Everest Yayınları’ndan çıkan Azraa-Eel Menkıbeleri: “Osmanlının Mahzeninden Hayal Et Kıssaları”, iyi ve kötünün bitmez tükenmez mücadelesini gizemli ve fantastik bir “Osmanlı” dünyası kurarak anlatıyor.
Sıradışı kurgusuyla dikkat çeken kitapta Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye’deki olağanüstü olaylar, 24 ayrı hikâye başlığı altında tek bir sonda kurgulanıyor.
İyi ve kötünün bitmez tükenmez mücadelesini anlatan Azraa-Eel Menkıbeleri, batı fantastik romanlarının ötesinde yerel unsurlarla çok zengin bir hayal dünyası sunuyor.
Bu kitapta Orklar, Elfler değil Deccal’ler, Gulyabaniler var…
Tarihle efsanelerin, kurguyla gerçeğin birleşimindeki kitapta, oturma odanıza Ork’lar, Elfler değil, Hüddam cinleri, Deccal, gulyabaniler giriyor. Bu da ana akım fantastik romanlarından başka bir tat doğuruyor. Kitap bu şekilde korku, yerellik ve aşinalığın birleşimindeki bir etki yaratıyor.
Osmanlı memleketinde cinler, periler, gulyabaniler, vampirler, kurtadamlar kol geziyor…
Azraa-Eel Menkıbeleri, Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye’nin iblisvari kötülüklerin tam tezahüründe olduğu, tâbire değmeyen rüyâların görüldüğü zamanlarda geçiyor. Osmanlı memleketinde lanetli gömülerden hazineler yerine hortlaklar çıkıyor, tılsımlı fermanlar sağda solda cirit atıyor, mezarlarda ruhlar kol geziyor, terk edilmiş virane kiliselerden kendiliğinden çalan çan gürültüleri duyuluyor. Yani civar etraf bildiğin şeytana çalıyor.
Romanda iki kere ölüp cenaze namazı iki defa kılınan Osmanlı Padişahı Sofu Bâyezîd’in ibretlik hikâyesini okuyor, şeytanla işbirliği yapan maktul şehzadelerin Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye’den öç alma hadisesi okuru bekliyor.
Şeytani güçlere karşı savaş veren Alhazred gibi Allah dostlarını tanıyor, Keferenin Haccacı Vladoğlu Drakul”un Ulaha’da kurtadamlarca katledilişine şahit olacaksınız.
Aynalar dünyasına hapsolan halk ve el-Hâkim bin Hasan-el-Esret’in hikâyesi gözlerinizi yaşartırken, Dehşet Muttalip’in İbn-i Hortlak’la düellosu sizi heyecandan heyecana sürüklüyor.
Osmanlı hafiyelerinden Teşkilat-ı Kıyam’ın Eşrâr musibetiyle imtihanı ders olurken, tarihin en büyük casusu ve gerillası Kuşçubaşı Eşref’e zahir olan melek içinize su serpiyor.
Romanda ayrıca Tırnava’da türeyen namlı cadılara gidip, Cadıcı Nikola’yı tanımak bu olağanüstü okumayı daha da ilginç kılıyor.