisi tanındığı ileri sürülerek, İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü. İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür. Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. Davalı iradenin temyiz isteminin reddine oy birliği ile karar verilmiştir.”
Kaynak: İHA