Ticaret Bakanı Muş yaptığı açıklamada, ”Ekonomilerimiz üzerinde döviz baskısını azaltmak için ortak geleceğimizde milli paraların payını artırmalıyız. Hepinizin bildiği üzere, Türkiye ve Türk Cumhuriyetleri arasında kadim tarihi ve kültürel bağlara dayanan çok güçlü ilişkiler bulunmaktadır. Bizlerin amacı, her alanda sahip olduğumuz bu köklü ilişkilerin ekonomik ve ticari alanda daha da derinleştirilmesidir. İşte mevcut ilişkilerimizin değerlendirileceği bu konferansın; Türk dünyasının geleceğine yönelik ortak bir vizyon belirlenmesine katkı sağlamasını umuyorum. 1991 yılı, Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını yeniden kazanarak, dünya devletler sahnesinde tekrar yer almaları nedeniyle bir dönüm noktası olmuştur. Bağımsızlığın hemen ardından milli kimlik ve devlet kurumlarının inşa sürecini başarıyla tamamlayan Türk Cumhuriyetleri; güçlü bir şekilde kültürel, toplumsal ve ekonomik yapılarını tesis etmişlerdir. Nitekim Türkiye, bağımsız Türk Cumhuriyetlerinin birer birer tarih sahnesine çıkışlarını büyük bir heyecanla karşılamış; bu suretle kardeş ülkelerin bağımsızlıklarını ilk tanıyan ülke olmuştur. Bütün bu süreçlerde kardeşlerini asla yalnız bırakmayan Türkiye, daha güçlü devlet ve ülke olma mücadelesinde tüm olanaklarıyla yeni Türk Cumhuriyetlerinin yanında yer almıştır. Kardeşlerimizin bağımsızlığı sonrası Türkiye olarak temennimiz; yeni kurulan kardeş devletlerin bölge ve dünya ile bütünleşmesi ve ülkemizle her alanda güçlü ilişkiler tesis etmeleri olmuştur. Kuşkusuz ortak dil, din, tarih, bellek ve kültüre sahip olmamız, ikili ve bölgesel ilişkilerin güçlenmesine zemin hazırlamıştır. Türk Cumhuriyetleri ile ilişkilerin güçlendirilmesi, Türkiye’nin daimi vizyonu olmuştur” ifadelerini kullandı.
Uluslararası alanda işbirliği çalışmalarının devam ettiğinin altını çizen Bakan Muş, ”Türkiye olarak, Türk Cumhuriyetleri ile birlikte, geride bıraktığımız 30 yıl boyunca ortak bir gelecek inşa etmeye yönelik birçok çalışma yaptık. Bu doğrultuda gerekli adımları kararlılıkla attık; atmaya da devam edeceğiz. Sadece ikili ilişkilerimizi geliştirmekle kalmadık, aynı zamanda Türk Konseyi ve Uluslararası Türk Kültür Teşkilatı gibi birçok kurumu da hayata geçirdik. Yine, Dünya Ticaret Örgütü başta olmak üzere birçok uluslararası kuruluşta güçlü bir işbirliği içinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bölgemizin ve halklarımızın refahını arttırmak ve gelecek kuşaklarımıza gurur duyabileceğimiz bir miras bırakabilmek için hiç şüphesiz atılacak daha çok adımımız var. Zira biz birlikte olup omuz omuza verirsek Dünya sahnesinde Türk devletleri olarak daha güçlü şekilde var oluruz. Bugünkü toplantılarda, Türk dünyasının büyük düşünce adamı İsmail Gaspıralı’nın dediği gibi, ’dilde, fikirde, işte birlik’ düsturu ile bu geleceği inşa etmenin adımlarını hızlandıracağız. Keza biz biliyoruz ki Türk dünyası Yusuf Akçura’dan Cengiz Aytmatov’a, Hoca Ahmet Yesevi’den Yunus Emre’ye kadar pek çok büyük düşünür ile Dünya tarihine damgasını vurmuştur. İşte bizleri geçmişte birbirimize bağlayan bu güçlü bağ, Türk dünyası olarak hepimizi geleceğe ilişkin ortak bir vizyon geliştirmeye teşvik etmektedir. Ortak gelecek vizyonumuzun temelinde; malların, hizmetlerin, iş insanlarının ve sermayenin daha kolay dolaşımına imkan veren bütünleşik bir altyapının hayata geçirilmesi yer almaktadır. Bu vizyonu hayata geçirmek
için özverili davranmamız gerektiğinin bilincindeyiz. Hedefimiz büyük, ama bu hedefe ulaşacak inancımız da tamdır” diye konuştu.
Türk Cumhuriyetleri ve Türkiye’nin dönemsel ticaret hacmi verilerini paylaşan Bakan Muş, ”Türkiye ve Türk Cumhuriyetleri olarak dünya ile ticaret hacmimiz 1992 yılında 55 milyar dolar iken 2020 yılında yaklaşık 10 kat artışla 545 milyar dolar olmuştur.1992 yılında dünyaya toplam 23,5 milyar dolar ihracatımız varken, bu değer 2020 yılında yaklaşık 11 katına erişmiştir. Altı Türk Devleti olarak, genç ağırlıklı 160 milyonluk nüfus, 1 trilyon doları aşan milli gelir, sahip olunan doğal kaynaklar, ticaret yollarındaki konumumuzla büyük bir potansiyele sahibiz. Bu potansiyeli hayata geçirmek için cesur adımlar atmalıyız. Mal ve hizmet ticaretimizi geliştirmek ve hedeflerimize ulaşmak için ticaretimizin önündeki engelleri kaldırmalı, ticaretimizi daha da serbestleştirmeli ve işbirliğimizi geliştirmeliyiz. Amacımız kardeş ülkeler arasında etkileşimi artırmak, tüm kardeşlerimizle ticareti kolaylaştırmak, birbirini tamamlayan ekonomilerimizin sunduğu fırsatlarla dinamik bir ticaret alanı oluşturmaktır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerde hizmetler sektörünün ağırlığı, tarım ve sanayi sektörünü geçmektedir. Hizmetler, önümüzdeki dönemde dış ticaretin en önemli ayaklarından biri olmaya devam edecektir. Türkiye ve Türk Cumhuriyetleri’nin dünyaya hizmet ihracatı 2019 yılında 79,3 milyar dolar olarak gerçekleşmiş iken; 2020’de ortaya çıkan pandemi koşulları nedeniyle bu rakam 44,2 milyar dolara gerilemiştir. Öte yandan, pandemi döneminin parlayan yıldızı e-ticaret olmuş; küresel e-ticaret hacmi 2020 yılında 4,2 triyon dolara ulaşmıştır. Bu yeni dönemde arzumuz, kardeş Türk Cumhuriyetleriyle hizmet ticareti ve e-ticaret alanındaki işbirliğinin güçlendirilmesi ve bu yeni dönemin gerekli kıldığı yasal altyapıyı gecikmeden oluşturulmasıdır” dedi.
Her alanda işbirliklerini güçlendirmeleri gerektiğine vurgu yapan Bakan Muş, ”Karşılıklı yatırımların artırılması ortak hedefimiz olmalı; yatırım ortamını geliştirmeye odaklanmalı; ve gerekli tüm adımları bir an evvel atmalıyız. Doğu-Batı ekseninde ulaştırma güzergahları ile bölgemizin etkinliği artmış; kombine ulaştırma ve taşımacılık imkânlarını geliştirmemiz elzem hale gelmiştir. Amacımız taşımaların kotalarla sınırlandırılmadığı, malların serbestçe taşındığı, maliyetlerin makul seviyelere indirildiği, gümrük işlemlerinin basitleştirildiği ve hızlandırıldığı, malların dolaşımının önündeki engellerin kaldırıldığı ortak bir lojistik altyapısı tesis etmektir. Sadece karayolunda değil demiryolunda da işbirliğimizi güçlendirebileceğimiz alanlar mevcut. Gelin, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu ile sağladığımız olanağı hep beraber geliştirelim. Türk tarihinde önemli bir yeri olan İpek Yolu’nu ortak çabamızla canlandıralım ve birbirimize daha da yakınlaşalım” ifadelerini kullandı.
Yükselen döviz kuru baskısının azaltılması için milli paraların payının artırılması gerektiğini belirten Bakan Muş,” Dış ticaretimizde milli paralar konusunda firmalarımızın daha cesur davranabilmeleri için, güven artırıcı adımları atmalıyız. Ekonomilerimiz üzerinde döviz baskısını azaltmak için ortak geleceğimizde milli paraların payını artırmalıyız. Diğer taraftan, son dönemde küresel ekonomiyi etkileyen önemli eğilimlerden biri de yeşil dönüşümdür. Türkiye, insanlık için ortak tehdit olan iklim değişikliğiyle mücadele konusunda vakit kaybetmeden Türk Konseyi bünyesinde de yeşil dönüşüme uyum için ortak çalışmalar yapmaya hazırdır. Dile getirmiş olduğum bütün bu hususlar, Türk dünyası içinde kapsamlı işbirliğini derinleştirecek ve toplumsal refahı artıracak, bölgesel ve küresel barışa istikrar kazandıracak; kısacası ortak gelecek vizyonumuzun gerçekleşmesini tesis edecektir” diye konuştu. (İHA)