Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, piyasa beklentileri doğrultusunda Türkiye'nin notunu "yatırım yapılabilir" seviyesinin bir basamak altına çkmesini değerlendiren analistler, not indiriminin piyasalara etkisinin kısa süreli olabileceğini ifade etti.
Fitch Ratings dün akşam piyasalar kapandıktan sonra yaptığı açıklama ile Türkiye’nin yabancı para cinsinden uzun vadeli kredi notunu "yatırım yapılabilir" seviye olan "BBB-"den "BB+" seviyesine düşürdü ve not görünümünü “durağan” olarak belirledi.
Türkiye'nin notunu 5 Kasım 2012 tarihinde "yatırım yapılabilir" seviyeye yükselten Fitch Ratings, 19 Ağustos 2016 tarihinde ise not görünümünü "negatif"e çekerek not indirimi sinyali vermişti.
Analistler, Fitch Ratings'in kararının piyasalar tarafında beklendiğini ve son bir kaç haftadır fiyatlanmaya çalışıldığını belirterek, bu nedenle etkisinin kısa süreli ve sınırlı olabileceğini kaydetti.
Not değişikliklerinin ülke varlıkları üzerinde etkisinin kaçınılmaz olduğunu dile getiren analistler, buna karşın piyasalar açısından "not yükselebileceği" beklentisinin etkilerinin, düşmesinin etkisinden çok daha fazla olduğunu kaydediyor.
Bundan sonraki süreçte ekonomi yönetiminin gerçekleştireceği reformların ve bunların orta uzun vadede sağlayacağı "not artırımı" beklentisinin piyasaların lokomotifi olabileceğine değinen analistler, anayasa değişiklik referandumunun gerçekleştirilmesiyle de siyasal belirsizliğin ortadan kalkacağını ifade etti.
"S&P eski refleksleri ile görünümü negatife aldı"
Ziraat Bankası Ekonomisti Bora Tamer Yılmaz, dün Fitch'in, Türkiye'nin kredi notunu bir kademe indirerek yatırım yapılabilir seviyenin altına getirirken, görünümü durağan açıkladığını hatırlattı.
Böylece Fitch'in notunun da Moody's ile aynı seviyeye geldiğini söyleyen Yılmaz, "Bunlara karşın S&P, takvimde yer almadığı halde istisna kuralına dayanarak, ki bu tip kurallar çok ciddi açıklamalar gerektirir, Türkiye'nin görünümünü negatife indirdi. Böylece S&P, Türkiye’yi diğer iki kredi kuruluşuna göre bir kademe aşağıda notlarken, görünümü de olumsuzlaştırdı." dedi.
Yılmaz, S&P'nin 15 Temmuz sonrasında da acele hareket ettiğini ve gelişmelerin etkilerini görmek için yeterli zaman tanımadan görünümü negatife indirdiğine dikkati çekti.
Ardından kasım ayında ekonomi yönetiminin ülke dış dengesine yönelik attığı olumlu adımlara istinaden görünümü durağana yükselttiğini anımsatan Yılmaz, "Şimdi yeniden eski refleksleri ile görünümü negatife aldığını takip ediyoruz. Piyasa, S&P'nin alelacele reflekslerine alışık olduğu için S&P'nin açıklamaları piyasa üzerinde etkili olmadı." diye konuştu.
"Kredi notlarında hızlı hareketler kolay gözlenmiyor"
Bora Tamer Yılmaz, Fitch'in ise beklendiği gibi notu bir kademe indirdiğini ve önceki hafta Fitch yetkililerinin değerlendirmeye ilişkin riskleri açıkça ifade etmelerine piyasanın tepki vermediğini ifade etti.
Benzer ülkelerde ikinci not indiriminden sonra piyasalarda toparlanma gözlemlendiğini belirten Yılmaz, bu nedenle piyasa beklentisi dahilinde bir kademe not indiren ve görünümü de beklendiği gibi durağan seviyesinde açıklayan Fitch kararına piyasada biraz daha toparlanma tepkisi görme şansının bulunduğunu kaydetti.
Yılmaz, Fitch'in kendi çalışmasına göre ülkelerin kredi notlarını "6,1 yıl içerisinde" geri kazanabildiklerini söyledi.
Türkiye'nin Moody's ve Fitch tarafında "durağan" görünüme sahip olunduğunu ve aynı zamanda ülkelerin kredi notunun artmadan önce 13 ay boyunca "pozitif"görünümde takip edildiğini dile getiren Yılmaz, bu nedenle kredi notlarında hızlı hareketlerin kolay kolay gözlenmediğini vurguladı.
"Nicel verilerden çok nitel değerlendirmeler arttı"
Yılmaz, iki konuya dikkati çekmek istediğini belirtirken, bunun ilkinin kredi derecelendirme kuruluşlarının açıklamalarında nicel verilerden çok nitel değerlendirmelerin arttığını gözlemlemlediklerini ifade etti.
Türkiye'nin yönetim sistemi ve kurumsallaşma ile ilgili subjektif nitel değerlendirmelerin kredi notu üzerinde baskıya neden olduğunu aktaran Yılmaz, şöyle devam etti:
"Bu konuda Cumhurbaşkanı Sözcüsü Sayın İbrahim Kalın'ın kitabına atıfta bulunmak isteriz. Her ülkenin kendine özgü uzun yüzyıllara dayalı bir kültürü ve bu kültürün sonucunda ortaya çıkan yönetim sistemi bulunuyor. Gelişmiş ülkeler arasında da birbirinin aynı iki ülke bulamayız. Örneğin İngiltere'nin yazılı bir anayasası yoktur. Ancak kimse İngiliz hukuku hakkında şüpheye düşmez. Türkiye'nin de 19. yüzyıl başında başlayan reform süreci dahilinde özellikle 2000'li yıllarda attığı adımlarla kazandığı kurumsallaşma kültüründen taviz vereceğini düşünmüyoruz. 'Muasır medeniyet' hedefinde ilerleyen bir ülkenin başka ülkelere göre farkları olabileceğini ancak temelinde kurumsallaşmanın esas bulunduğunu anlatabilmemiz gerekecek."
Yılmaz, ikinci olarak Fitch'in kararında güçlü maliye yapısından bahsettiğini ifade etti.
Nihayetinde kredi notlarının ülkelerin borç sadakati ile ilgili olduğuna dikkati çeken Yılmaz, Türkiye'nin de finansal istikrarını koruyarak geçmişinde borçlarını ödediğini belirtti.
Yılmaz, "Ekonomide 'hücum' anlayışı dahilinde alınan mali teşviklerin etkisiyle önümüzdeki dönemde çarpan etkisini gözlemleyebiliriz. İstihdamı artırıcı uygulamalarla ekonomideki toparlanmanın güçlenmesiyle önümüzdeki yıl kredi notu görünümlerinde değişiklik gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini takip edeceğiz." diyerek sözlerini tamamladı.
"Kararın piyasalar üzerindeki etkisi sınırlı"
Finansinvest Başekonomisti Burak Kanlı ise Fitch'in not indirimiyle, son yatırım yapılabilir seviyedeki notun da kaybedilerek 2013 yılı öncesine dönüldüğünü ifade etti.
TCMB'nin piyasaya uzunca bir sure "unortodoks politikaları artık sonlandırıyoruz" mesajı verdikten sonra aniden şu ana kadarki en karmaşık politika çerçevesine geçmiş olmasının not indirimi olasılığını artırmış olduğunu belirten Kanlı, not indiriminin piyasa tarafından beklendiğini ve bu yüzden piyasalar üzerinde etkisinin sınırlı kalacağını aktardı.
Kanlı, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Uzun vadede, dış finansman ihtiyacı yüksek gelişmiş ülkelerden biri olan Türkiye'nin yatırım yapılabilir seviyenin altına düşmüş olmasının kuşkusuz dış finansmanın maliyeti ve kalitesi üzerinde etkisi olacak. Bundan sonraki dönemde, kredi notumuzun artması, ancak Türkiye ekonomisinin var olan ciddi sorunlarını kabul edip, daha sonra da geçmiş tecrübelerin, analitik düşüncenin ve bilimin ışığında bunlara uzun soluklu ve kalıcı çözümler üreterek mümkün olabilir diye düşünüyorum."
"Yatırımcılara satın alınacak hikaye sunmalıyız"
Deniz Özel ve Yatırım Grubu Yönetmeni Orkun Gödek de piyasa işlemcilerinin genelinde hakim olan bir beklentinin gerçekleştiği belirtti.
Konuyla ilgili çoğu kesimin tartıştığı konu başlıkları da farklı düşüncelerle rapor içerisinde kendisine yer bulduğunu ifade eden Gödek, yabancı para cinsinden notta 1 basamak indirim olurken, yerel para biriminde muhafazanın söz konusu olduğunu kaydetti.
Gödek, beklentinin büyük kısmının TL cinsinden varlıkların fiyatlamasında yer aldığını söyledi.
Bu noktadan sonra ilk etapta satış baskısı görülmesinin olası olduğunu dile getiren Gödek, "Ancak yeni duyulmuş, şok etkisi yaratmayan bir haber olduğu için uzun soluklu olmasını beklememek lazım. Ağustos ayından bu yana değerlendirilen senaryolardan birisiydi." dedi.
Orkun Gödek, özel kesimin dış borçlanmasında maliyetin bir miktar artabileceğini ve ülkede yapılması gereken reformların bilindiğini ifade etti.
TL'de stabilizasyonunun sağlanabilmesi ve politika başlıklarının da azalmasıyla birlikte yeniden hikaye yaratma çabasına girilmesininin gerekli olduğunu vurgulayan Gödek, "TL'de stabilizasyon için Merkez Bankasının attığı ve devam edeceğini bildiğimiz adımları var. Yatırım yapılabilir ülke notunu iki şirket nezdinde 3 yıl taşıdık ancak öncesinde 10 yıl boyunca da yatırım çekmeyi başarmıştık. Hatta notun arttığı dönem Fed’in normalleşme sürecine denk geldiği için tam olarak pozitif koşullardan da yararlandığımızı söyleyemeyiz. Önemli olan algı yönetiminde başarılı olmamız ve yatırımcılara satın alınacak hikaye sunmamız." diye konuştu.AA