Ocak ayında ithalat patladı. 2010 Ocak ayında 11.6 milyar dolarlık ithalat yapılmıştı. Bu yıl ithalat harcamamız 16.8 milyar dolar oldu. Artış yüzde 44.3 oranında.
Geçen ocak ayına göre bu yıl dışarıdan mal getirmek için 5.1 milyar dolar daha fazla harcadık.
İyi de ocak ayında dışarıdan daha çok ne satın aldık da ithalat patladı, çatladı?
- Ocak ayında en fazla harcamayı petrol ve madeni yağların dışalımı için harcadık. Toplam 3.7 milyar dolarlık ithalat yaptık. Daha sonra 1.6 milyar dolarlık sanayi makineleri ithalatı geliyor. Onu 1.5 milyar dolarlık demir çelik, 1.1 milyar dolarlık elektrikli makine ve cihazlar ile 1 milyar dolarlık motorlu taşıt araçları ithalatı,
927 milyon dolarlık plastik ve plastikden mamül eşya ithalatı izliyor.
- Derken onların peşinden 574 milyon dolarlık inci, elmas, pırlanta, altın ithalatı geliyor.
Pamuk ithalatından fazla
- Ocak ayında tekstil ve giyim sanayinin ana girdisi olan 405 milyon dolarlık pamuk ve pamuk ipliği ithalatından daha fazla inci, pırlanta, elmas altın ithal etmişiz.
- 2011 Ocak ayı ithalatı, bir yıl önceki ocak ayı ithalatından 5.1 milyar dolar daha fazla. Bu fazlalığın 887 milyon doları petrol ve madeni yağ ithalatından geliyor. İkinci sırada 574 milyon dolarlık fazlalık inci, pırlanta, elmas ve altın ithalatındaki artış var.
Ne oldu da ocak ayında inci, pırlanta, elmas, altın ithalatı patladı?
- Altın Borsası’na sorduk: “2010 Ocak ayında 60 kg. altın ithal edilmişti. Bu yıl 11.124 kilogram altın ithal edildi” dediler.
- İstanbul Kuyumcular Odası’na sorduk. “Halkımız pırlanta ve elmasa merak saldı. Bunlar gümrüksüz ithal ediliyor. Sevgililer Günü hazırlığı olarak ocakta kuyumcular bolca ithalat yaptı” dediler.
- Ocak ayındaki ithalat harcamalarında bir yıl öncenin harcamalarına göre, kara taşıtlarında 454 milyon dolarlık, demir çelikte 380 milyon dolarlık, kazan ve makinelerde 372 milyon dolarlık artış var.
Genelde, incik-boncuk, elmas-altın gibi ve kara taşıt araçları gibi keyif ithalatı dışındaki ithalat artışları ekonominin canlanmasından kaynaklanan artışlardır.
İthalattaki patlama
Bugün 1 Şubat. İhracatçılar Meclisi ocak ayındaki ihracat rakamlarını açıklayacak. Artış oranına bakarak çok kişi “ekonominin canlandığına” sevinecek.
İyi de... Bu ihracat artışının kaynağı ne diye sormanın da zamanı geldi. İhracat artışı ithalattaki patlamanın “sadakası” haline geldi. Geçen ocak ayında ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 67 idi. Bu ocakta yüzde 56.7’ye geriledi.
Bu ocak ayında ihracat yüzde 22.1 arttı ama ithalat artış oranı yüzde 44.3 olarak gerçekleşti.
2010 Ocak ayında sattığımız ile aldığımız arasındaki açık 3.8 milyar dolar idi. Bu yıl 7.3 milyar dolar oldu. Burada denilebilir ki “Ocak ayı ithalatının siparişleri, iç talebin ve ekonominin canlı olduğu, doların ucuza satıldığı 2010 yılı son çeyreğindeki siparişleridir. Onun için fazla telaşa lüzum yok.” Belki de doğrudur.
En fakir ile en zengin arasındaki gelir farkı 15.3 kat
Hanehalkı toplam harcanabilir gelirinin yüzde 64.7’si maaş, ücret ve emekli ödemelerinden geliyor Toplam nüfusun yüzde 17.1’i olan 12 milyon kişi yoksulluk riskinde
TÜİK’in 2009 yılı “Gelir ve Yaşam Koşulları” araştırması, Türk halkının krizden göreceli olarak (beklenen ve tahmin edilenden ) az etkilendiğini gösteriyor. Ülke nüfusu yüzde 20’lik ve yüzde 10’luk dilimlere ayrıldıktan sonra bu dilimlerdeki haneler ve hane halkları en fakirinden en zenginine doğru diziliyor.
Daha sonra da, toplam kullanılabilir gelirden her dilimdeki haneye ve her dilimdeki hane halkına düşen kullanılabilir gelir rakam olarak ve oran olarak belirleniyor.
- Yüzde 20’lik hane halkı dilimlerinden en fakirlerin için de bulunduğu dilimde bulunanlar, 2008 yılında toplam kullanılabilir gelirden yüzde 5.8 pay alıyorlardı. Krizde bunların toplam kullanılabilir gelirden aldıkları pay yüzde 5.6’ya geriledi.
- Buna karşı en zengin yüzde 20’lik hane halkının bulunduğu dilimin toplam gelirden aldığı pay 2008 yılında yüzde 46.7 iken, 2009 yılında yüzde 47.6 oldu.
- Gelir dağılımındaki bu bozulma, yüzde 10’luk gelir dilimlerinde daha çarpıcı olarak görülüyor. 2008’de en fakir yüzde 10’luk dilimdeki hane halkının kullanılabilir gelirden aldığı pay yüzde 2.2 iken 2009’da yüzde 2.1’e geriledi.
Risk sınırı 3.522 TL
En zengin yüzde 10’luk dilimdekilerin payı ise yüzde 30.9’dan yüzde 32.2’ye yükseldi. TÜİK hesaplamalarına göre 2009 yılında hanehalkının ortalama kullanılabilir geliri 9.396 TL. Kullanılabilir gelir en yükseğinden en düşüğüne sıralandığında, en ortadaki rakam (medyan) ise 7.044 TL.olarak belirleniyor.. Bu rakamın yüzde 50’sinden (yarısından) daha az geliri olanlar “yoksulluk riski”nde sayılıyor.
Hanehalkı için 2009 yılında kullanılabilir gelirde yoksulluk riski sınırı 3.522 TL. TÜİK tesbitlerine göre ülke nufusunun yüzde 17.1’i, toplam 12 milyon hanehalkı yoksulluk riski altında.
Yoksulluk riski oranı 2008 de yüzde 16.6 iken, krizde yükselmiş yüzde 17.1 oranına yükseldi. Önemli olan hanehalkının toplam gelirinde maaş, ücret, yevmiye ve enekli ödemelerinin payının yüksekliği.
Hanehalkı krizden etkilenmiş
Toplam hanehalkı kullanılabilir gelirinin yüzde 64.7’si bu tür gelirlerden oluşuyor. Menkul ve gayrımenkul gelirinin toplam harcanabilir gelire katkısı ise yüzde 13.7 oranında. TÜİK’in durum tesbit raporuna göre, hanehalkının yüzde 29.3’ü borç taksiti ve faiz yükünden yakınıyor. 2008 yılında bu oran yüzde 25.0 idi. İki günde bir beyaz veya kırmızı et yeme imkânı olmayanların toplam hanehalkına oranı 2008’de yüzde 58.7 iken, 2009’da yüzde 60.5 oldu.
Sonuç olarak görülüyor ki, 2009’da hanehalkının durumu krizden olumsuz etkilenmiş, gelir dağılımında faiz daha fakir olurken zengin biraz daha iyi imkana kavuşmuş ama öyle korkulduğu ve beklendiği kadar bir kötüleşme yok.(MİİLİYET/Güngör Uras)