Türkiye'de glikozun iç piyasaya satışının yüzde 90'ının iki yabancı firmanın tekelinde olduğunu söyleyen İstanbul İhracatçı Birlikleri ve Şekerleme ve Şekerli Mamuller Tanıtım Grubu Başkanı Zekeriya Mete, "Bu imtiyaz hainliktir" derken, glikoz üreticisi Ak Nişasta Genel Müdürü Sübet Çiçek de tüketicinin kotalar nedeniyle 500 milyon lira zarara uğradığını savundu. Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök ise Şeker Kurumu üyelerine tazminat davası açacaklarını belirtti.
Şekerleme sektörünün en önemli hammaddeleri arasında nişasta bazlı şeker (NBŞ) konusu tartışma yaratmaya devam ediyor. NBŞ, 2002 yılında getirilen bir kanunla Türkiye'de Bakanlar Kurulu'nun belirlediği kota kadar üretilebiliyor. Kurul, her yıl bu kotayı yüzde 50 kadar artırma yetkisine sahip. Ayrıca üretim ve iç piyasaya satış yapma yetkisi 5 firma ile sınırlandırılmış durumda. Diğer üretici firmalar ise sadece yurtdışına satış yapabiliyor.
Şekerleme sektörü hem bu kotanın varlığına hem de üretimin sadece belirli firmaların imtiyazına bırakılmasına şiddetle karşı çıkıyor.
"Kalmışız yabancı şirketlerin eline..."
İstanbul İhracatçı Birlikleri ve Şekerleme ve Şekerli Mamuller Tanıtım Grubu Başkanı Zekeriya Mete, kanunun 2001 yılında çıkarıldığını ve çıkaranlar kadar değiştirmeyenlerin de suçlu olduğunu belirtti. İç piyasanın yüzde 90'ının iki tane yabancı firmanın elinde olduğunu iddia eden Mete, "Kalmışız yabancı şirketlerin eline... Biz bu kapütülasyonlardan çok rahatsızız. Ben bu maliyeti sanayicinin sırtına yükleyen ve bir iki şirket nemalansın diye peşkeş çeken bürokratlara isyan ediyorum. Bu adaletsizliğin artık bir an önce düzeltilmesi gerekiyor. Avrupa Birliği diyoruz, her şeyi buna uydurmaya çalışıyoruz ama AB'de kota diye bir şey yok. İsteyen firma istediği kadar üretip kendi piyasasında satabiliyor."
Sanayicinin belirli ürünlerde NBŞ'yi kullanmak zorunda olduğuna dikkat çeken Mete, "Buna kota koyunca toz şeker fiyatındaki artışla birlikte NBŞ'nin de fiyatı yükseliyor. O zaman bizim maliyetlerimiz artıyor ve ihracatta rakiplerimizle baş etmekte zorlanıyoruz. Eğer bu kotalar kalkar ve üretim serbestleşirse çok daha hızlı gideceğiz. Türkiye cari açığı azaltıcı yeni yatırımlar yerine bürokratların elinde oyuncak olmuş bu sektörlere baksın önce" dedi.
İmtiyazın arkasında kim var?
NBŞ'ye neden kota koyulduğu ve neden bazı firmaların tekeline bırakıldığı konusunu bir türlü anlayamadıklarını söyleyen Mete, "Bu konuda Başbakan'a doğru bilgi vermeyen yöneticiler de suçlu. Bürokratların yaptığı kabul edilebilir bişey değil. Dünyanın hiç bir yerinde firmalar imtiyazla korunmaz. Bu imtiyazın arkasında kim var, kimler var? Türk sanayicisinin elinden lokmasını alan kim varsa ben bunu hainlik olarak görüyorum. Bu paralar fakir fukaranın cebinden çıkıyor" diye konuştu.
500 milyon liralık fatura
Türkiye'deki dokuz glikoz üreticisinden birisi olan ancak iç piyasaya satış yetkisi olmayan Ak Nişasta'nın Genel Müdürü Sübet Çiçek de kotalardan duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. 2002 yılında o günkü şartlar dahilinde beş firmaya kota verildiğini ancak Türkiye'nin çok değiştiğini söyleyen Çiçek, "Biz müstemlekemiyiz ki bu kotalar yabancılar tarafından paylaşılmış. IMF'ye olan borç bitiyor ama bunlardan halen kurtulamıyoruz. Madem serbest piyasa var, o zaman glukozun kotasına ne gerek var, hangi rekabetten korkuluyor? Bu kotaların ya paylaştırılması lazım ya da kotanın tamamen kalkması. Biz bununla ilgili Rekabet Kurumu'na dava açacağız."
Kendi ürettikleri glukozun ihraç fiyatının 90 kuruş olduğuna dikkat çeken Çiçek, "Ancak iç piyasada 2.2 liradan almak zorunda kalıyoruz. Bu kotalardan dolayı sanayicinin maliyeti 500 milyon TL artıyor. Ama son noktada bunun faturası tüketiciye çıkıyor ve tüketici ödemek zorunda kalıyor. Eğer kotalar kalkarsa maliyetlerde ciddi bir düşüş görürüz ve iç piyasa da ihraç fiyatlarına iner" dedi.
Sendika tazminat davası açacak
Şeker-İş Sendikası Başkanı İsa Gök ise Türkiye'nin bir pancar ülkesi olduğuna dikkat çekti. Kota artırımını kesinlikle yanlış bulduklarını söyleyen Gök, "Pancardan şeker elde eden ülkelerde nişasta bazlı şeker üretimi neredeyse yok gibi. Almanya'da ve Hollanda'da sıfır, Fransa'da ise toplam şeker üretiminin sadece yüzde 1.9'u. Biz de ise son artırımla yüzde 15'e çıktı" dedi.
Daha önceki kota artışlarına karşı mahkemeye gittiklerini ve davaları kazandıklarını söyleyen Gök, ancak Şeker Kurumu'nun hukuğun arkasından dolanarak bu kararları uygulamadığını iddia etti. Kurul'un Bakanlar Kurulu'na devamlı kota artışı yönünde görüş bildirdiğini kaydeden Gök, "En son geçen sene Başbakanlık Denetleme Kurulu kotalar artırılmasın diye bir rapor açıkladı. Ama Kurum bu raporu yok sayıp yine Kabine'ye artırılması yönünde tavsiyede bulundu. Biz artık bu kurum üyelerine teker teker tazminat davası açacağız, böyle bir hukuksuzluk doğru değil" diye konuştu.
Gök, yüzde 38'lik artırım kararının 1 milyon tona yakın pancarın ekilemeyeceği ve 20 bin tarım işçisinin çalışamayacağı anlamına geldiğini de sözlerine ekledi. (Eren GÜLER /HÜRRİYET)