FİNANS

Fosil yakıtlar 2090 yılına kadar yok olacak: Yenilenebilir enerjiye yönelin

Hızlı nüfus artışı fazla enerji kullanımını da beraberinde getiriyor. Kıt kaynakların olduğu bir dünyada enerji ihtiyacının karşılanması için enerji tasarrufu ve verimliliğine ihtiyaç olduğunu söyleyen Dr.

Fosil yakıtlar 2090 yılına kadar yok olacak: Yenilenebilir enerjiye yönelin

İSTANBUL, (DHA)-Hızlı nüfus artışı fazla enerji kullanımını da beraberinde getiriyor. Kıt kaynakların olduğu bir dünyada enerji ihtiyacının karşılanması için enerji tasarrufu ve verimliliğine ihtiyaç olduğunu söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Rahmi İncekara, “Petrol, doğalgaz ve kömür üçlüsünün ömrünün 2090 yılında biteceği öngörülüyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarına doğru yönelmemiz gerekiyor” dedi.

Enerji tasarrufu ve verimliliği arasında fark olduğunu belirten enerji konusunda yaptığı araştırmalarla bilinen İstanbul Kent Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rahmi İncekara, “Enerji tasarrufu, israf etmeden, gerekli olduğu kadar enerjiyi kullanmamız, enerji kullanımını en aza indirgememizi ifade ederken, enerji verimliliği ise etkili ve akılcı bir şekilde enerjiyi en az kullanarak en etkili şekilde değerlendirmemizi ifade eden bir kavramdır. Enerji kaynaklarıyla ilgili ülke olarak daha çok dikkat etmemiz gerekiyor. Türkiye enerji bağımlılığı olarak bakıldığında %75’lik oranda bir dışa bağımlılığı söz konusu” diye konuştu.

KONUTLARDAKİ YÜZDE 10’LUK TASARRUFLA 132 MİLYON DOLARLIK KATKI

Enerji tasarrufuna örnek olarak yaz saati uygulamasını gösteren İncekara, enerji verimliliği için de led lambaların kullanılmasını örnek verdi. Her 4 enerji kullanımdan 3’ünün dışardan geldiği için dövizin dışarıya akmasının söz konusu olduğunu belirten İncekara, “Kişi başı 500 dolarlık bir maliyetimiz söz konusu. Aynı zamanda konutlarda yapılan % 10’luk bir enerji tasarrufu ülke ekonomisine 132 milyon dolarlık getiri sağlıyor” dedi.

BU ÖNERİLERE DİKKAT!

Türkiye açısından bakıldığında enerjinin %40’ının konutlarda kullanıldığının ve bu %40’lık bölümün %85’inin de ısıtma ve soğutmada kullanıldığına dikkat çeken Rahmi İncekara, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz oda sıcaklığını 1 derece azalttığımızda enerji tasarrufu olarak %6’lık bir avantaj sağlıyor. Tarla ve arazilerin ikindi ve akşam saatlerinde sulamamız daha az su ile daha çok alanı sulama şansına sahip olduğumuzu ifade ediyor. Bulaşıkları elde yıkamaktansa makinede yıkadığımızda da 40 tonluk bir su avantajı elde etmiş oluyoruz. Elektrikli ev aletlerini prizde unutmamız bizim için önemli bir enerji kaybı anlamına geliyor. Elektrikli ev aletlerini prizden çektiğimizde yüzde 5’lik bir avantaj elde ediyoruz. Duş alırken, tıraş olurken ve diş fırçalarken sürekli olarak suyu açık bırakmamız demek bizim günlük olarak her kullanımda 15 litre suyu kaybetmemiz anlamına geliyor. Bunlar aslında bizim enerji kaynaklarındaki küçük, ihmal ettiğimiz enerji savurganlıklarını ifade ediyor. Biz soğutmada daha fazla enerji sarf ediyoruz. Yapılan mantolama sistemleri ve ısı yalıtımlarında evin sürekli sıcak kaldığını gözlemliyoruz. Özellikle yaz aylarında bir evi soğutmanın maliyeti ciddi anlamda elektrik faturası olarak karşımıza çıkıyor ve enerjinin aynı zamanda efektif olarak kullanılmamasını beraberinde getiriyor.”

“YENİLENEBİLİR ENERJİ KARBON SALINIMINI AZALTIYOR”

Türkiye’nin enerjide doğal kaynaklar açısından dünyanın en önemli 5 ülkesi arasında yer aldığını belirten İncekara, “Fosil kaynaklardan ziyade dünyanın da eğiliminin yenilenebilir enerji kaynaklarına döndüğünü gözlemliyoruz. 2019 verilerine baktığımızda, biz genellikle elektriği hep doğalgaz üzerinden üreten bir yapıya sahipken, doğalgazın şu andaki payının %44’ten %29’a doğru indiğini gözlemliyoruz. Hidroelektriğin daha fazla kullanıldığını görüyoruz. Doğal kaynaklara daha fazla önem vermeliyiz çünkü doğal kaynaklara ve yenilenebilir enerji kaynaklarına başvurduğumuzda karbondioksit salınımının daha az olmasını sağlıyoruz. Dünyadaki karbondioksit salınımının %80’i enerji üretimi ve tüketimiyle alakalı işlerden kaynaklanıyor. Bu enerji üretimi ve tüketimi ağırlıklı olarak fosil kaynaklar dediğimiz yenilenemez enerji kaynaklarından yani petrol, doğalgaz ve kömürden kaynaklanıyor. Bu üçlünün ömrünün en geç 2090’a kadar biteceği ön görülüyor. Petrolün 2050, doğalgazın 2060’ta kömürün de 2090’da biteceğini düşündüğümüzde biz daha az yenilenemez enerji kaynaklarını kullanıp, daha fazla yenilenebilir enerji kaynakları kullandığımızda aynı zamanda bizim karbondioksit salınımımızın da çok daha az olacağını gösteriyor. Küresel ısınmanın gerçekliği ve doğa olaylarının şiddetli bir şekilde yaşandığı bu periyotta karbondioksit salınımını en aza indirgememiz dünyamız açısından oldukça önem arz ediyor. Türkiye’nin özellikle enerji ithalatını göz önüne aldığında kendi kaynaklarını daha tasarruflu kullanması ve bunların aynı zamanda verimli bir şekilde kullanılması konusuna özen göstermesi gerekiyor” dedi.

YORUMLARI GÖR ( 0 )
Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler