Yüksek altın potansiyeline rağmen geçen yıl 25 milyar dolarlık ithalat yapıldığına dikkati çeken Yılmaz, "Altına ilgi fazla olunca ithalatı için ödenen para da dış ticaret açığını artırıyor.
Uluslararası standartlarda altın üretimi yapan işletmelere ve altın rafinerilerine sahibiz. Borsa İstanbul'da altının alım-satım ve ithalatını yöneten Kıymetli Madenler Piyasamız ve çok güçlü bir mücevher sektörümüz var." değerlendirmesinde bulundu.
Yılmaz, mücevherat tasarımını, işçiliği, pazarlamayı uluslararası standartlarda yapabilecek yüzlerce uzman yetiştiğine işaret ederek, Türkiye'nin altın sektöründe ham maddeden nihai ürüne kadar üretim basamaklarının hepsini başarıyla tamamlayan ender ülkelerden olduğunu söyledi.
Geçen yıl gerçekleştirilen 42 ton altın üretimiyle ekonomiye 2,4 milyar dolar katkı sağlandığını vurgulayan Yılmaz, üretilen altının 11,5 tonunun devlete vergi ve izin bedelleri olarak ödendiğini kaydetti.
Yılmaz, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank'ın Koza Altın İşletmeleri Ağrı Mollakara Tesisi Temel Atma Töreni'nde Ağrı'da piyasa değeri 1,2 milyar dolar olan 20 ton altın rezervi bulunduğu müjdesini verdiğini anımsatarak, "Türkiye'de üretilen madenlerin ekonomiye katkı sıralamasında altın ilk sırada yer alıyor.
6 bin 500 ton altın potansiyelimizin henüz 1500 tonunu üretilebilir altın rezervine dönüştürebildik. Ağrı'da temeli atılan altın madeni tesisi ülkemizin altın üretiminin yıllık 100 ton hedefine ulaşmasında çok önemli katkı sağlayacak." diye konuştu.
Türkiye'deki altın madenciliğinin Avrupa standartlarında yapıldığını aktaran Yılmaz, "Kanada, ABD, Avustralya, Finlandiya veya İsveç gibi gelişmiş ülkelerde altın nasıl aranıyor, nasıl çıkarılıyor, siyanürle nasıl ayrıştırılıyorsa ülkemizde de aynı teknoloji ve yöntemlerle yapılıyor.
Hem çevreyi hem insan sağlığını koruyarak gelişmiş ülkelerde sürdürülebilir madencilik nasıl yapılıyorsa biz de aynı şekilde yapmak zorundayız." ifadelerini kullandı.
Kaynak: AA
Fotoğraflar: DHA