Milliyet Gazetesi Yazarı Güngör Uras, BDDK kararlarını yorumladı.
Gelinen noktada, “Zaten bizim halkımız da gereğinden fazla borçlanmaya başladı. Halkın bu kadar borçlanması iyi değil” tartışması, ‘Cari açık’ tartışmasının önüne geçmiş durumda.
- Halk daha az borçlanır ise, daha az ithal malı (veya içinde ithal girdi bulunan yerli malı) satın alabilecek.
- Böylece ithalata daha az döviz gidecek. Sonuç olarak, cari açık (döviz açığı) küçülecek.
Bu görüşü savunanlar herhalde, ithal mallarının veya içinde ithal girdi bulunan yerli malların sadece bankalardan tüketici kredisi kullananlar tarafından satın alınabildiğine, bankaların tüketici kredileri sınırlandırılınca veya pahalılandırılınca, bu talebin ‘şıp diye’ kesileceğine inanıyorlar.
Hatırlanacağı gibi her şey Sayın Babacan’ın “Cari açık büyüdü. Büyüyor. Cari açığın büyümesini durduralım. Cari açığı küçültelim” diyerek, “düğmeye basması” ile başladı.
Bankaların topladıkları mevduatların daha çoğuna el koymak için Merkez Bankası’nın “zorunlu karşılık” oranlarını artırmasından sonra içeride talebin daralacağına, üretim artışının yavaşlayacağına, büyüme hızının düşeceğine ilişkin beklentilerden sonuç alınmayınca, ek tedbirler birbirini izler oldu.
Halkımızın tüketici kredisi borçları hakkın da toplu bilgi vereyim ki, sayın okuyucularımız olan biteni daha iyi değerlendirebilsinler:
1) Halkımızın tüketici kredisi borcu ne kadar?
Haziran ayı başında halkımızın 76 milyar TL ihtiyaç kredisi ve diğer tüketici kredileri, 69 milyar TL konut kredisi, 6 milyar TL taşıt kredisi, olmak üzere toplam 152 milyar TL tüketici kredisi borcu vardı.
Bu borç toplamı geçen yılın Haziran ayında 108 milyar TL idi. Bir yılda borç artışı yüzde 40’ı buldu. (Bir yılda toplam banka kredileri yüzde 32 oranında büyüdü.)
Haziran ayı başında 602 milyar TL olan toplam banka kredilerinin yüzde 25’ini tüketici kredileri oluşturuyor. Geçen yılın aynı ayında tüketici kredilerinin toplam banka kredileri içindeki payı yüzde 24 idi.
Takipteki tüketici kredileri ile en son bilgiler Nisan ayına ait. Bu bilgilere göre takipdeki krediler 3.3 milyar TL. Bunun 2.3 milyar lirası ihtiyaç kredisi ve diğer tüketici kredisi kullananların borcundan kaynaklanıyor. Geçen yıl takipdeki tüketici kredisi borcu toplamı 3.8 milyar TL idi.
2) Kredi kartı borçları ne kadar?
Halkımızın kredi kartı borcu toplamı Haziran ayı başında 47 milyar TL’ye ulaştı. Geçen yılın Haziran ayında borç toplamı 40 milyar TL idi.
Takipteki kredi kartı borcu toplamı Nisan ayında 3.7 milyar TL oldu. Bu rakam geçen yılın Nisan ayında 4 milyar TL idi. Genelde tüketici kredisi ve kart borcu için takibe düşen borçların miktarında azalma var. Geçen yıl takipteki krediler toplamı 7.9 milyar TL iken bu Nisan ayında 7.0 milyar TL’ya geriledi. Açık anlatımıyla halkımız borcuna sadık. Bunun için bankalar tüketici kredilerini seviyor.
3) Bankalardan kaç kişi tüketici kredisi kullanıyor?
Bankalardaki tüketici kredileri hesaplarının sayısı 12.1 milyon’dur (Bir kişinin bir bankada veya farklı bankalarda birden çok hesabı olabileceğinden bu rakam borçlu sayısını göstermez.)
7.8 Milyon ihtiyaç kredisi, 1.1 milyon konut kredisi, 311 bin taşıt kredisi, 2.8 milyon diğer tüketici kredileri hesabı var. Demek ki esas olan halkımızın “ihtiyaçları” için kredi kullanmasıdır.
4) Banka kartı borçluları ne durumda?
Halkımızın cebinde 36 milyon kredi kartı, 69 milyon banka kartı var. Halkımız bu kartlarla 2010 yılında 236 milyar TL harcama yaptı. BKK’nın verdiği bilgilere göre bu harcamaların yüzde 23’ü taksitli satışlarla ilgili harcamalar.
5) Halkımız çok mu borçlu?
Merkez Bankası’nın tesbitlerine göre halkımızın toplam borcunun, harcanabilir gelirine oranı (ülke genelinde ve ortalama olarak) 2010 yılında yüzde 41.2’e ulaştı.
Açık anlatım ile yılda 100 TL harcanabilir geliri olanın birikmiş 41.2 TL borcu var.
Bu oran 2008 ve 2009 yıllarında yüzde 36 idi. Sanayileşmiş, zengin ülkelerde hane halkının borcunun harcanabilir gelire oranı yüzde 100’lere kadar yükselebiliyor.
Hane halkının harcanabilir gelirinden faiz ödemelerine giden pay yüzde 4.5 oranında.
6) Hane halkının yükü ne kadar ağır?
Her ülkede hane halkının yükünün ağırlığını ölçmek için, toplam hane halkı borcu ile milli gelir rakamı karşılaştırılıyor.
Bizde hane halkının toplam borcunun milli gelire oranı 2011 Nisan ayında yüzde 18’in biraz üzerine çıktı.
Merkez Bankası’nın Finansal İstikrar Raporu’nda yer alan bilgilere göre biz AB ülkelerinde hane halkının milli gelire oranı en düşük ülke durumundayız. Hane halkı toplam borcunun milli gelire oranı İngiltere, İsveç, Portekiz, İspanya’da yüzde 40 dolayında, AB 27 ülke ortalaması, Almanya Hollanda yüzde 30 dolayında. Yunanistan’da yüzde 40 oranında.
7) Hanelerin ne kadarında borç sorunu var?
TÜİK’in Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’na göre, her yüz hanenin 40’nın borcu yok. Türkiye genelinde her 100 hanenin 60’ının az-çok borcu var. 60 borçlunun 3’ü borçtan şikayetçi değil. 30’u, borcunu zorlanmadan ödeyebildiğini söylüyor. 27’si borç yükünden yakınıyor.
Anadolu’da bir söz vardır: “Kimi dertden, kimi zevkden içer” derler. İşte o biçim. Her borçlunun ‘zevk için’ borçlandığını kabul etmek yanlış olur. Kredi almak kolay diyerek gereksiz yere taşıt aracı, elektronik eşya alanlar var ama, geçim derdi ile borçlananlar çoğunlukta. Tüketici kredilerini kısarken “zevkden değil, dertten borçlananları” unutmamak gerekir.