TCMB Başkanı Murat Uysal, bugünkü Enflasyon Raporu sunumunda, enflasyonun 2020 yıl sonunda yüzde 12,1 olarak gerçekleşeceğini, 2021 sonunda yüzde 9,4'e gerileyeceğini tahmin ettiklerini söyledi.
Geçen hafta gerçekleştirilen Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Uysal, para politikası operasyonel çerçevesinde son attıkları adımla birlikte hem yapılan sıkılaştırmayı güçlendirmiş olduklarını hem de esneklik sağladıklarını ifade etti.
Ekonomistler, enflasyon tahminlerinin yukarı güncellenmesinde kur artışı, çıktı açığı ve gıda fiyatlarındaki artışın etkili olduğunu belirterek, operasyonel çerçeve değişikliğinin de para politikasında ilave esneklik sağlayacağını dile getirdi.
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sefer Şener, AA muhabirine konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, dünyayı ve ekonomileri derinden etkileyen Kovid-19 salgınının TCMB'nin de operasyonel çerçeveyi değiştirmesine yol açtığını söyledi.
Bir süredir Merkez Bankası'nın daha az esnek olan politika faizi yerine, esnekliği yüksek swap faizi, gecelik faiz, Geç Likidite Penceresi (GLP), Ağırlıklı Ortalama Fonlama Maliyeti (AOFM) ya da Borsa İstanbul üzerinden değişimlere gitmeyi tercih ettiğini belirten Şener, pandemi kaynaklı belirsizliklerin ve küresel ticaret risklerinin artmasının TCMB'yi operasyonel çerçeveyi değiştirmeye yönlendirdiğini dile getirdi.
Şener, bu değişikliğin ana nedeninin olağanüstü koşulların daha esnek yapılara olan ihtiyacı artırması olduğuna dikkati çekerek, "Ancak sistemin ana noktasında da daima politika faizinin olduğunun unutulmaması gerekmektedir." dedi.
Merkez Bankası'nın enflasyon tahminlerini yukarı yönlü revize etmesinin üç ana nedeni olduğunu ifade eden Şener, şöyle devam etti:
"Bunlar; kur artışı, çıktı açığı ve gıda fiyatlarındaki artış. Tahminler salgında yeni dalgaların gelmeyeceği varsayımı ile yapılmıştır. Dolayısıyla Merkez Bankası yeni tahmininde de bir esneklik payı bırakmıştır. Bazı swap anlaşmalarında sona yaklaşıldığı, özellikle ticaretimizin yoğun olduğu bazı Asya ülkeleri ile yeni swap anlaşmaları yapılacağı anlaşılmaktadır. Son dönemde Merkez Bankası'nın operasyonel çerçevede değişikliğe gidip ağırlıklı olarak swap yöntemini benimsemesi doğal olarak yeni anlaşmaları da beraberinde getirecektir. TCMB'nin swap ve benzeri yöntemleri tercih etmesi, koşulları göz önüne alarak son toplantısında piyasaların beklentisine rağmen politika faizini artırmamasını da, araç bağımsızlığına dayanarak kararları alıyor olmasının göstergesi olarak değerlendirmek mümkündür."
Tera Yatırım Ekonomisti Enver Erkan da, geçen haftaki Para Politikası Kurulu (PPK) faiz kararından sonra kurda bir yükseliş yaşandığını, toplantıda da en fazla sorunun bu konuyla ilgili iletildiğini söyledi.
"Sade para politikası devam mı edecek, yoksa faiz koridorunun kullanıldığı bir sıkılaşma mı beklenmesi gerek?" noktasında verilen mesajların takip edildiğini anlatan Erkan, "Başkan Murat Uysal'ın cevabı bankanın sıkılaşmaya ara vermediği ve fiili anlamda sıkılaştırmaya devam ettiği şeklinde. Bu görüşüne de Ağırlıklı Ortalama Fonlama Maliyeti'nin (AOFM) artmakta olduğunu söyleyerek referans verdi. Dolayısıyla ortalama günlük fonlamanın yüzde 14,75'e kadar gidebilir ve bu günden güne artmaya devam ettiği için de fiili anlamda sıkılaşma devam ediyor." dedi.
Erkan, şu anda politika faizinin etkin bir seviyede olmadığını, daha aşağıda kaldığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Bu noktada AOFM tarafında belirleyici etkiye sahip olan enstrümanlar, genelde GLP etrafında maliyeti şekillenen geleneksel repo ihaleleriyle bankalara sağlanan likidite ve gecelik borç verme maliyetleri olarak görünüyor. Bankaların kaynak maliyetlerine aktarım mekanizması üzerinden geçiş etkisi, realitede faizlerin artmasını sağlayarak kredi büyümesini hala yavaşlatan bir etki sağlıyor. GLP bir referans olarak şu aşamada fonlamanın üst bandı olduğundan dolayı, AOFM de artmaya devam edecektir. Ancak enflasyon beklentileri bozulma eğilimini devam ettirmektedir. Merkez Bankası'nın da geçici olarak görülebilecek enstrümanlar üzerinden sıkılaşma eğilimi göstermesi, politika belirsizliği anlamında bir fiiliyat yaratmaktadır."
Son kur artışlarının enflasyon beklentilerini daha yukarı çekecek nitelikte olduğunu aktaran Erkan, 2020 ve 2021 dönemi için Merkez Bankası'nın enflasyon tahmininin de Yeni Ekonomi Programı'nın üzerine revize edildiğine dikkati çekti.
Erkan, bu kapsamda Merkez Bankası'nın enflasyon beklentilerinin, mevcut koşulların etkisini hesaba katarak daha piyasa beklentileriyle uyumlu hale geldiğini vurgulayarak, "Politika faizi etrafında olan bir para politikası mı beklemeliyiz, yoksa farklı enstrümanlar kullanılarak farklı kanallardan yapılan bir sıkılaştırma mı beklemeliyiz? Şu anda bence bunun net olmaması piyasa tarafında çok iyi bir şekilde karşılanmıyor ve merkez bankası dolaylı yönden sıkılaştırma yapacak beklentisini öne çıkarıyor." diye konuştu.
KAYNAK:AA