İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) tarafından hazırlanan rapora göre Türkiye'de, doğudan batıya doğru gittikçe kentleşme oranı artarken, kentleşme oranı yüksek bölgelerde daha da yükselen kira giderlerinin aile bütçesinden aldığı pay yüzde 50'ye kadar çıkabiliyor.
İNDER'in ''Türkiye'de Kentleşme ve Konut Arzı İlişkisi'' konulu raporuna ilişkin yapılan açıklamada, rapora göre kentli kesimin en büyük gider kalemlerinden birinin kira olduğu belirtildi.
Türkiye'de doğudan batıya gittikçe kentleşme oranının arttığı dile getirilen raporda, buna paralel olarak batı illerinde kira için aile bütçesinden ayrılan payın doğu illerine oranla daha fazla olduğu vurgulandı. Alt gelir gruplarında bu payın aile bütçesinin yarısına kadar çıktığına işaret edilen raporda, kentleşmenin en yüksek olduğu il olan İstanbul'un Türkiye nüfusunun yüzde 17,8'ini barındırdığı, en yüksek kira fiyatlarının da yine İstanbul'da olduğu bildirildi.
Raporda, Türkiye'deki kentleşme sürecinin gelişmiş diğer ülkelere kıyasla ''çok hızlı'' olduğunun altı çizilirken, kentleşme sürecinin büyük ölçüde sanayileşmeye bağlı olmasının, metropollerde beklenen sosyal ve bireysel finansmanın geniş kapsamlı olarak oluşmasına engel olduğu, buna bağlı olarak da nüfusun önemli bir bölümünün düzenli bir kentleşmeden mahrum kaldığı, bu durumun konut üreticilerini ve konut arzını bir paradoksa sürüklediği ifade edildi.
Çarpık kentleşmenin bir diğer nedeninin ise doğudan batıya doğru göçün hala devam etmesi olduğu belirtilen raporda, Türkiye'deki konut arzında konut üreticisinin karşılaştığı sıkıntılar hakkında şu tespitlere yer verildi:
''- Türkiye'de konut arzının özellikle metropollerde biçimlenmesi sırasında inşaat sektörü hassas bir denge üzerinde durmaktadır.
- Artan girdi fiyatları sektörün 'makul' projeler üretme kabiliyetini elinden alırken, yüksek sayıdaki reel talebin oluştuğu orta ve alt gelir gruplarının nitelikli kentsel yapılara kavuşturulması yetkinliği de zedelenmektedir.
- Bu durum arzın, ekonomik gelişmelere göre seyri çok fazla değişiklik göstermeyen bir talebe yönelik olarak projeler geliştirmesine neden olmaktadır.''
Türkiye'deki konut talebinin uzun vadede yatay bir seyir izlediği vurgulanan raporda, ekonomik kriz dönemlerinin beklenenin aksine arz üzerine ciddi bir etkisi olmadığı kaydedildi.
Konut talebinin önemli bir bölümünün ekonomik değişimlerden görece daha az etkilenen bir kesimden geldiği dile getirilen raporda, projeleri de bu talebin şekillendirdiği belirtildi.
Raporda, orta ve alt gelip gruplarının taleplerinin artan girdi fiyatları nedeniyle karşılanmadığına işaret edilerek, ''Daha geniş kesime yönelik arzın geliştirilebilmesi için sektörel ham ve yarı mamul girdi maliyetleri kontrol altına alınmalı. Dış kaynaklı girdilerde kontrol altına alınamayan fiyat artışları noktasında ise çeşitli düzenleme ve destekler ile sektörün talep çeşitliliği kabiliyeti güçlendirilmelidir'' görüşüne yer verildi.
Kentleşmenin aile yapısı ve kentlerdeki demografik ve ekonomik yapı üzerinde de etkili olduğu ifade edilen raporda ''Değişimin darbe etkisi'' olarak tanımlanan etkiler şöyle sıralandı:
''- Kentleşme, ailenin sosyal yapılanması ve işleyişinde de değişikliğe neden olmaktadır.
- Türkiye'de ev seçiminde kırsalda erkek belirleyici iken kentlerde aile meclisinin ve kadının etkisi artmaktadır.
- Aile üyelerinin konuta değin ihtiyaçlarının özelleşmesi kentlerde konut talebinin oluşumu aşamasında etkili bir faktör olmaktadır.
- Kentleşmenin aile yapısı özelinde demografik değişkenlere olan etkisi dolaylı olarak konut talebinde de değişime neden olmaktadır.
- Daha küçük (2-4 bireyli) aile yapısı, çalışan nüfus olarak hane gelirine kadının katkısının artışı ile aile yapısı, demografisi ve ihtiyaçları değişim göstermektedir.
- Daha küçük ancak işlevsel yaşam alanlarına geçiş ihtiyacı kentsel yapının fiziksel sınırları ile birlikte değerlendirildiğinde arzın yeni halini biçimlendirmektedir.
- Yerleşim merkezinin ekonomik temelinin hizmet odaklı olduğu ölçüde kentleşme düzeyinin yükseldiği gözlenmektedir.
- Hizmet dışı sektörlerin geleneksel yapılanma talebine karşın hizmet odaklı ekonomik yapılanmaların daha modern kentsel yapıların oluşmasına olanak sağladığı görülmekte ve arzın bu tür merkezlerde daha çağdaş projeler sunduğu görülmektedir.''