Böylece çalışan ücretlerinin son iki yılda enflasyon karşısındaki değer kaybı yüzde 4’ü bulmuş olacak.
2013’te en yüksek ücret artışı perakende (yüzde 9) ve en düşük ücret artışı ise finans (yüzde 6) sektörlerinde yapılacak.
En üst kademe ile en alt kademe arasındaki "ücret uçurumu" 2012’de de değişmedi. Gelişmiş ülkelerde CEO/genel müdür maaşları, yeni işe giren üniversite mezunlarının yaklaşık 4-6 katı iken; Türkiye’de 12 -13 katı seviyesinde.
Dünyanın en büyük danışmanlık şirketlerinden Towers Watson’ın “Türkiye Ücret Araştırması 2012” raporuna göre, şirketler 2013’te çalışanlarının ücretlerini ortalama yüzde 8 arttıracaklar. Bu artış oranı son iki yılda çalışanların maaşlarının enflasyon karşısında yaklaşık yüzde 4 değer kaybına uğradığını gösteriyor.
Şirketler 2011’de çalışanlarına ortalama yüzde 7 ücret artışı yapmış ve bu oran yüzde 10,45’lik 2011 ylı enflasyonun altında kalmıştı. Özel sektörün 2012 yılı ortalama zam oranı ise 7,6 olarak gerçekleşti. Hükümet orta vadeli beklentiler kapsamında yıl sonu enflasyon beklentisini 7.4 olarak açıkladı. Hedef rakam ile 2012 yılı ücret artış oranı birbirine paralel olsa da çalışanların enflasyon karşısındaki 2 yıllık kaybı yüzde 4’ü bulmuş olacak.
Her sektörden 251 şirketin katıldığı araştırmaya göre 2013 yılında en yüksek ücret artışı perakende (yüzde 9), hızlı tüketim ürünleri – FMCG (yüzde 8) ve otomotiv (yüzde 8); en düşük artış kimya (yüzde 7,9), teknoloji - telekom (yüzde 7,1) ve finans (yüzde 6) sektörlerinde gerçekleşecek. “Yılda bir kez ücret artışı” uygulaması 2013’te de devam edecek ve şirketlerin yüzde 96’sı “bir kez” ücret artışı planlıyor.
Towers Watson Genel Müdürü Süha Alıcı, şirketlerin ücret artışı bütçesini belirlerken, enflasyon ve liyakata bağlı olarak farklı artışlar şeklinde değil, tek bir artış bütçesi üzerinden hareket ettiklerini söylüyor. Çalışan grupları bazında üst yönetim pozisyonlarına profesyonel çalışan gruplarından daha düşük ücret artışı yapıldığını belirten Alıcı, buna rağmen ücret uçurumunun Türkiye’de çok yüksek olduğunun altını çiziyor:
“Ülkemizde üniversiteden yeni mezun olup iş hayatına başlayanların ücretleri ile şirketlerin tepe yönetiminde yer alan üst düzey yöneticilerin ücretleri arasındaki fark belirgin olarak öne çıkıyor. Gelişmiş ülkelerde CEO/genel müdür maaşları, yeni işe giren üniversite mezunlarının 4-6 katı iken; Türkiye’de bu oranın 12 -13 katı seviyelerinde olduğu gözleniyor.”
Baz maaş odaklı ücret yönetiminden, performansa dayalı ücret yönetimine geçiş Türkiye’de son yıllarda enflasyon oranındaki düşüşe paralel olarak, şirketlerin baz maaş odaklı ücret yönetiminden performansa dayalı değişken ücret yönetimine geçmeye başladığını ifade eden Alıcı, “Towers Watson olarak her yıl düzenli olarak yayınladığımız ücret araştırmaları sonuçlarına göre özellikle son iki yılda ücret artış oranlarının yıllık enflasyon rakamlarının altında kaldığını gözlemliyoruz. Maaş seviyelerindeki artış trendi, bu yeni dönemde şirketlerin yapısal anlamda ücret yönetim prensiplerinde değişime gittiğini gösteriyor. Gelişmiş ekonomilerle karşılaştırıldığında, baz maaşın toplam gelir paketi içindeki payının yüksek olduğu ülkeler arasında ilk sıralarda yer alan Türkiye, içinde bulunduğu yapısal değişimle, performans kültürünü kurum içinde yaygınlaştırmayı hedefleyen ve buna bağlı değişken ödül bileşenlerinin ön plana çıkarılmaya başlandığı yeni bir döneme giriyor.”