Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı ve AK Parti İstanbul 1. Bölge Milletvekili Adayı Murat Kurum, Bakanlığın koordinasyonunda tamamlanan Türkiye’de ekonomi ve ticaretin kalbinin atacağı İstanbul Finans Merkezi’nde medya yöneticileriyle iftar yemeğinde bir araya geldi. Programda bir konuşma yapan Bakan Kurum, "Ülkemiz adına, İstanbul adına, İstanbul’umuzun ekonomi ve finans şehri olması için önemli bir adım attık" diye konuştu. Deprem bölgesinde yürütülen çalışmalarla ilgili de bilgi veren Kurum, "İlk afet konutlarımızın kaba inşaatları bitiyor. Bayramda da Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle başlamış olduğumuz köy konutlarımızı teslim edeceğiz. Nurdağı’nda ve Gaziantep Dulkadiroğlu’nda başladığımız ilk biten konutlarımızı teslim edeceğiz." dedi.
Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakan Kurum, yaklaşan seçimlere ait önemli değerlendirmelerde bulundu. 14 Mayıs seçimlerinden yine zaferle ayrılacaklarından emin olduğunu belirten Kurum, "15 Mayıs sabahı bütün fonlar sizin kapınızdadır. Yazın bunu. Güven ister. Uluslararası fonların ben hepsine gittim, hepsi ile görüştüm hepsi ile bire bir halka arz ile görüştüm, onlar ne istedi biliyor musunuz; yaprak kıpırdasın hemen kaçarlar. Çünkü yatırımcı güven ister istikrar ister, 7’li masa istemez." ifadelerini kullandı.
İstanbul Finans Merkezi’nde açıklamalarda bulunan Bakan Kurum’un, konuşmasından satırbaşları şu şekilde:
"Kıymetli basın mensuplarımız; gazetelerimizin, televizyonlarımızın değerli genel yayın yönetmenleri… Uzun yıllardır sizlerle belli vesilelerle bir araya geliyoruz, sağ olun… Siz de bu süreçte yapacaklarınızı yapıyor; kamuoyuna, vatandaşlarımıza en güzel haliyle aktarıyorsunuz. Yaptığınız işler çok kıymetli.
Ülkemizin geleceği, çocuklarımız için, evlatlarımız için çok önemli. Bir tarafta deprem bölgesindeki çalışmalarımız, diğer tarafta 14 Mayıs seçimleri… Seçimler sebebiyle yapmış olduğumuz çalışmalar, bu manada sürecin ülkemiz ve geleceğimiz adına ne kadar kritik öneme sahip olduğunu net bir şekilde gösteriyor.
Dün ülkemiz adına, İstanbul adına, İstanbul’umuzun ekonomi ve finans şehri olması için önemli bir adım attık. Burada doğrudan 50 bin, dolaylı olarak 100 bin vatandaşımıza, kardeşimize istihdam sağlayacak bir proje olması için çalışıyoruz ki az önce başkanımız da ifade etti. Gelinen süreçte salgına ve dünyadaki tedarik sürecindeki bozulmaya rağmen, bu süreçte bir afet yaşamış olmamıza rağmen dün bu projemizi hamdolsun açtık ve aziz İstanbul’umuza kazandırdık. Tabi, İstanbul’un finans merkezi olması sadece ülkemizi değil, yakın coğrafyamızı da ilgilendiren bir konu. Bu vesileyle Orta Doğu’ya yakın ve Avrupa’ya hizmet verecek durumda olması, kıymetini bu manada artıracaktır. İçindeki istihdam alanları, hem finans sektörü adına hem de finansın altyapısı adına önemlidir. İçindeki okullarıyla, sosyal donatılarıyla, vatandaşlarımıza ve çalışanlara hizmet verecek alanlarıyla çok çok önemli projeyi İstanbul’umuza kazandırmış olduk. 26 bin 500 araç kapasiteli otoparkıyla da bölgedeki trafik yoğunluğunu azaltacak, burada gelen vatandaşlarımızın, çalışanlarımızın alan içerisinde park yapabileceği bir yapı olacak. Projeyi tasarlarken de bu güzergahta bir metro hattı ve metro istasyonu da var. Zannedersem Ziraat Bankası kulelerinin altına denk düşüyordu. Yani 50 bin çalışanımız buradan metroya binecek, Çekmeköy istikametindeki hatta bağlanmak istiyorlarsa bir taraftaki, Kadıköy’e bağlanmak istiyorlarsa da diğer taraftaki metro hattını kullanabilecekler. İnşallah proje ile birlikte İstanbul’umuzun finans anlamında değeri kat be kat artacaktır. Bu proje İstanbul’umuza, ülkemize hayırlı olsun. Bu projenin güncel yatırım maliyeti 65 milyar liradır.
Proje firmasıyla 65 milyar liralık bir projenin tasarımını yaptık. Tasarımımızda avlularımız var. Bu avlular Ayasofya Cami'sine, tarihi yarımadaya bakıyor. Bir nevi batıya bakıyor. Bir diğer avlumuz da İstanbul'a gelenleri karşılayan Anadolu topraklarımızı, medeniyetimizi selamlayan bir tasarımı var. Avlulu düzeniyle hem Osmanlı Devleti'nden hem de Selçuklu mimarisinden ilham alarak o günkü öğeleri bugünkü anlayışla modernize etmiş bir tasarım olarak yansıyor. Bu projede dünyanın, Türkiye'nin en iyi mimar ve mühendisleriyle çalıştık. Buradaki tasarımı ve mimari dizaynı yapacak iç mimarlarla çalıştık. Bu projeyi İstanbul'umuza sunmuş olduk.
İstanbul'umuz için önemli olan bir diğer projemiz de anahtar teslimi yaptık. Fikirtepe hepinizin bildiği gibi kangren olmuş, İstanbul'da başlamış belki de ilk dönüşüm projesiydi. Ancak maalesef gelinen süreçte gerek vatandaştan, gerek yüklenici firmalardan kaynaklı sebeplerden dolayı tam anlamıyla başarılı olamamış bir projeydi ta ki bundan iki yıl önceye kadar. İki yıl önce Sayın Cumhurbaşkanımızın buradaki durumu görmesi, vatandaşlarımızın yaşadığı problemler üzerine sorunun çözümü adına sürece dâhil olduk. Fikirtepe'de Emlak Konut Genel Müdürlüğümüz ile birlikte dönüşüme katkı sağlayabilecek iradeyi ortaya koyduk. Bu irade çerçevesinde ilk anahtarlarımızı teslim ettik. Ardından 20 milyar liralık yatırım değerine sahip 12 bin konutluk projemiz de kararlı bir şekilde yürüyor. Yine aynı projemiz içerisinde 2'nci, 3'üncü etaplarının görüşmelerine başlayıp deprem dönüşümünü kararlı bir şekilde yürüteceğiz.
Gelinen süreçte ülkemiz zor bir dönemden geçiyor. Bir taraftan depremler, bir taraftan seller, yangınlar, heyelanlar olmak üzere şehirlerimizi etkisi altına alan afetlerle karşı karşıyayız. Pandemi süreciyle birlikte tedarik zincirinde sorunların yaşandığı dönemde ülkemizde hem deprem bölgesi ve hem de 81 ilimizde tüm olanakları vatandaşlarımıza en iyi şartlarıyla sunmak için gayret gösteriyoruz. Hamdolsun bugüne kadar hiç bir afette milletimizi açta açıkta bırakmadık. Hep onların yanında olduk, onlarla birlikte hareket ettik. Bu depremde de depremin ilk saatleri itibariyle devletimiz tüm bakan arkadaşımız ve ilgili kurumlarımızla birlikte deprem bölgesinde 11 ilimizdeydik. Her saat, her dakika üstüne koya koya çalışmalarımızı yaptık. Kolay değildi. Depremin olduğu 6 Şubat tarihinde, hava şartları çok çok kötüydü. Hava şartların kötü olmasından dolayı hava ulaşımının sağlanamaması, 11 ilimizin birbirine komşu olması, ulaşım güzergâhlarındaki göçmelerin olduğu bir ortamda her saat, her dakika üstüne koya koya mücadelemizi yaptık. Milletimiz için olması gereken çalışmayı en üst kademede göstermeye gayret harcadık. 85 milyon deprem bölgesindeydi. 85 milyonun duasını oradaki mücadele gördük, hissettik. İstanbullu, Adıyamanlı, Kahramanmaraşlı, Konyalı, Bolulu, Düzceli vatandaşlar vardı. Gerçekten Türkiye tek yürek olmuştu.
Bir tarafta enkaz kaldırma çalışmaları yürüttük diğer taraftan hasar tespit çalışmalarına başladık. Hasar tespit ile birlikte aynı anda geçici barınma sunmak zorundasınız. Vatandaşların hem ilk saat itibari ile yemek, çadır bakım hizmetleri sunmak zorundasınız. Bunları da tüm illerde eş zamanlı yapmaya gayret gösterdik. Şehirlerimizin alt yapısı zarar gördü. Alt yapıya ilişkin İller Bankasıyla çalışma yaptık. AFAD’ımızla koordinasyon içerisinde her ilde bir koordinasyon süreci başlattık. Bu süreçle birlikte geçici barınma diyeceğimiz çelikten, prefabrikten, konteynerden geçici yaşam alanlarına ilişkinde süreçleri 11 ilde eş zamanlı yürütüyoruz.
Diğer taraftan tabi bazı kesimlerin ‘Ne aceleniz var?’ demesine rağmen biz milletimiz için orada ki afetzede kardeşlerimiz için acele etmemiz gerekiyordu. Bu anlayışla depremin olduğu ilk günden 15 günden sonra TOKİ Başkanlığımızla sözleşmelerimizi imzaladık. 40. günde temellerimizi atmaya başladık. Geçtiğimiz günlerde 75. günde Şanlıurfa’mızda 100 bin konutun temelini attık. 75 günde 100 bin konutun temeli atıldı. Bu temellere ilişkinde en doğru zeminlerde en sağlam zeminlerde zemin etütlerinin ayrıntılı olarak incelendiği, mikro bölgeleme çalışmalarının yapıldığı ve burada en doğru zeminde tüm bilim insanlarımızla görüşerek onların fikirleri doğrultusunda çalışmaları yürüttük. Bizim çalışmalarımız bütün binalarda ki hasar durumları zemin durumuna, zeminin kalitesine sıvılaşma riskine kadar her türlü veri bakanlığımız bünyesinde var. Bu veriler ışığında da inşaat sürecine başladık. İlk afet konutlarımızın kaba inşaatları bitiyor. Bayramda da Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle başlamış olduğumuz köy konutlarımızı teslim edeceğiz. Nurdağı’nda ve Gaziantep Dulkadiroğlu’nda başladığımız ilk biten konutlarımızı teslim edeceğiz.
Biz bu konutlarımızı ilk etapta 319 binini Mayıs ayı sonuna kadar yapmayı planlıyoruz. Ardından da 650 bin konutumuzu etap etap kısmi rezerv alanlarda bir kısmını da yerinde yapıyor olacağız. Bu çerçevede de daha önceki Elazığ’da, Malatya’da, İzmir’de olduğu gibi Antalya, Muğla yangınlarında olduğu gibi vatandaşlarımıza sözlerimizi tutacağız. ‘Bu sözü nasıl tutacaksınız?’ diyenlere de hep şunu söylüyoruz bu devlet güçlü bir devlet, bu millet güçlü bir millet. 75. Günde 100 bin konutun temeli atılabiliyorsa 319 bin konut bir yılda teslim edilir yine 650 bin konutta daha önceki depremlerde olduğu gibi etap etap teslim edilir ve 11 ilimiz eş zamanlı ayağa kalkar.
‘Yükselen Anadolu’ projesi dedik bu projenin adına. Gerçekten Anadolu yükseliyor. Anadolu tüm kültürüyle orada ki demografik yapısıyla Malatya’nın kendine özgü değerleriyle, Adıyaman’ın tarihi binalarıyla Nemrut Dağı’yla, kahramanlık hikâyelerinin yazıldığı Maraş’ımızla, Malatya’mızla, Gaziantep’imizle 11 ilimizde o ilin doğasına iklimine demografik yapısına göre projeler tasarlandı. Bu projelerle etap etap hayata geçecek teslim edilecek. Bu deprem sürecinden sonra bir kaç ilimize ziyarette bulunduk. O illerde şunu gördük gerçekten milletimiz bütün 81 ilimizin afetzede kardeşlerimize kucak açmış. Sivas’a gidiyorsunuz, Sivas’ta Hataylı, Adıyamanlı, Kahramanmaraşlı afetzede kardeşlerimizle karşılaşıyorsunuz. ‘Nerde kalıyorsunuz?’ dediğimizde, ‘Bize evini açtılar, işini açtılar, aşını açtılar, Allah razı olsun’ diyor. Tabi ki giden canları geri getiremeyiz ama bu konutlarımızı hızlı bir şekilde yapıyor teslim ediyor olacağız.
Bu manada her türlü iradeyi de tam anlamıyla sahaya yansıtmış durumdayız ve bizim belki bir takım arkadaşlar projelerimizi de eleştiriyorlardı ama eleştirecekte bir şey de bırakmadık onlara. Çünkü en iyi mimarla çalışıyoruz. Türkiye’nin önde gelen mimarıyla çalışıyoruz. Tasarım gruplarıyla çalışıyoruz. Yöresel mimari kullanıyoruz. Hemen hemen son 5 - 6 senedir aynı hassasiyetle hareket ediyoruz ve bu çerçevede yaptığımız konutlar şehrin kültürüne mimarisine uygun olacak.
Rezerv konutların dışında da yerinde projeler yapacağız. Yerinde yaptıklarımız da örneğin; Hatay’da giden arkadaşlar bilir. Asi Nehri’nin doğusunda, batısında oradaki tarihi binaları merkeze alacağız. Tarihi binaları Ulu Camimizi, meclis binamızı, Habibi Neccar Cami’mizi orada ki Kurtuluş Caddesi var ki; tarihin en eski binalarının olduğu bir cadde. Yine Maraş’ta Azerbaycan Caddesi ile oradaki tarihi binalarıyla, Adıyaman’daki Ulu Camisiyle tüm kültürel değerleri de merkeze alacağımız bir anlayışla orada en doğru zeminde yapılaşma şartları neyse o şartlara uygun bir şekilde gerekli kısıtlamaları, gerekirse kat eksiltmelerini, gerekirse o alanı yeşil alan ve donatı haline çevirerek de bir tasarım yürütüyoruz. Nisan ayında Malatya’da merkezdeki inşaatlarımıza başlayacağız. Enkazlar da kalktıkça, enkazlardan boşalan yerlerde ayrıntılı jeolojik etütlerimizi, Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğümüz yine bölgede kentsel dönüşüme ilişkin ilave edilmesi gereken bina varsa. Orada en doğru zeminde kat yüksekliği ne yapabiliriz. Bu ayrıntılı etütler çerçevesinde bu raporlarımızı çıkartıyoruz ve buna göre de bir inşa süreci yürütüyor olacağız. Bizim bu süreçte birinci önceliğimiz deprem bölgesi, deprem bölgesindeki kardeşlerimiz.
İkinci önceliğimiz ise İstanbul’umuzu dirençli hale getirmek her anlamıyla. Ben şöyle bir tarif yaptım; hepimizin, herkesin İstanbul’u. Herkesin güven, huzur içerisinde yaşayabileceği sosyal donatıları tam anlamıyla hizmet veren, kadınların her türlü sosyal imkâna erişebildiği, herkesin eşit miktarda erişebildiği, gençlerin hak sahibi olduğu bir İstanbul için de mücadelemizi yapacağız. Biz de Sayın Cumhurbaşkanımızın takdiri, milletimizin destekleriyle İstanbul’da 1. Bölgeden aday olduk. İnşallah bu adaylık sürecinde de bundan önce olduğu gibi İstanbul’umuza yine hizmetlerimizi yapmaya devam edeceğiz. Şu an Bakanlık olarak biz İstanbul’da bugüne kadar 695 bin konutun dönüşümünü yapmış bir kuruluşuz. Bu çerçevede sahada 39 ilçede 93 bin sadece kentsel dönüşüm konutumuz var. Sosyal konutlarımıza baktığınızda 86 bin sosyal konutumuzu TOKİ Başkanlığımız eliyle bitirdik, teslim ettik. 250 bin sosyal konutlarla da devam eden projelerimiz var. Tabi bu projelerimizi daha da kararlı hale getirmek durumundayız. Çünkü İstanbul bizim geleceğimiz. Gerçekten istikbaliniz, istiklaliniz çocuklarımız için. Atalarımız bize Sultanahmet’i, Ayasofya’yı oradaki tarihi eserleri, kültürel yapıları emanet etmişler. Ecdadımız bu topraklar, emanetler için kanla canla mücadele etmişler. Bize de düşen bu mücadelede aldığımız emanetleri gelecek nesillere aktarmamızdır. Eğer bir kültürümüz, kimliğimiz varsa bu kimliği korumak bizim için en önemli önceliktir. Bu öncelikler çerçevesinde hareket edeceğiz ve inşallah İstanbul’da 1.5 milyon riskli konutumuz var. Acil dönüşmesi gerekenin yaklaşık yüzde yirmi beşi ve bu 1.5 milyon konutu da hızlı dönüştürmemiz gerekiyor. Tabi birileri bizim adımıza hesaplar yapıyor. İşte 20 yılda 1 milyon 200 bin konut yaptıysanız, demek ki bu da 50 yıl sürer, 100 yıl sürer gibi. Ama bu devlet, bu güçlü irade Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde 75 günde 100 bin konutu başlatabiliyorsa, bu dönüşümü de 5 yıl içerisinde yapar bitirir. Bu hedef doğrultuda çalışacağız ve 1,5 milyon riskli konutun 500 binini Anadolu Yakasında, 500 binini Avrupa Yakasında belirlediğimiz rezerv alanlarda yapacağız. İnşallah kalan 500’ü de yerinde. Niye bu 1 milyonu rezerv alanlara gönderiyoruz. Çünkü bugün baktığınızda şehrin merkezinde nefes alacağımız bir yer yok. Allah göstermesin herhangi bir afette, yangında, selde, heyelanda, depremde o sokaklara gidebileceğimiz bir alt yapı, ortam yok. Tabi ki bu çerçevede biz hızlı bir şekilde dönüşümü yapıp, bu yoğunluğu rezerv alanlara aktarmamız gerekir. Aktardığımız alanlarda da ilave nüfus gelsin istemiyoruz. Yani 16 milyonlu İstanbul yine bu nüfus içerisinde işte ekonominin İstanbul’u olsun, yeşilin İstanbul’u olsun, finansın İstanbul’u olsun, mavinin korunduğu, artırıldığı bir İstanbul olsun, güvenli bir İstanbul olsun. Yani buradaki güven ülke adına, gelecek adına bir güven. Dolayısıyla bu 1,5 milyon dönüşümü de başlatmak istiyoruz. 100 yılın dönüşümü diyoruz. İnşallah Türkiye Yüzyılı’nda İstanbul’u dönüştürecek adımları da bundan önce olduğu gibi kararlı bir şekilde atacağız ve bayramın ilk gününde Sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte bu 1,5 milyon konutun dönüşümünde ilk rezerv konutlarımızın daha önce yaptıklarımıza ilave temellerini atacağız.
Vatandaşımıza Cumhurbaşkanımızın müjdeleri olacak. Devletimizin bu noktada gerek finans desteği anlamında, yani kentsel dönüşüme girecek vatandaşlarımızın, riskli binada oturan vatandaşlarımızın binalarının yapımı noktasında finans desteğinde, yapım desteğinde müjdelerini Sayın Cumhurbaşkanımız inşallah bayramın birinci günü tüm milletimize paylaşacak ve bu çerçevede İstanbul’u güvenli hale getirene kadar bu çalışmaları yapıyor olacağız.
Bir taraftan yeşili artıracak millet bahçeleri dedik ve millet bahçelerine ilişkin de şu an İstanbul’da 48 tane millet bahçemiz var. 18 milyon metrekare büyüklüğe sahip. Yani bu ne demek? Hemen hemen her bir vatandaşımız için biz bu süreçte 1 metrekare ilave yeşil alan kazandırdık demek. Yani sadece ve sadece şu 5 yıllık süreçten bahsediyorum. Bu önemli bir rakam. İnşallah bu rakamı daha da artıracağız. Bu alanlar aynı zamanda depremlerde, afetlerde, yangınlarda toplanma alanı vazifesi görüyor. Bu alanları deprem bölgesinde de gördüğünüzde biz hep kullandık. Bu çerçevede en güzelini, en yenisini ve en değerlisini Fethin 570. yıldönümü diyorduk ama ilk etabını biz nisan sonu itibariyle Atatürk Havalimanı’mızda milletimize armağan edeceğiz. İlk etabını açacağız ve İstanbul’umuzda, Türkiye’mizde inşallah bu projemizi de paylaşıyor olacağız.
Tabi bu süreçte gerçekten şehrimiz adına, İstanbul’umuz adına mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz. 81 ilimizde yaptığımız gibi ilk önce afet konutlarımızı atacağız, diğer taraftan da yeni İstanbul’un dönüşümüne ilişkin de kararlılığımızı net bir şekilde sahaya yansıtacağız. Bu manada 14 Mayıs seçimlerimiz gerçekten ülkemiz adına, ülkemizin geleceği adına çok çok kıymetli. Biz hep şöyle tarif ediyoruz. İşte bir tarafta ülkemiz adına, ülkemizin geleceği adına milyonlarca konut bitiren, şehir hastaneleri yapan, yine millet bahçeleriyle gencine, çocuğuna, yaşlısına en iyi imkânı sunan bir irade var. Sayın Cumhurbaşkanımız var. Diğer tarafta da maalesef ülkemizin geleceğine dair bir irade, öbür tarafa, 100 yılına dair bir projesi olmayan bir irade var. Diğer tarafta 3.3 milyon konutu dönüştüren bir irade. Öbür tarafa baktığımızda maalesef yüz binlerce konutu dönüştüreceğiz deyip, bin 500 günde bin 500 konutu dönüştüremeyen bir irade var, gelecek kaygısı çeken bir irade var. Ve bu manada biz tüm benliğimizle, kimliğimizle vatandaşımızın yanında olacağız, yanında olmaya devam edeceğiz. Afetlerde tatilde olmayacağız, vatandaşımızın dizinin dibinde olacağız. Geçmişte olduğu gibi bu anlayışla çalışmalarımızı yapacağız. Hiçbir zaman gelecek kaygısına da düşmeyeceğiz. Yani biz bugün bakanız, yarın milletvekili oluruz. Veya hiçbir şey de olmayabiliriz. Hiç önemli değil. Ama olduğumuz sürece koltuğumuzun hakkını vereceğiz, koltuğumuz için vatandaşımız bizden ne bekliyorsa vatandaşımıza bu hizmetleri götürmeye gayret göstereceğiz. Bunları yaparken bilimin ışığında, kültürün ışığında yapacağız ve hep birlikte bu dönüşümü yapacağız.
Bakın bu binalar, şu kırmızılar fay hatları çizgilerle gösterdiklerimiz. Bu noktalı olanlar da binaların hasar durumları. Sahada yaklaşık 6 milyon bağımsız bölümü inceledik ve sahadan bütün birebir bu verileri haritalara işledik. Aslında yıkımı da bu harita net bir şekilde anlatıyor. Bu haritaya baktığınızda hasarın durumu, hasarın nerede yoğun olduğunu görebiliyoruz. İşte burası Antakya merkez. Fay hattı bu kırmızıyla işaretli yerler. Ve işte bu maviler de sıvılaşmanın olduğu yerler. Yani sıvılaşma dediğimiz, zeminin yumuşak olduğu, depremle birlikte o dayanımının azaldığı alanlar. Burası da İskenderun. Bakın en yoğun yıkım Hatay, Antakya, Defne, Kırıkhan. Aynı şekilde Kırıkhan’daki fay hattı. Fay hattının dibinde gidiyorsunuz. Bu da süreçte fay hattıyla birlikte işte Nurdağı’nda, İslahiye’de yıkımı net bir şekilde görebiliyorsunuz. Hep sıvılaşmanın yüksek olduğu yerlerde gördüğünüz gibi. Bakın şurası Nurdağı. Bu pembeyle gördükleriniz de bizim rezerv alanlarımız. Yani sıvılaşma riskinin olmadığı, fay hattına olan mesafesinin olduğu ve yine gördüğünüz gibi yıkımların olmadığı süreçleri net bir şekilde görüyoruz. Yine bu şekilde yıkımın yoğun olduğu alanlar. Bu hassasiyetle çalışıyoruz. Acelemiz milletimiz. Acele ederken de yanlış yapmamak üzere de gerekli hassasiyeti gösteriyoruz. Ki bu hassasiyet doğrultusunda 11 ilimizde 143 bin TOKİ konutumuz sapasağlam, dimdik ayaktadır, hiçbir vatandaşımızın burnu da kanamamıştır, hiçbir binamız da yıkılmamıştır. Dolayısıyla bu anlayışla yürütüyoruz. Ve inşallah vatandaşlarımıza sözlerimizi tutup veriyor olacağız. Bir de yıkım fotoğraflarının güncellenmesiyle ilgili karşılaştırmaları vardı."
Bakan Kurum, konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Yaklaşan seçimlere ait önemli değerlendirmelerde bulunan Bakan Kurum, devam eden projelerle ilgili de konuştu.
SORU: Taşınmayı düşünen Bağcılar’ı vazgeçip, Ankara gibi seçenekler üzerinde duruyor mu? Ayrıca burada ne kadar boş alan var kiralanması söz konusu olan. Veya kiralanacak mı sadece, yoksa satış deposu mu olacak?
BAKAN KURUM: Muhakkak deprem bölgesinden sonra tüm illerimizde vatandaşlarımız depremzede kardeşlerimizi evlerini açtılar. Ama geçici, ama kalıcı. Depremzede kardeşlerimiz bu illerde yaşayacaklar. Ve bu çerçevede inşallah evleri yapılana kadar onları misafir edeceğiz. 11 ilimizde edeceğiz. Ve bunun işte İstanbul’da daha fazla, Ankara’da daha az veya çok ayrımını yapmadık. Kim nereyi istiyorsa, o manada vatandaşlarımız
SORU: O büyük deprem sonrasında burası için, İstanbul Finans Merkezi binaları için bir tereddüt söz konusu mu? Ben mesela böyle yüksek bir binada depreme yakalanmak istemem.
BAKAN KURUM: Ama bu tasarımları yaparken olası depremlere karşı dayanabilecek anlayışla yaptık. 310 bin metrekare alanın tamamı oturmuş bir kitle düşünün. Kazıklı yapılar var, incelenmiş. Burada drovat döküm var. İstanbul’umuzun birçok bölgesinde var. Fay hattına olan mesafesi, hem zemin kalitesi iyi. Ki burada her türlü mühendislik, müşavirlik hizmeti almış, Tespiti yapılmış. Beton kalitesi iyi. Dolayısıyla inşallah Allah göstermesin böyle bir afette burası dimdik ayakta kalacak ve tüm Türkiye’ye hizmet verecek.
SORU: Sayın bakan hem Fikirtepe’yi gösterdiniz, hem bu bölgeyi gösterdiniz. Hep dikey plan. Yatay mimari konusunda Sayın Cumhurbaşkanımın çok fazla açıklaması olduğu için, bu dönüşümler bundan sonra yapılacak dönüşümler de dahil olmak üzere nasıl bir dönüşüm planlaması ile gelecek. Çünkü ilk, daha önce Fikirtepe’de böyle başlandığı için dönüştürme şansı olmadı anladığım kadarıyla yatay mimariye ama. Bu uydu kentlerde özellikle 500 bin kişilik uydu kentlerden bahsettiniz. Bunlar için planlanan yerler neresi? İstanbul’un kuzeyinde yapılacak iki tane şehir planı vardı daha önce. Hatta üçüncü köprü planlaması o çerçevede yapılmıştı. Aynı yerlerde, aynı bölgelerden mi bahsediyoruz. Bir de kaydırmadan bahsettiniz. Nüfusun da bu bölgeden taşınmasından bahsettiniz. Taşınmasını gerekeceğini düşündüğünüz hangi bölgeler. İstanbul’dan aday olduğunuz için de soruyorum.
BAKAN KURUM: Dolgu dibine yapılmış binaların, yine 99 öncesi tam anlamıyla mühendislik hizmeti almamış binaların risk içerdiğini ve bunların da totalde aciliyet yüzde 20’si olmak üzere 1,5 milyon konut olduğunu düşünüyoruz. Tespitlerimiz bu yönde. Tabi bu tespitleri net bir şekilde yapabilmeniz için binadan numune almanız gerekir… dayanıklılık testini yapmanız gerekir... Yıkılan binalara depremde baktığımızda, Kahramanmaraş depremi gösteriyor ki yüzde 96’sı 99 öncesi. Tabi burada biz milletimizin ki bize düşen görev de odur. Endişeye sevk etmek değil. Aslolan, yöneticiler, devleti yönetenler olarak biran önce vatandaşları sağlam, güvenli konutlara yerleştirmek olmalıdır. Yapamayacağımız hayalleri sunmak vatandaşımızın da istediği bir durum değil. Neticede bu çerçevede yapacağımız rezerv alanları da deprem riskinin yüksek olduğu yerlerde, ona en yakın mesafedeki alanları belirleyeceğiz. İşte Anadolu yakasında, Tuzla’da, Maltepe’de, Pendik’te. Yine Avrupa yakasına gittiğinizde Eyüp, Başakşehir, Esenler, Kanal İstanbul güzergâhındaki….. söylerken hep bunu söylüyoruz. Burası rezerv alan olarak kullanılacak, deprem dönüşünde kullanılacak. İki yakasında İstanbul’umuzun bu rezerv alanlarda başlayacağız.
Biz ilk baştan tasarladığımız, yaptığımız, az önce de ifade ettiğim hemen hemen son 7-8 yıldır tamamen yatay mimari anlayışla 4-5 katı geçmeyecek bir anlayışla projeleri yapıyoruz. Rezerv konutlarımız bu anlayışla yapılacak, 4-5 katı geçmeyecek. Ve orada her türlü sosyal donatıyı içinde barındıracak. Örnek proje olacak,… en değerli, en kıymetli yerler, alanlar olacak. Bu çerçevede örnekleri aslında Esenler’de yaptığımız konutları görebilirsiniz. Güngören’de bitirdiğimiz deprem konutları görebilirsiniz. Çamlıca tepesinde bitirdiğimiz konutlara bakın. Bunların … bitirdiğimiz konutlar. Yani bölgenin en değerli, en kıymetli mimarisiyle, tasarımıyla yeşil alanlarıyla konutlar olduğunu düşünüyorum ve iddia da ediyorum. Bu konutları bitirdik. Mesela 2 bin 200 tanesini… Şu an 5 bin tane. TOKİ ile yapıyoruz bunların hepsini. Ve etap etap da vatandaşımıza teslim ediyoruz.
SORU: Türkiye’nin belki de kaderini değiştirecek bir seçim var. Adı üstünde seçim. Kazanmak ta var, kaybetmek de var. Bir olumsuz AK Parti açısından veya Cumhurbaşkanı Erdoğan açısından olumsuz bir sonuç ortaya çıkması halinde bir, deprem bölgesindeki projeler nasıl etkilenir? İki, İstanbul finans merkezi. Sonuçtan nasıl etkilenir?
BAKAN KURUM: İnşallah olumsuz bir sonuç çıkmayacak. O sıcaklığı, samimiyeti net bir şekilde görüyoruz. Milletimiz hem afet bölgesinde, hem burada aman ha aman bu muhalefetin eline bizi bırakmayın onlar gelirse bizim evlerimiz yapmaz.Bırakmayın onlar gelirse bizim evlerimizi yapmaz, yetiştirmez, diyorlar. Bunlara da şahit oluyoruz. Biz 15 Mayıs’ta kaldığımız yerden Türkiye vizyonunda yeni projelerimizi yapmaya devam edeceğiz. Hep söylüyorum bizi gerçekten bu mana da bekleyen projelerimiz var. Vatandaşlarımız var. Deprem bölgesinde bekleyen afetzede kardeşlerimiz var. Bu anlayışla inşallah bu hizmetleri yapacağız. Bizim bu noktada bir tereddüdümüz yok.
BAKAN KURUM: Onları devletimizle paylaşacağız ve İstanbul’un dönüşümü adına çok önemli olan bir iradeyi ortaya koyacağız. Hem afet konutlarını yapıyoruz bir taraftan da sosyal konutları yapıyoruz onlar da durmuyor, kuralar çekiyoruz, yatırımlar, inşaatlar yapılıyor. Dolasıyla burada da geneline baktığınız da çeşme açılışı yapan bir irade söz konusu değil.
15 mayıs sabahı bütün fonlar sizin kapınızdadır. Yazın bunu. Güven ister. Uluslararası fonların ben hepsine gittim, hepsi ile görüştüm hepsi ile bire bir halka arz ile görüştüm, onlar ne istedi biliyor musunuz ; yaprak kıpırdasın hemen kaçarlar. Çünkü yatırımcı güven ister istikrar ister, 7’li masa istemez. 7 tane karar istemez. Tek karar ister. O kararı uygulayacak irade ister. Dolayısı ile bu irade inşallah 15 Mayıs sabahı Türkiye’de ortaya çıkacaktır ve bu irade çerçevesinde de o gelmesi gereken uluslararası kuruluşlar, yatırıcımlar da inşallah gelecek ve burada hizmet üretmeye devam edecektir.
SORU: Bu nokta da hani finansal destek demişken bu deprem evlerini niye paralı veriyorsunuz bedava vermek dururken hani muhalefetin böyle bir…
BAKAN KURUM: Bizim yapmış olduğumuzun dışında peyzajları sökmek dışında yapmış olduğu bir iş var mı? Biz metro yapalım diyoruz adam metro kazısını dolduruyor yani şimdi finans merkezi metrosu bakın biz bunu tasarlamışız, Kadir Topbaş döneminde süreci başlatmışız. 2018 yılında ihalesi yapılmış, 5 sene geçmiş niye bitirmiyorsun, bitir. Şimdiye bitirmiş olsan buraya gelecek olan insanlar daha rahat çalışacak. Metroya binecek, metrodan evine gidecek. Hizmet verecek. Şimdi bize yönetici olarak bunlar düşüyor. Polemik, algı… bu değil yani. Dolayısı ile şimdi bize diyorlar ki bedava vereceğiz, verin, niye vermiyorsunuz?
Ben bütün depremlere gitmiş biriyim. Ankara’da, İstanbul’da, Elazığ’da, İzmir’de deprem oldu, İzmir onlarda değil mi belediyesi ? Niye bir tane yapmadılar. İşte 11 ilin depremi neredeler, orada deprem bölgesinde görüyor musunuz? 3 gün sonra hepsi kayboldu. Biz 55 gün oradan ayrılmadık. Hala oradayız. Şimdi yani verecem demekle olmuyor bu işler. Devlet yönetmek ayrı bir şey. Devlet yönetmediği için nasıl yöneteceğini de bilmediği için boş vaatler sunuyorlar. Biz de diyoruz ki madem vereceksin elinden tutan mı var. Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de belediyeler sende. Ankara belediyem, İstanbul belediyem sende git işte 300 konut yap, 500 konut yap 1000 konut yap. Bedava ver. Verde biz de en azından söyleminiz boşa gitmesin. Niye veremiyorsunuz? Yapamazlar. Çünkü onların işi algı üretmek. İş yapmak değil, eser yapmak değil.
Devlette yönetimde devamlılık esastır. Siz sadece bu günü düşünemezsiniz. Geleceği de geçmişi de düşünmek zorundasınız, geçmişi silip atamazsınız. Devletsin sen. 100 yılı kutlayacağız bak yüzyılı. Yani dolayısı ile bu yüzyılı hayır ben attım kenara siyasi ikbal uğruna işte şu anahtar havada uçsun, şu ev, şu araba yok öyle bir şey. Yani dolayısı ile biz gerçekleştirebileceğimiz hayalleri milletimize sunuyoruz. O hayalleri de gerçekleştiriyoruz. %50,60’ı da biz devlet olarak sübvanse ediyoruz. 18 yıl, 2 yıl ödemesiz 18 yıl faizsiz bir ödeme sistemi sunuyoruz. İzmir’de 230 bin liraya vermişiz şu an ev olmuş 4,5 milyon lira. 230 bin lira ödüyor onu da kaç yılda 20 yılda. 1000 lira şu an bize yani aidat öder gibi oda bu sene ilk sene olduğu için, 5 sene sonra 1000 liranın değeri ne olur siz hesap yapın yani. E biz başka taşınma yardımı veriyoruz, kira yardımı veriyoruz, eşya yardımı veriyoruz. Onları koyduğunuz da emin olun bizim o başta verdiğimiz bedeldi işte burası finans merkezi, konut finansını hesaplasanız belki bizim konut bedeli üstünde bir yatırımı biz başta destek olarak veriyoruz. Ama biz konutu bedava veriyoruz diye bir algı üretmeye gerek yok yani. Vatandaşımız biliyor zaten öyle bir beklentisi yok. Vatandaş kimin neyi yapacağına bakıyor. Yapabilir mi, yapamaz mı? Vadeder mi ona değil, yapar mı yapamaz mı ona bakıyor. O yüzden bizim öyle bir endişemiz yok.
SORU: Özel firmalardan görüştüğünüz ve gelmesi kesinleşen firmalar var mı? Merak ettiğim bu, bir de mart ayı konut satış rakamları açıklanmıştı. Orada bir düşüş söz konusu. Tabi yeni evim gibi kampanyaların şu anda tam olarak nasıl bir sonuç verdiğini kamularda bilemiyoruz. Belki bu noktada bilgi verirsiniz. Birde ikinci el konutlarla ilgili bir ara çalışmaların olduğu ile ilgili bir mesaj vermiştiniz bu konuda bir gelişme var mı? Özellikle ipotekli konutlarla ilgili bir düşüş var. Finansmanla ilgili bir çalışma söz konusu mu? Teşekkür ederim.
BAKAN KURUM: Vatandaşınızın konut ihtiyacını karşılarsınız diğer taraftan da fiyatları dengelersiniz. Halk ekmek fabrikası gibi bu gidişle TOKİ sosyal konut üretiyor, üretmeye devam edeceğiz. Halk ekmek fabrikası gelsin ekmeğe müdahale olmazsanız, konutta TOKİ’de müdahale olmazsanız ve ya işte fiyatların arttığına ilişkin bir tedbir almazsanız artmaya devam eder. Asıl olan o artış doğru mu değil mi, gerçek mi buna bakmak lazım. Bu çerçevede kiraları kısıtladık biliyorsunuz. İlk evini alacaklara kredi verdik. Deprem dönüşümünde 0,79 10 yıl vadeyle 1 milyon 250 bin liraya kadar limitlerimizi yükselttik. Vatandaşımızın ihtiyaç olduğu şu süreçte ne varsa tüm sektörlere ilişkin konuşuyorum. Hepsini yapmaya gayret gösterdik. İkinci elle ilgili de, ikinci el yeni konut yapımını teşvik eden bir sistem değil. Asıl olan konut yaptırmanız lazım. Arz talep dengesini yakalayalım sonra ikinci ele yeniden desteklerimizi yapmaya devam edelim ama asıl olan yeni üretimi sağlamamız lazım. Bunu da yapacak olan yeni evim projesini hayata geçirdik. İlk sosyal konutu yaptık.
BIST piyasalarında oluşan tüm verilere ait telif hakları tamamen BIST'e ait olup, bu veriler tekrar yayınlanamaz. Pay Piyasası, Borçlanma Araçları Piyasası, Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası verileri BIST kaynaklı en az 15 dakika gecikmeli verilerdir.
SPK'nın 22 Nisan 2002 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan tebliği uyarınca yayımlanması istenen uyarı:
"Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir."
Finansal veriler Foreks A.Ş. tarafından sağlanmaktadır.
Mynet, yayınlanan verilerin doğruluğu ve tamlığı konusunda herhangi bir garanti vermez. Veri yayınında oluşabilecek aksaklıklardan, verinin eksik ve yanlış yayınlanmasından meydana gelebilecek herhangi bir zarardan Mynet sorumlu değildir.
Copyright © MYNET A.Ş. Telif Hakları MYNET A.Ş.'ye Aittir.