Ne dediği doğru düzgün anlaşılamayan, pek çok kelimeyi yanlış telaffuz eden, ses tonunu gerektiği gibi ayarlayamayan bir yöneticiniz varsa işiniz zor demektir. Bu tür yöneticilerinin iş performansını ve motivasyonu düşürdüğü, çalışanları tedirgin ettiği bir gerçek. Kaldı ki diksiyonu vahim durumda olan bir yönetici ne derece etkili olabilir?
İşte iş yaşamında bu eksikliğin farkında olan ve bunu düzeltme ihtiyacı duyan pek çok üst düzey yönetici etkili iletişim eğitimleri alıyor. Üstelik sadece CEO’lar değil terfi etme hedefi olan genel müdür yardımcıları da bu eğitimlere ilgi gösteriyor.
Kişiye özel eğitimlerin süresi beklentiler, ihtiyaçlar ve öğrenme hızına göre değişiyor. Ancak ortalama bir seans iki-üç saat sürüyor. Genelde 10-15 derslik bir programdan sonra yöneticiler fark yaratacak düzeye gelmiş oluyor.
Para dergisinden Tuğçe Altınsoy'un haberine göre; uzmanlar, üst düzey yöneticiler için konuşma yapmanın büyük bir fırsat olduğuna dikkat çekiyor. Çünkü etkili konuşmalar sayesinde etki alanlarını genişleten yöneticiler, şirket itibarlarını arttırıp kendilerini rakiplerinden farklı kılabiliyor.
CEO’YA BÜYÜK İŞ DÜŞÜYOR
TV programcısı, iletişim danışmanı Sedef Kabaş, etkili konuşma eğitimleri veren isimlerden biri. Açık Sınıf'ta da dersler veren Kabaş, pek çok şirketin kamuoyundaki algısının CEO’nun yarattığı algıyla zenginleştiği ve sağlamlaştığı görüşünde. Kabaş, “Kendilerini etkili ifade edebilen yöneticiler bu anlamda hem kendileri hem de şirketleri için büyük avantaj sağlıyor” diyor.
Kabaş, verdiği eğitimlerde yöneticilerin hem bireysel yetkinlikleri üzerine çalışıyor hem de şirketi temsil etme güçleri üzerinde duruyor. Örneğin bir şirket CEO’su çok iyi bir diksiyona sahip olabiliyor. Ancak şirketi temsil edecek içerikte konuşmalar yapamıyorsa pek etkili olamıyor.
AZ SÖZ, BOL MESAJ
Tabii eğitmenler bu tür yöneticilerden birer “spiker” veya “sunucu” gibi konuşmalarını beklemiyor. Kabaş, “Ancak dinleyici kitlesini yakalayacak, şirketin değerlerini aktaracak, kamuoyunda pozitif algı yaratacak konuşmalar yapmasını bekliyoruz” diyor. Dolayısıyla eğitimlerde diksiyon, ses kullanımı, beden dili gibi konuların yanı sıra yaratıcı yöntemler kullanma, konunun özünü verebilme, önemli mesajları çarpıcı örneklerle zenginleştirerek vurgulama, dinamik bir dil kullanma, dinleyicileri konuşmanın içine dahil edebilme, iknanın yöntemlerinden faydalanma ve farklı dinleyici kitlesine göre mesajlarını dönüştürebilme konuları üzerinde duruluyor.
Yöneticiler eğitimlerde yapılan uygulamalar sayesinde kendi tarzlarını keşfediyor ve geliştiriyor. “Akıllı hazırlık” sayesinde daha kısa zamanda daha etkili konuşmalar hazırlanabildiğini görüyorlar. Ve dinleyicileriyle kurdukları “ortak zemin” sayesinde onları yanlarına çekebiliyorlar. Daha az sözle daha çok şey anlatabiliyor ve sahne heyecanını rahatlıkla kontrol edebiliyorlar.
AMAÇ LİDER OLMAK
Sedef Kabaş’a göre etkili konuşma dersleri almak için pek çok sebep var. Her şeyden önce yöneticilerin şirketi temsil etme sorumlulukları var. Yaptıkları etkili konuşmalarla şirket algısına büyük katkı sağlıyor ya da tam tersi yanlış bir ifade kullandıklarında şirket itibarını ciddi anlamda zedeliyorlar. Kriz anlarında doğru ve ikna edici açıklamalar yapmak zorundalar. Söyledikleriyle hem çalışanlarını motive etmeleri hem müşterilerini ikna etmeleri bekleniyor. Ve en önemlisi bu kişiler özellikle yöneticilikten liderliğe terfi etmek istiyor. Lider olabilmenin en temel vasfının da etkili iletişim kurabilmek olduğunun farkındalar.
Etkili iletişimin, etkili konuşmak, etkili dinlemek, etkili geribildirim verebilmek, ikna edebilmek, motive edebilmek anlamına geldiğini vurgulayan Kabaş’a göre tüm üst düzey yöneticilerin etkili iletişim eğitimi alması gerekiyor. Zira iletişim kurma biçimleri hem şirket itibarı ve algısı hem şirket içi iletişim açısından kritik öneme sahip.
BOL ALKIŞ ALIYORLAR
Sedef Kabaş, etkili iletişim eğitimi alan üst düzey yöneticilerin çoğu aldıkları güçlü alkış sonrasında arayıp teşekkür ettiğini anlatıyor. Kabaş, bu kişilerin artık kendilerinden emin, dinleyici odaklı, sahne heyecanını gündeminden düşürmüş konuşmacılar olduklarını vurguluyor. Yine televizyondaki canlı yayın programlarına çıkmaktan da çekinmiyorlar. Habercilerin sorularını kendi mesajlarını aktarmak için etkili şekilde dönüştürüyorlar. Ekranda rahat ve doğal görünüyorlar.
Son iki ayda birlikte çalıştığı iki kadın yöneticinin bekledikleri terfiyi aldığını dile getiren Kabaş, “Bu kadınlar zaten işlerinde çok iyiydi. Aldıkları eğitim sonrasında daha etkili iletişimci oldukları için aynı zamanda iyi yönetici olabileceklerini de ispat etmiş oldular” diyor.
SAHNE HEYECANINA SON
Sahne heyecanı pek çok yöneticinin korkulu rüyasıdır. Oysa bu heyecanı kontrol etmenin farklı yöntemleri var. Sedef Kabaş, bu problemin sadece bir derste çözülebildiğini vurguluyor. Bir başka problem de yöneticilerin çok uzun ve dağınık konuşma yapması... Yönetici çok konuşunca daha çok şey anlatacağını sanıyor. Oysa vermek istediği asıl mesaj arada kayboluyor, dağılıyor.
Kabaş’ın tespit ettiği bir başka eksiklik de iletişim eğitiminin sadece diksiyon ve beden dili kullanımı gibi basit düzeyde algılanması. Bu nedenle eğitim alan yöneticilerin çoğu beklentilerinin ötesinde bir içerikle karşılaşıyor.
AÇIĞI ESPRİYLE KAPIYORLAR
TEM Yönetim Geliştirme Yönetici Ortağı Erkan Tozluyurt, üst düzey yöneticilerin genelde etkili konuşma, iletişim veya spesifik olarak beden diline odaklanmış eğitimlere talep gösterdiğini belirtiyor. Tozluyurt’a göre, yönetici olan kişi diksiyon açısından çok vahim bir durumda olmadığı sürece, beden dili, samimiyeti, verdiği mesajların içeriği ve kendi izleyicilerine olan uygunluğu gibi konular, başkalarıyla kurduğu iletişimi başarılı bir şekilde gerçekleştirmesine yetiyor.
Tanıdığı pek çok yöneticinin mükemmel bir diksiyona sahip olmamasına rağmen espri gücü, samimiyeti, beden diliyle hitap ettiği topluluklarda oldukça büyük bir etki yaratabildiğini anlatan Tozluyurt, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“İlginçtir, bazen müdahale ettiğimizde ve ‘Şu şekilde konuşsanız’ dediğimizde sonuç çok daha olumsuz olabiliyor. Holdinglerden birinin patronuna ne konuşacağını, nasıl konuşacağını aktardığımızda daha önce yaptığı etkili konuşmaların yakınından bile geçememesini örnek verebilirim.”