Ankara’da 10 yıl kafe ve restoran işletmeciliği yapan Mehmet Kuş, pandemi döneminde işlerindeki durgunluk nedeniyle memleketi Hatay'ın Yayladağı ilçesine döndü. İlçenin denize yakın Gözlüce Mahallesi'nde babasından kalma iki odalı eve yerleşen Kuş, doğu yürüyüşleri ile bölgeyi keşfederken, zıpkınla balık tutarak doğal yaşam sürmeye başladı.
Pandemi ile stresli günler yaşadığını ifade eden Kuş, "Pandemi nedeniyle, işler kötü gidince bunaldık, stres yaşadık, maddi olarak, manevi olarak çok etkilendik. Tüm bunlardan uzaklaşmak istedim ve bu nedenle ben de memleketime döndüm. Babamdan kalma küçük, iki odalı bir evimiz var, deniz kenarında orada tek başıma kalmaya ve doğal yaşamaya karar verdim. Daha önce para biriktirmeye çalıştım olmadı, baktım ki hayatımdan ömrümden gidiyor. Ben de boş verdim artık, denize olan merakımı kullanmak istedim, balık avlamaya başladım. Ben dalgıcım normalde, iyi bir yüzücüyüm. Bu nedenle kendimi denize vermeye karar verdim. Her gün buraya geliyorum, hava şartları uygun olduğu zaman dalıyorum. Sabah ve akşam balık tutuyorum ve geçimimi bundan sağlıyorum” dedi.
Yeni hayatında birçok şeye para ödemediğini söyleyen Kuş, “Zıpkınla vurduğum, olta ile yakaladığım balıkların bir kısmını satıyorum, ihtiyaçlarımı karşılıyorum. Gıda tedarik ederken de yakaladığım balıkları çobanlarla takas yapıyorum bazen. Onlardan tereyağı, tuzlu yoğurt, peynir, çökelek alıyorum. Kaynak suyu kullanıyorum, ekmeği zaten tandırdan alıyorum. Ekmeği alırken de buraya yakın köylere gidip, orada tandırdaki ablalardan balığı ekmeğe takas ediyorum. Tuttuğum balıkları muhafaza etmek için de balıkçıya balık verip aynı şekilde buz alıyorum. Zıpkın ve buna benzer malzemelerimde eksik olduğunda ayda bir şehre iniyorum” diye konuştu.
Karanlığı çok sevdiğini ve dinlenmek için kendine çok vakit ayırdığını da söyleyen Kuş, balık tutabileceği Kel Dağı koylarındaki mağaralarda çadır kurduğunu anlatarak, “Deniz şartları iyi olduğunda çadırımı da alıyorum, buraya geliyorum. Balık olmadığı zaman bazen iki gün çadırda kalıyorum. Ama balık yakaladığım zaman, burada muhafaza edemediğim için kokmasın diye eve gitmek zorunda kalıyorum. Daha sonra gıda takviyesi alıp, bu koylara geri geliyorum. Bazen üç gün balık vuramadığım zamanlar oluyor, üç gün burada kalıyorum. Çünkü başka işim yok. Gece de oltamı atıyorum deniz kenarına, ‘kıyıda beklemektense, denizin içinde beklesin’ diyorum. Sabah saatlerinde sürpriz balıklar da çıkıyor” dedi.
Balık tutarak haftalık 2 bin TL para kazandığını dile getiren Kuş, şunları söyledi:
"Tatmin edici balık tutuyorum. Hem kendi yeteneğim hem de bölgeye hakim olduğum için biliyorum açıkçası nerede hangi balık olacağını. Tuttuğum balıkları da ciddi paralara veriyorum. Taze ve doğal olduğu için, özel olarak sipariş verenler var. Denizdeki canlı balığı sipariş edenler bile var. Haftalık 50-60 kilo balık tutuyorum, bunları da farklı fiyatlara satıyorum."
Deniz ve doğanın kendisine verdiği huzurun anlatılmaz derecede iyi olduğunu, fakat bölgede rahatsız olduğu tek şeyin kirlilik olduğunu ifade eden Kuş, “Rahatsız olduğum tek bir durum var; o da insanlar denize, pikniğe, oltaya geldiğinde çöplerini bırakıp gitmeleridir. Bu çok ciddi bir problem ve sahil, kutularla, plastik atıklarla dolu. Ben boş zamanımda, bazen deniz dalışa elverişli olmayınca, insanların attığı çöpleri topluyorum” diye konuştu.
(DHA)