Charles Rist tarafından farklı türlere ayrılarak ele alınan deflasyon, mal ve hizmetlerin fiyatlarının düşmesiyle kendini belli eden bir durumdur. Bu durumun bir ülkenin ekonomisini olumsuz yönde etkilerden dış ticaret dengesinde de bozulmaya yol açtığı söylenir. Dolayısıyla enflasyonun tam zıttı olarak nitelendirilen deflasyonun ilk defa ne zaman yaşandığı sıklıkla araştırılır. Bu para birimi hareketinin tam anlamıyla anlaşılabilmesi için deflasyon örnekleri ile sonuçlarına değinilmesinde fayda vardır.
Enflasyonun tam tersi olarak bilinen deflasyon, mal ve hizmetlerinin fiyatlarının sürekli olarak düşmesi durumudur. Ancak deflasyonda bir ülkedeki mal ve hizmetlerin fiyatlarının sürekli olarak düşmesiyle birlikte talebin de azaldığı söylenebilir. Dolayısıyla deflasyon yaşanan bir ülkede ekonomik durgunluğun ortaya çıkması ve kısır döngüye girilmesi mümkündür. Bu da deflasyonun ülke ekonomisi üzerinde olumsuz etkileri görülen bir para birimi hareketi olduğunu kanıtlar.
Deflasyonun ne anlama geldiğini araştıran kişilerin bilgi edinmek istedikleri konulardan biri de bu para birimi hareketinin hangi alanlarda görülebildiğidir. Dolayısıyla Charles Rist tarafından sınıflandırılan deflasyon çeşitlerinin aşağıdaki gibi sıralanması gerekir:
Bu deflasyon türünde banknotların tedavülden çekildiği ve imha edildiği söylenebilir. Belçika'da 1944 senesinde yapılan bloke işlemleri buna örnektir. Bunun yanı sıra 1948’de Almanya'da da benzer bir durumun yaşandığı bilinir. Bu örnekte Almanya'da bulunan işgal kuvvetleri tarafından ödeme araçlarının büyük bir çoğunluğunun hükümsüz sayıldığı görülür. Yani Reichsmark olarak bilinen para biriminin belli bir oranda Alman Markı'na çevrildiği ve tedavülde bulunan para hacminin azaltıldığı söylenebilir.
Bankaların devlete fayda sağlaması için çıkardığı ödeme araçlarının devlet tarafından karşılanması durumunda mali deflasyon oluşabilir. Dolayısıyla bu para birimi hareketinin deflasyoncu siyasetle benzer olduğu söylenmelidir. Mali deflasyon oluştuğu zaman devletin kamu harcamalarını azaltmaya ve vergileri artırmaya yöneldiği görülür. Bu gibi yaptırımlara bağlı olarak elde edilen fazlalıklar ise genelde kamu borçlarının ödenmesi için kullanılır.
Bu deflasyon türünün farklı yaptırımlara bağlı olarak ortaya çıkabildiği belirtilmelidir. Söz edilen yaptırımlardan biri iskonto sınırının yükseltilmesi ve bu sayede kredi isteklilerinin daha ölçülü davranmalarının sağlanmasıdır. Ayrıca bankaların mevduatlarını artırmaya teşvik edilmesi ile kredilerin sıkı bir şekilde denetlenmesi de kredi deflasyonuna sebebiyet verebilir. Bununla birlikte açık piyasa siyasetine yönelik olan koşulların zorlaştırılması da kredi deflasyonunu tetikleyebilen durumlardandır.
Mal ve hizmetlerin fiyatları sürekli olarak düşerken bir yandan da talebin azaldığı ekonomik süreçleri temsil eden deflasyonun ilk defa ne zaman yaşandığı sıklıkla araştırılır. Bu bağlamda deflasyonun spesifik olarak ilk defa 1929 yılında ortaya çıktığı söylenebilir. Deflasyon sürecinin bu belirgin örneğinin yaşandığı yer ise Amerika Birleşik Devletleri'dir. ABD'nin 1929 senesinde etkilendiği Büyük Buhran'ın en önemli tetikleyicilerinden birinin deflasyon olduğu bilinir.
Söz edilen bu süreçte ABD'de büyük bir ekonomik durgunluğun ortaya çıktığı belirtilmelidir. Deflasyonun tetiklediği bu Büyük Buhran döneminde ABD'nin mal ve hizmetlerine olan talep azalmıştır. Buna bağlı olarak tüketiciler ile üreticilerin birikime yöneldiği ve Amerika Birleşik Devletleri'nin işsizlik oranının yükseldiği söylenebilir. Öyle ki birçok önemli şirketin iflas ettiği Büyük Buhran döneminde ülkenin işsizlik oranı %20 gibi bir oranı aşmıştır.
Bir ülkenin ekonomisini olumsuz yönde etkileyen deflasyon sürecinin hangi tür şoklara yol açtığı pek çok kişi tarafından merak edilir. Bu bağlamda deflasyonun temel belirtilerinden olan mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki düşüş ile talebin azalması gibi durumlar dikkate alınmalıdır. Refahı frenleyen ve ekonomide kısır döngüye yol açan bir para birimi hareketi olarak nitelendirilen deflasyonun temel sonuçları aşağıdaki gibidir: