Türkiye'nin bu yıl, dış borçlanma stratejisi çerçevesinde, ağırlıklı olarak ABD Doları cinsinden borçlanması bekleniyor.
Bu arada küresel likidite koşullarındaki bozulma, Türkiye'nin mali kaynak imkanlarının genişlemesi ve kredi notu artışlarıyla tazmin edilecek.
Küresel imkanların ABD Doları cinsinden uygun olması nedeniyle, özellikle yılın ilk yarısında Dolar ağırlıklı bir borçlanma yapılacak. Yılın ikinci yarısından itibaren, Dolar-Avro paritesi ve küresel likidite koşulları çerçevesinde, Doların yanı sıra alternatif döviz cinslerinin belirleneceği vurgulanıyor.
DÜNYA BANKASINDAN 1,5 MİLYAR DOLAR
Yetkililer, Dünya Bankası başta olmak üzere, Avrupa Birliği merkezli uluslararası kuruluşlarından gelecek mali desteğin, dış finansman kaynaklarının artmasına neden olacağını vurguluyorlar. "Ülke Ortaklık Stratejisi"(CPS) çerçevesinde, Dünya Bankasından 4 yıllık bir dönem için 6,5 milyar dolar gelecek olması ve 2008 yılında da Bankadan en az 1,5 milyar dolarlık bir mali desteğin sağlanacak olmasının, Hazine'nin elini rahatlatacağı kaydediliyor. Uluslararası sermaye piyasalarından, tahvil ihracı yoluyla 5,5 milyar ABD Doları tutarında borçlanma yapılmasını öngören Hazine yetkilileri, önceki yıllarda uygulandığı gibi, 2008 yılında da piyasa koşulları dikkate alınarak önümüzdeki döneme ilişkin dış finansmanın bir bölümünün öne alınması veya yeni enstrümanlar yoluyla dış finansman sağlanmasının söz konusu olabileceği görüşünde.
Yetkililer ayrıca, dış borçlanmada faiz seviyesinin geçici bir seviye olduğunu, bunun da 2-3-4 yıllık borçlanma enstrümanlarında, ilk bir yılı geçtikten sonra, genelde, enstrüman faizlerinde düşüşlerin görüldüğüne dikkati çekiyorlar.
Yetkililer, Türkiye'deki makro ekonomideki iyileşme sonucu, Türk tahvillerinin, diğer yükselen piyasa ekonomileri ve benzer kredi notuna sahip ülkelere göre, daha düşük risk primine sahip bulunduğunu ifade ediyorlar. Ekonomide daha uzun vadeli bir görüş açısı sağlanırken, borçlanma faiz oranları belirli ölçüde düşerken, borçlanma vadesi de uzadı.
Türkiye, 2003 yılı başından bu yana, uluslararası sermaye piyasalarında yaklaşık olarak 25 milyar dolar tutarında tahvil ihraç ederken, ihraç edilen tahviller, Türkiye ile kıyaslanan diğer yükselen piyasa ekonomileri ve benzer kredi notuna sahip ülkelere göre, daha düşük risk primine sahip bulunuyor.
TÜRK TAHVİLLERİ, REYTİNG NOTUYLA DAHA DA DEĞERLENECEK
Yetkililer ayrıca, IMF destekli ekonomik program, AB ile müzakereler ve bu müzakereler sonucunda Maastricht ile Kopenhag Kriterlerinin yakalamasıyla, Türkiye'nin borçlanma maliyeti ve vadesinin gelişmiş ülke standartlarına ulaşacağını, kredi notunun yükseleceğini vurguladılar. Gerek Moody's, gerekse Standard and Poor's gibi önde gelen reyting kuruluşlarının, Türkiye'nin "çok daha iyi" bir kredi notunu hak ettiği görüşünde hem fikir olduğunu belirten yetkililer, reyting kuruluşlarının, Türkiye'nin, sosyal güvenlik, enerji gibi yapısal reformları gerçekleştirmesi halinde, kredi notunun yükseltileceğini vurguladıklarını ifade ediyorlar.
DIŞ BORÇLANMA UZMANLARI "OFİSLER"
Öte yandan Türkiye'nin dış borçlanma politikasında, uluslararası standartlarda çalışan "Hazine Ofisleri", borçlanma stratejisi içindeki teknik analizde önemli bir role sahip bulunuyorlar. Hazine'deki borçlanma stratejisine teknik destek veren ofisler, küresel değişen ekonomik trendlere strateji belirliyorlar. "Ön Ofis" denen borçlanma birimi, özellikle borçlanmanın yapılması, kısa vadeli nakit işlemlerinin yürütülmesi, yatırımcılarla ilişkilerin gerçekleştirilmesi ve türev ürünlerle ilgili düzenlemelerin yapılması fonksiyonunu üstleniyor. Ön ofisler, iç ve dış borç olmak üzere ayrı ayrı yönetiliyor.