Bir ülkede yaşanan deflasyon sürecinin belli başlı etkileri ve sonuçlarıyla dikkat çektiği bilinir. Bu nedenle söz edilen para birimi hareketiyle ilişkili olan deflasyonist tuzak, deflasyon sarmalı ve boşluğu gibi kavramların sıklıkla araştırıldığı görülür. Ülkedeki mal ve hizmetlerin fiyatlarının düşmesi ile talebin azalması gibi belirtileri olan deflasyonun bir kısır döngü yarattığı söylenebilir. Bu kısır döngüye bağlı olarak ortaya çıkan deflasyon boşluğu ve deflasyonist tuzak kavramları ise söz edilen para birimi hareketinin etkilerine göre açıklanabilir.
Enflasyondan daha tehlikeli olan bir para birimi hareketi olarak nitelendirilen deflasyonun belli başlı sonuçları vardır. Bu durumun bir ülkedeki mal ve hizmetlerin fiyatlarının düşmesi ile oluştuğu bilinirken, bir yandan da talebin azalmasını tetiklediği söylenebilir. Dolayısıyla deflasyonun sonuçları arasında üreticiler ile tüketicilerin tasarruf ve birime yönelmesi gibi durumlar vardır. Buna ek olarak şirketlerin kar oranının azalmasıyla birlikte çalışanlara ödenen maaşların da düşürüldüğü görülür.
Deflasyonun en olumsuz etkisi, ekonomide bir kısır döngüye yol açmasıdır. Bu bağlamda talep ile tüketimin azalmasına bağlı olarak ülkenin para biriminin değerinin arttığı bilinir. Ancak deflasyonun ortaya çıktığı bir ülkede işsizlik oranı artış gösterir. Yine pek çok kişinin tasarrufa yönelmesi ve faiz getirili araçları tercih etmesi durumunda deflasyonist tuzak ortaya çıkar. Bu süreçte devletin ekonomik büyümeyi sağlamak amacıyla gösterdiği çabalar da engellenebilir.
Bir ülkenin ekonomisi üzerinde olumsuz etkileri olduğu bilinen deflasyonla ilişkilendirilen pek çok kavram vardır. Bunlar arasında deflasyon sarmalı, boşluğu ve deflasyonist tuzak yer alır. Dolayısıyla bu para birimi hareketine dair detaylı bilgi edinmek isteyen kişiler tarafından deflasyonist boşluk kavramının da sıklıkla araştırıldığı görülür. Deflasyon boşluğunun "deflationary gap" olarak bilindiği söylenebilir. Bu kavram deflasyon sürecinde toplam talebin istihdam düzeyinde ele alındığı zaman toplam arzın altında kalmasını ifade eder. Yani bu kavramın enflasyonun eksi seviyelere düşmesi durumunda ortaya çıkan deflasyonu işaret ettiği de belirtilebilir.
Bir ülkedeki mal ve hizmetlerin fiyatları düştüğü zaman talebin de azaldığı bilinir. Bu süreçte ortaya çıkan deflasyon da para biriminin değerinin artmasına, talep ile maaşların azalmasına, yatırımların seyrekleşmesine yol açar. Dolayısıyla deflasyonist boşluk temelde bu kısır döngünün başladığı süreci temsil eder. Çünkü deflasyonun ortaya çıkışını temsil eden bu kavram, bir ülkenin ekonomisinde mal ve hizmetlerin fiyatları ile çalışanlara ödenen ücretlerin azaldığını gösterir.
Deflasyon sürecinde mal ve hizmetlerin fiyatlarıyla birlikte çalışanlara ödenen ücretler ile faizlerin de azaldığı bilinir. Ancak deflasyon yaşanan bir ülkede hem üreticiler hem de tüketiciler tasarruf eğilimi gösterir. Çünkü fiyatların sürekli olarak düşeceğine yönelik olan düşünce, kişilerin yatırım ya da harcama yapmalarını engeller. Deflasyon sürecinde özellikle nakit biriktirme davranışına eğilim gösterilmesi ise deflasyonist tuzak olarak adlandırılır. Yani faiz oranlarının neredeyse %0 gibi orana kadar inebildiği bu süreçte pek çok kişinin parayı bankada tutmayı tercih ettiği söylenebilir. Dolayısıyla deflasyonist tuzak, harcama ve yatırım faaliyetlerinin azalması durumunda devletin ekonomik büyümeyi teşvik etmesinin önüne geçebilir. Deflasyonist tuzağa yol açan temel faktörler ise aşağıdaki gibi belirtilebilir: