Ticari ve bireysel ilişkilerde, borçlu konumundaki kişinin mevcut sorumluluklarını yerine getirmemesi durumunca alacaklı kefilden borcun tahsil edilmesine dair bir avantaj kazanır. Kefil konumunda olabilmek de bazı şartlara bağlıdır ve mevcut borcun ödenmemesinin muhataplarından biri de kefil olan kişidir.
Borcu olan kişinin yerine borcun ödenmesini taahhüt eden kişi kefil olarak adlandırılmaktadır. Bir borç ilişkisinde ve anlaşmasında resmi olarak kanunlara göre kefil de borçlu kabul edilir. Alacaklı konumundaki kişinin borcu tahsil edebilmesi için sorumlu olan kişi kefil olur. Herkes kefil olamaz ve kefil olabilmek için kanunlar tarafından belirlenmiş olan bazı şartlar bulunmaktadır. Kefalet sistemine göre şu kişiler kefil olabilir:
Yapılan kefalet sözleşmesine göre yazılılık şartı, azami sorumluluk miktarının belirtilmesi, borç ve kefaletin belirlenebilir olması ile kefalet tarihi gibi temel özellikler bulunmaktadır. Kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için sözleşmenin yazılı olarak hazırlanması gerekir.
Kefil borcun tamamından değil sözleşmede belirtilmiş olan azami sorumluluk tutarı kadar sorumlu tutulur. Bu miktarın kefil tarafından el yazısı ile yazılması şart tutulur. Aksi takdirde yapılan sözleşmenin hukuki geçerliliği bulunmaz. Sözleşmede kefilin sorumlu olduğu tutar ve şartlar net olarak ifade edilmek zorundadır. Borç doğduğu zaman ya da belli bir şart gerçekleştiği zaman kefaletin devreye girebilmesi söz konusudur.
Gerektiği durumlarda kefil talep edilebilir ve bir ürün satın almasından kredi kefilliğine birçok farklı kefil türü bulunabilmektedir. Kefalet sözleşmesinin geçerli kabul edilebilmesi için şu şartlar aranmaktadır:
Türkiye’deki kefalet sistemine göre kefiller adi kefil, müteselsil kefil olmak üzere iki farklı sınıfa ayrılmaktadır. Kefil olan kişinin sorumlulukları da buna göre değişebilir. Her iki durumda da kefil borcu ödemek zorunda kalırsa genel hükümlere ve kanunlara göre kefil ödediği parayı asıl borçlu olan kişiden de talep edebilir.
Müteselsil kefil:
Adi kefil: