Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçen Türkiye'yi, yeni dönemde uluslararası arenada önemli görevler bekliyor. Türkiye, hem Uluslararası Para Fonunda (IMF) hem de Dünya Bankası İcra Direktörleri Kurulunda kritik sorumluluklar üstlenecek.
Derlenen bilgilere göre, Türkiye'nin IMF ile 1961'de başlayan stand-by serüveni, 14 Mayıs 2013'te dönemin Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tarafından gerçekleştirilen son taksit transferiyle sona erdi.
Fon nezdinde bir dönem sadece borçlarıyla gündeme gelen Türkiye, artık en yüksek oy gücüne sahip 20. ülke konumunda bulunurken, ülkenin IMF'de kotası artış gösterdi.
Türkiye'ye İcra Direktörlüğü görevi ilk defa 2014-2016 yıllarında verilirken, ülke bu şekilde IMF programlarını uygulayan bir ülke olma konumundan, karar alıcı bir pozisyona yükseldi.
Türkiye'nin kota payı, 26 Ocak 2016 itibarıyla "14. Genel Kota Gözden Geçirmesi"nin yürürlüğe girmesiyle 0,61'den 0,98'e yükseldi.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ülke yeni bir döneme girdi. Türkiye, 1 Kasım 2018 itibarıyla IMF nezdinde yeniden "İcra Direktörlüğü" görevini üstlenecek.
Dünya Bankası nezdinde de önemli görev
Diğer taraftan, Türkiye'nin Dünya Bankası nezdindeki temsil ve katılımının iyileştirilmesi amacıyla, 2008 yılında başlatılan reform çalışmaları kapsamında sermaye artırımı gerçekleştirildi. Böylece ülkenin oy gücü yüzde 0,53'ten yüzde 1,09'a yükseldi.
Türkiye, 10 Ekim 2014'te imzalanan Ülke Grubu Anlaşması ile Dünya Bankası nezdinde 2014-2016 döneminde "İcra Direktörü Vekili" görevini üstlenirken, 2020-2024 yıllarında "İcra Direktörlüğü"nü yerine getirecek.
Böylelikle Türkiye, IMF'nin ardından Dünya Bankası İcra Direktörleri Kurulunda da ilk defa yer almış olacak.