Mülkünü işyeri olarak kiraya veren vatandaş, kiracının projeye aykırı olarak değişiklikler yaptığını, her türlü bakım işletme ve onarımın kiracıya ait olduğunu savunarak Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurdu. Davacı mülk sahibi, davalı ile aralarında kira sözleşmeleri bulunduğunu, kiracının işyerinde projeye aykırı birçok değişiklikler yaptığını, kira sözleşmesinde kiralanan mülkteki her türlü bakım, işletme, onarım ve hasar işlerinin kiracı tarafından karşılanacağının belirtildiği halde kiracının hasarları gidermediğini öne sürdü.
Mahkeme aracılığıyla zarar miktarı ve onarım süresinin tespit edildiğini, tespit edilen hasar bedeli ile 4 aylık onarım süresi kira bedelinin tahsili amacıyla takip başlatıldığını, davalının haksız yere takibe itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline karar verilmesini talep etti. Mahkemede ifade veren davalı kiracı ise kiralanan taşınmazın teknik üniversite öğretim görevlilerince yapılan inceleme sonucunda binaya güçlendirme yapılması veya yeniden inşa edilmesi gerektiği yönünde rapor alındığını dile getirdi. Binada davacının bilgisi dışında projeye aykırı imalatlar veya yıkımların yapılmadığını, gerekli bakım ve tadilatların yapıldığını, dava konusu binanın deprem riski dolayısıyla zorunlu olarak boşaltıldığını ve binanın yıkılarak yeniden yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini diledi.
Mahkeme, davanın kabulüne, davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin devamına, alacak yargılamayı gerektirdiğinden davacı yararına icra inkar tazminatı takdirine yer olmadığına karar verdi. Kararı hem kiracı hem de mülk sahibi temyiz etti. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, davalının hor kullanma tazminatına yönelik itirazını yerinde buldu. Daire; kiracının sözleşmeye uygun kullanma dolayısıyla oluşan eskime ve bozulmalardan sorumlu olmadığına, kötü kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasardan sorumlu olduğuna hükmederek mahkeme kararını bozdu. Yeniden yapılan yargılamada mahkeme davanın kısmen kabulüne hükmetti. Davalı kararı temyiz edince bu kez devreye Yargıtay 3. Hukuk Dairesi girdi.
Yargıtay kararında, 14 yıl boyunca mülkte olağan kullanımdan dolayı bozulmalar meydana geldiği hatırlatıldı. Kararda şu ifadelere yer verildi: “Yapılan hesaplama sonucunda 14 yıllık yıpranma payının da yüzde 17 oranında olacağı belirtilerek neticeye ulaşıldığı anlaşılmaktadır. Kiracı sözleşmeye uygun olağan kullanma dolayısıyla oluşan eskime ve bozulmalardan sorumlu olmayıp münhasıran kötü kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasardan sorumludur. Davalının kiralananı kullandığı süre ve kullanma amacı gözetildiğinde olağan kullanımdan kaynaklanan yıpranma ve eskimelerin olacağı kuşkusuzdur. O halde mahkemece alınacak bilirkişi raporu ile hor kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasar belirlenirken her bir kira sözleşmesi ve kiralananın cinsi ve durumu ayrı ayrı değerlendirilerek yine her bir kiralananın kullanım süresi her bir kira sözleşmesine göre ayrı ayrı hesaplanarak kullanım süresi ile orantılı olarak yıpranma payının hesap edilip alacaktan düşülmesi gerekir.
Mahkemece gerçek zararın belirtilen şekilde tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken kira sözleşmelerinin yıl ortalamasının alınması suretiyle hatalı hesaplama yapılan bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir. Mahkeme hükmünün bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.”
(İHA)