İSTANBUL (AA) - DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, "Gelecek hafta San Francisco’ya gideceğim. Teknoloji devi şirketlerin üst düzey yöneticileri ile görüşme yapacağım. Bulut (cloud) işini görüşeceğiz. Bir an önce bu teknolojiyi Türkiye’ye getirmemiz lazım." dedi.
15. KOBİ Zirvesi İstanbul'da Türkiye Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Serbest Meslek Mensupları ve Yöneticileri Vakfı (TOSYÖV), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve KOSGEB iş birliği ile DenizBank ana sponsorluğunda gerçekleştirildi.
"Rekabetçi Yerli Üretim" ana temasıyla başlayan zirvenin açılışında konuşan DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, bankacılık sektöründe işletme bankacılığının tutmadığını sonra KOBİ bankacılığına dönüldüğünü belirtti.
Ateş, KOBİ’lerin hem dünyada hem de Türkiye’de üretimin ve istihdamın ana kaynağını oluşturduğunu ifade etti.
"KOBİ’ler ekonominin can damarı ve olmazsa olmazıdır." diyen Ateş, Türkiye’de işletmelerin yüzde 99,8’inin (2,7 milyon KOBİ), istihdamın yüzde 73’ünün (10 milyon), katma değerin yüzde 53’ünün ve ihracatın yüzde 55’inin KOBİ’ler tarafından sağlandığına dikkati çekti.
Ateş, AB’de işletmelerin yüzde 99,8’inin, istihdamın yüzde 66’sının, Güney Kore’de işletmelerin yüzde 99,9’unun, istihdamın yüzde 88’inin, ABD’de işletmelerin yüzde 99,9’inin, istihdamın yüzde 47,5’inin KOBİ’lerce sağlandığı dile getirdi.
- "ABD Başkanı CDO (Chief Digital Officer) atıyorsa bu işte bir iş var"
Gelecek hafta San Francisco’ya gideceğini ve teknoloji devi şirketlerin üst düzey yöneticileri ile görüşme yapacağını belirten Ateş, "Bulut (cloud) işini görüşeceğiz. Bir an önce bu teknolojiyi Türkiye’ye getirmemiz lazım. Yüzde 1’e iniyor maliyetleriniz. Daha fazla bilgiye sahip oluyorsunuz. Eğer ABD Başkanı CDO (Chief Digital Officer) atıyorsa hükümete, Danimarka San Francisco’ya Dijitalizasyon Büyükelçisi atıyorsa bu işte bir iş var." diye konuştu.
Sadece iyi günde değil, zor dönemlerde de KOBİ’lerin yanında olduklarını vurgulayan Ateş, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Kimsenin elini taşın altına koymadığı dönemde Nefes Kredisi'nde de, Değer Kredisi'nde de hep DenizBank vardı. Kredi Garanti Fonu (KGF) Destekli Krediler, Nefes Kredisi ve KOSGEB Sıfır Faizli Kredi imkanlarını en iyi kullandıran banka olduk. Piyasadan çok altında faiz oranları ile NEFES projelerine evet diyen ve katılım sağlayan tek özel banka olduk. Çünkü biz milli bir bankayız. NEFES, KOSGEB ve KGF'de 76 bin kişiye toplam 26 milyar TL kaynak sağlandı. Bu destekler sayesinde KOBİ’lerimiz ayakta kaldı. 200 bin ek istihdam sağlandı."
Hakan Ateş, devletin, finans sektörünün, büyük şirketlerin merkezine KOBİ’leri aldığı ve beslediği bir ekosistem geliştirilmesi gerektiğini söyledi.
Devletin, dijital dünyaya adaptasyona ve Ar-Ge faaliyetlerine rehberlik yapması gerektiğini ve buna uygun kamu yapılanmasını ve hukuki altyapıyı sağlaması gerektiğini ifade eden Ateş, uzun vadeli finansal destekle niş üretime dönük özel yatırım teşvikleri verilmesi gerektiğini dile getirdi.
Nitelikli iş gücü kaynağı yaratılmasına ve bunda süreklilik sağlanmasına destek olunmasının önemine işaret eden Ateş, KOBİ’leri daha fazla ihracata yöneltmek için özel kredi desteklerinin de verilmesinin gerektiğini dikkati çekti.
Ateş, büyük şirketlerin tedarik zincirine dahil ettiği KOBİ’lere mühendislik, Ar-Ge ve teknik eğitim gibi konularda destek olması gerektiğini vurguladı.
Bankaların da KOBİ’lerin finansmana erişimini kolaylaştırması ve finansman enstrümanlarını çeşitlendirmesi gerektiğini söyleyen Ateş, “KOBİ’ler de yüksek katma değer potansiyeli bulunan niş ürünler belirlemeli, uzmanlaşma sağlamalı ve ihracat odaklı olmalı. Küresel rekabette sermaye birikimi çok önemli. Sermaye birikimi olmadan bu işler olmaz. Muasır medeniyete ulaşmak için sermaye birikimi önemli. Bunda devlette de iş düşüyor. ‘Seyyanen herkese belli bir miktar para verelim’ desek de bu iş olmaz. Teknoloji transferi, dijital dönüşüm lazım.” ifadelerini kullandı.
- "İhracatta 200'lü rakamları yakalamalıyız"
TİM Başkanı İsmail Gülle de KOBİ’lerin sosyal barışın ve toplumsal huzurun sağlanmasında en önemli işlevi gören kuruluşlar olduğunu söyledi.
KOBİ'leri rekabetçi kılmanın ve onları bir üst lige taşımanın gayreti içinde olduklarını anlatan Gülle, rekabetçiliğin sağlanması durumunda pek şeyin de üstesinden gelinebileceğini belirterek, "KOBİ'lerimizi illerden, yan dükkanlardan alıp ülkelerle rekabete yöneltmeliyiz. İhracat, olmazsa olmazımızdır. Önümüzde 4,5 yıllık bir seçimsiz dönem var. Biz KOBİ'lerimizi nasıl daha yukarılara çıkartabiliriz diye çalışıyoruz. İhracatçılar olarak 2018’in ve 2019’un kahramanlarıyız. Türkiye’nin ihracatta 100'lü rakamlardan 200'lü rakamlara çıkması lazım. Bu rakamları yakalamalıyız." diye konuştu.
Gülle, TİM'in işinin sadece ihracat rakamı açıklamak olmadığını ve buraya sıkışmaması gerektiğini söyledi.
Dünyada bin ürünün rekabetçiliğini analiz ettiklerini söyleyen Gülle, "Bu ürünlerden 200'ünde Türkiye iyi durumda." dedi.
İsmail Gülle, TİM olarak Türkiye'de üretilen ürünlerin dünyanın hangi bölgelerine satılabileceği üzerinde yoğun bir çalışma gerçekleştirdiklerini dile getirdi.
- "Ahlak da rekabet için önemli"
TOSYÖV Başkanı Nezih Kuleyin ise TOSYÖV’ün bu yıl 30’uncu kuruluş yıl dönümü olduğunu belirtti.
Aidat geliri olmadan, sosyal sorumluluk bilinciyle KOBİ’lerin ihtiyaçlarına cevap vermek adına TOSYÖV olarak yola çıktıklarını anlatan Kuleyin, “Adımızı tek seferde söyleyeni yönetim kuruluna alıyoruz. Toplumsal yaşamda KOBİ, girişim gibi birçok kavramın ortaya çıkmasına TOSYÖV öncülük etti. Girişim kavramının marka ve patent hakları TOSYÖV’ün üzerindedir.” ifadelerini kullandı.
Kuleyin, Türkiye’deki KOBİ’leri rekabetçi yerli ürünler üreten firmalar haline getirmek istediklerini ve bunun için yoğun çapa sarf ettiklerini söyledi.
Sanayi 4.0 ve Toplam 5.0’a geçen Almanya ve Japonya’nın Türkiye’den dört temel farkı bulunduğuna dikkati çeken Kuleyin, şunları kaydetti:
“Birinci olarak bu ülkeleri dış ticaret fazlaları veriyor. Bir yılın sonunda 'biz bu paraları ne yapalım' diyor. İkincisi, bu ülkelerin nüfusu artmıyor. Üçüncüsü, bu ülkelerin genç nüfusu azalıyor. Dördüncüsü bu ülkeler sanayi 1.0, 2.0 ve 3.0’ı tamamlaya tamalaya 4.0’a geldiler. Biz ise kimi yerde sanayi 2.0, sanayi 1.5 sanayi yapısıyla bu ülkelerle rekabet yapmaya çalışıyoruz. Bizim açımızdan önemli olan kendi KOBİ’lerimizin üstünlüklerini öne çıkararak o ülkelerle rekabet yapabilmek. Rekabetçi olmak sadece teknik şartları sağlamakla olmaz. Bazı şeyleri para ile alamazsınız. Para ile arkadaş bulamazsınız, para ile güvenilir olamazsınız. Rekabette para ile alınamayacak şeyler var. Hepimizi ve KOBİ’lerimizi güvenilir kırmalıyız. Herkesin yerli malına güvenmesi gerekir. Örneğin, Antepliler baklavayı yurt dışına sattığı için değil, öncelikle kendileri yediği için iyi baklava… Ahlak da rekabet için çok önemli. Hepimiz şu sorunun cevabını vermeliyiz. ‘Ahlaklı olduğumuzda dolayı bize saf demelerini mi yoksa ahlaksız olduğumuzdan dolayı uyanık demelerini mi yeğliyoruz?’ Herkesin uyanıklığı ile övündüğü bir toplumda genel bir iş ahlak sistemini kurmak söz konusu değildir. Bunlar rekabetçiliğin sosyal tarafları.”
Kuleyin, rekabetçilikteki sosyal tarafları yaparken, teknolojik gelişmeleri de elden bırakmamak gerektiğini vurguladı.
KOBİ’lerin iş süreçlerinin gözden geçirmesi gerektiğinin önemi anlatan Kuleyin, rakip ülkelerdeki firmaların çok iyi tanınması ve onlara göre stratejiler belirlenmesinin elzem olduğunu sözlerine ekledi.
- “KOBİ’lerimiz ölçek büyütmeli”
Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK) Başkanı Memiş Tütüncü de KOBİ’lerin toplam katma değer ve ihracattan yeteri düzeyde pay alamadığını söyledi.
Sanayi-üniversite iş birliğinin önemine değinen Tütüncü, işletmelerinin tamamının kendi ölçeklerinde Ar-Ge çalışmaları yapması gerektiğini belirtti.
Tütüncü, Türkiye'nin orta gelir tuzağını aşması için yurt dışından transfer edilen teknolojilerine yerel teknolojilerin de katılarak Ar-GE çalışmalarıyla desteklenmesiyle gerçekleşebileceğini dile getirdi.
"Akıl terini öne koymak zorundayız" diyen Tütüncü, KOBİ tanımının değiştirilmesiyle KOBİ'lerin de ölçek büyütmesi gerektiğini ve OSB'ler olarak onlara destek olacaklarını söyledi.
Tütüncü, OSB'lerde kendi personellerini yetiştirdiklerini ve kendilerine özgün bir eğitim sisteminin bulunduğunu ifade etti.
4,5 yıllık kesintisiz bir döneme girildiğini ve bunun çok kıymetli olduğunu ifade eden Tütüncü, reform gündemini öne alan siyasi iradenin de önemini anlattı.
Tütüncü, işletmelere sahip çıkmanın tüm siyasilerin sorumluluğunda olduğuna dikkati çekerek, "Kazanımlarımızın korunmalı, güvenilirlik zedelenmemeli, güven inşa edilmeli, ülkemiz itibarsızlaştırılmamalı, şartlar ne olursa olsun üretimden vazgeçilmemeli." diyerek sözlerini tamamladı.
- "KOBİ'lerin sesiyiz"
KOSGEB Başkan Yardımcısı Ahmet Akdağ da Türkiye’nin her noktasında müteşebbislere ulaşmak için çalıştıklarını ve KOBİ’lerin kamudaki sesi olduklarını söyledi.
KOBİ tanımın değiştiğini anımsatan Akdağ, KOBİ'lerin ekonomideki yerine ilişkin önemini anlattı.
Akdağ, KOBİ’lerin ülke ekonomisinin bel kemiği, omurgası olduğunu dile getirdi.
Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) Genel Başkanı Masis Yontan ise toplumda tasarruf oranlarının az olduğunu belirtti.
Kaliteli üretime, ihracata, çok üreten az tüketen topluma doğru gidilmesi gerektiğini söyleyen Yontan, rekabetin yoğun yaşandığı ve teknolojinin bir güç olduğu bir dünya yaşandığını ifade etti.
Dünyada gelecek 5 yılda 250 milyon insanın işini kaybedeceğini dile getiren Yontan, "Dünyaya 10 büyük firma hükmediyor. 4'ü yazılım/teknoloji, biri sanayi ve diğerleri finans alanında faaliyet gösteriyor." dedi.
Yontan, KOBİ'lerin yoğun rekabetin yaşandığı dünyada yaşamasının elzem olduğunu, istihdam ve ihracatta KOBİ'lerin önemli yer tuttuğunu belirtti.
Yontan, teşviklerin ve istisnaların bir düzene koyulması gerektiğini sözlerine ekledi.