Ekonomi yönetiminin, kredi genişlemesine yönelik attığı adımların henüz tam olarak çalışmamasının yanı sıra cari işlemler açığındaki hızlı artışı bir miktar frenlemek için özellikle bankaların ara malı ve mal ithalatına neden olacak kredi kullanımlarının yavaşlatılmasına yönelik tedbirlerin değerlendirilmesi bekleniyor.
Reuters'a bilgi veren üst düzey bir ekonomi yetkilisi, cari açığın şu aşamada üzerinde durulması gereken en önemli konu olduğunu belirterek, "Bu konuda herhangi bir tereddüt bulunmuyor. Burada ilk yapılabilecek uygulama, bankaların ara malı ve mal ithalatına neden olacak kredi kullanımlarının yavaşlatılmasına yönelik adımlar olacak. Bunlar içinde otomotiv sektöründeki talebe yönelik atılacak adımlar var. Otomotivde ciddi bir ithalat var. Burada, talebi kısmaya yönelik olarak, bankaların kullandırdığı araç kredilerini sınırlamak için adımların atılması mümkün. Atılabilecek ilk adımlardan biri bu olacaktır... Otomotiv kredilerinde KKDF artışı dışında da önlemler alınabilir" dedi.
Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) verilerine göre, yılın ilk beş aylık döneminde otomotiv sektöründe 233,032 adet otomobil satışı gerçekleşirken, bu miktarın 161,295 adeti ithalat araçlardan oluştu. Bu tabloya göre satılan otomobillerin yaklaşık yüzde 70'i ithal edildi. Toplam otomotiv pazarı ise 359,271 adet olurken, bu pastadan ithal araçlar 215,052 adet ile yaklaşık yüzde 60 pay aldı. Otomobil ithalatının beş aylık dönemde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 65.1 arttı.
Yetkililer, bankaların kredi kullandırmasını sınırlandırmaya yönelik atılan adımların tam olarak ihtiyaca cevap veremediğine vurgu yaparak, bu yönde yeni adımların atılmasının gerekeceğini ifade ediyorlar.
Öncelikli olarak ara malı ve doğrudan ürün ithalatını azaltacak adımların atılmasının öncelikli bir tedbir olarak hayata geçirilmesi gerektiğine vurgu yapan yetkili, "Yerli ürün olarak görülen bazı mallarda, ciddi şekilde ithalat zorunluluğu var. Bu ayrımın ciddi şekilde yapılıp bunlara yönelik maliyet artırıcı ya da kredi kullanımını zorlaştırıcı adımlar gerekli" diye konuştu.
Diğer yandan son dönemde tartışılan, bankaların kullandırdığı enerji sektöründeki kredilere yönelik kısıtlamanın bir miktar gevşetilmesinin mümkün olabileceğini vurgulayan yetkili, şöyle konuştu:
"Sonuçta bu krediler, herhangi bir şekilde ara malı olarak ya da ürün olarak ithalat gerektirmeyen kalemler. Buradaki bir miktar gevşeme aynı zamanda büyük enerji özelleştirmelerinin de kredi temininde yaşanan sorunların aşılmasını sağlayacaktır. EPDK'nın da bu yönde bir görüşü var bunu Merkez Bankası, BDDK ve Hazine'ye de iletti. Bu yönde bir karar alınması prensipte mümkün görünüyor."
Aynı yetkili, geçmiş dönemlerde olduğu gibi, tüketici kredilerinde KKDF'nin artırılmasının atılacak ilk adımlardan biri olabileceğini ifade ederek, "Bununla kredi maliyetlerinin artırılması yoluna gidilebilir. Burada vergi artışı elbette bir seçenek, ancak alınabilecek tedbirlerin yürürlüğe konulmasından sonra eğer bir ilerleme sağlanamazsa vergi artışı devreye sokulabilir. Vergi artışı en son tedbir olacaktır" dedi.
Bankaların sermaye yeterlilik rasyosunun hesaplanmasında da bir değişikliğe gidilebileceğini belirterek, "SYR'lerin hesaplanmasındaki risk ağırlıklarının artırılması yoluna gidilebilir. Bu şekilde sermaye yeterlilik rasyosunda yüzde 12'lik oran artırılmasa da, bankalar bu oranları tutturabilmek için daha yüksek miktarda kaynak tutmak zorunda kalırlar" dedi.
Seçim döneminde ilgili bakanların ve ekonomi yetkililerinin koordineli şekilde çalışmaya devam etseler de, sınırlı sürelerle bir araya gelerek değerlendirme yaptığını belirten bir başka yetkili, "Şimdi seçimlerin geride kalmasının ardından bakanlar ve tüm tarafların oturup genel değerlendirme yapması gerekecek. Atılacak belli adımların bir bölümü belli. Elbette başka adımlar da atılabilir. Ancak yakın bir zamanda bu kararların tam olarak çerçevesi belirlenecek" diye konuştu. (NTVMSNBC)