Kıdem tazminatı hakkında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan yaptığı açıklamasında ‘reform’ sinyali vermişti. İşverenler, mevcut kıdem tazminatı sisteminde hem işverenin hem de çalışan işçilerin mağdur olduğunu belirterek kıdem tazminatında iyileştirilmeye gidilmesi gerektiğini kaydetti. Ancak işçi temsilcisi TÜRK-İŞ Başkanı ise, “Kıdem tazminatıyla ilgili ülke gündemine getirirseniz genel grev yapacağız. Bir adım geri yapmayız. Allah şahidim, Türkiye'yi durdururuz” dedi.
Çalışma hayatının en önemli konularından biri olan kıdem tazminatı, çalışanlar için büyük önem taşıyor. Çalışanların hak ettikleri tazminata kavuşabilmeleri için yerine getirmeleri gereken iki temel şart bulunuyor. Kıdem tazminatı alabilmek için aynı işyerinde 1 yıl ya da daha uzun süre çalışmış olmak gerekiyor. Ayrıca çalışanın iş akdinin işveren tarafından sonlandırılmış olması gerekiyor. Tazminat hakkı ile ilgili işverenlerin değişiklik talebi bulunuyor.
Gazete Vatan’da yer alan haberde, kıdem tazminatında yapılacak reformda işçinin haklarının elinden alınmasının söz konusu olmadığını ifade eden Ekonomist Muhammet Bayram, işçilerin kazandığı kıdem tazminatı hakkının sağlam zeminlere oturtulması için önemli bir fırsat olduğunu dile getirdi.
Bayram, mevcut sistemde her 100 çalışandan sadece 15 kişinin bu haktan yararlandığını aktararak, çalışanların tamamının yararlanabileceği şekilde düzenleneceği bilgisini verdi ve, “İşçi hak veya iş feshi söz konusu olursa ya da kendisi işten çıkarsa kıdem tazminatı alamıyor. Yıllarca çalıştığı yerdeki kıdem tazminatını belli sebeplerden dolayı tabiri caizse ‘yakmış’ oluyor. Bundan dolayı da artık tazminatı hak etmiş olmuyor. Çalışanın bir sonraki işe başlamasıyla da birlikte kıdem tazminatına ilişkin ilk baştan sayılmaya başlıyor. Bu mağduriyetlerin giderilmesi adına kıdem tazminat oranlarının bir miktar düşürülerek bunun çalışan adına düzenlenmesi planlanıyor” diye konuştu.
Bayram, yapılan düzenlemenin bireysel emeklilik sistemine benzer bir fon sistemi üzerinden yapılacağını ifade ederek, işverenini işçi adına bu sisteme fon ayıracağını dile getirdi. Birçok işverenin işçilerine ödeyeceği kıdem tazminatı için bütçe ayırmadığını ifade eden Bayram, bu sayede hem işverenin de kıdem tazminatı için kaynak ayırabilme imkânı doğacağını açıkladı.
Bayram, “Bunu yasal bir zorunluluk olarak brüt maaşın tutarı kadar değil daha düşük bir tutarda tutularak işletmelerin bunu kaynak olarak aktarmasının sağlanması ve bu kaynağın da belli fonlarda değerlendirilmesi sermaye ve öz sermaye birikimi açısından hem de işletmelerin gelecekteki kıdem tazminatı yükü açısından önemli bir hale gelecek” dedi.
Bayram açıklamalarına şöyle devam etti:
“Birçok sektörde kıdem tazminatını alamayan çalışanların oranı yüzde 80’den fazla. Yapılması planlana değişiklikte -kıdem tazminatı oranlarının düşürülerek- her hal ve şartta kıdem tazminatı alınması sağlanırsa her iki tarafın da avantajına olacak. Belli bir sayıdan fazla oluşan işletmelerde kıdem tazminatı gerçekten bir yük. ‘Yeter ki sen işçilerin kıdem tazminatını öde ben sana bu fabrikayı teslim ediyorum.’ Örnekleri ile karşılaşıyoruz. O yüzden bu düzenlemenin her hâlükârda kıdem tazminatı alınması suretiyle ama tutarın düşürülerek tekrar planlanmasıyla birlikte hem işçi hem de işveren kazanacak. Çalışanlar bu durumda 1 ay çalışsalar dahi kıdem tazminatı alabilme hakkına sahip olacaklar.”
Kıdem tazminatı reformu adı altında yapılacak çalışmanın toplumun tüm kesimlerinin ilgilendiren bir düzenleme olduğuna vurgu yapan Bayram, her iki tarafın görüşlerinin alınarak bu tasarının hayata geçirilmesinin önemine değindi:
“Çalışma toplumun tüm kesimlerinde işveren- işçi cephesi açısından görüşlerinin alınarak yapılması hayata geçirilmesi gereken bir değişikliktir. Ve bunların belli bir fonda toplanarak nemalanması altın fonu ya da borsa fonu olur çalışanın da işi bıraktığında alabileceği hali hazırda bir değer adı altında olması lazım.”
Kıdem tazminatı fon sisteminin 20 yıldır tartışıldığını dile getiren Sosyal Güvenlik Müşaviri Dilek Ete ise, kıdem tazminatının 4857 sayılı iş kanununda yer aldığını hatırlatarak, bu tasarının deniz ve hava iş kanunu ile birleştirilme ihtimalinin olduğunu dile getirdi. Ete, uzaktan çalışma sisteminin pandemi ile birlikte iş hayatına girdiğini vurgulayarak hayata geçirilecek bu sistemin eksikliklerinin tamamlanması gerektiğini aktardı.
Ete, “Geçtiğimiz yıl açıklanan Orta Vadeli Programda yer alan kıdem tazminatı fon sistemi, Denizcilik iş kanunu ve Havacılık iş kanunu ile birleştirilmesi ön görülüyor. Kıdem tazminatının fona devrolması, BES ile benzerlik de gösteriyor. Yani aslında yapılmak istenen işçinin her bir yılına karşı aldığı kıdem tazminatını tamamlayıcı emeklilik sitemine aktararak, iki tarafın da uzlaşmasını sağlayacak bir reform paketidir.
Ete bu sistemin bazı çekinceleri olduğunu dile getirerek, “Kıdem tazminatı aslında herkesin yarasını sarıyor. Kıdem tazminatının yeni sisteminde sadece 3’te bire düşürülmesi işçinin haklarının göz ardı edilebileceği ihtimalini de doğuruyor. Çünkü çalıştığı yıl boyunca devletin maaşından kesitği yüzde 20’ lik primin yalnızca yüzde 3’ünden yaralanması söz konusu. Yüzde 20 yatırılan sigorta primine karşı yüzde 3’lük bir kesimin yatırılması emekli maaşlarını daha aşağıya çekecek. Diyelim ki 60 yaşına kadar 500 bin lira birikti. Bu paranın yüzde 25’i yatacak geri kalanı da emekli maaşına ek olarak yatacak.
Çalışanın ölümü durumunda bu paranın ailenin geri kalan üyelerine verilecek. Kıdem tazminatı düşük dahi olsa ve zaman içinde kıdem tazminatına tavan getirilerek düşürülmüş bile olsa o rakamın tamamına erişimin aleyhine kaldırılacak” İfadelerini sözlerine ekledi.