FİNANS

Ekonomi yöneticilerinden kriz değerlendirmesi

BBDK Başkanı Tevfik Bilgin, dünyadaki finans yöneticilerinin hırs ve yüksek kar etme duygularının krizi tetikleyen en önemli sebeplerden biri olduğunu belirtirken, Bankalar Birliği Başkanı ve İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince de globalleşmenin kötü sonuçlarının dünyayı sonraki dönemlerde de olumsuz etkileyeceğini söyledi.

Uludağ Üniversitesi İktisat Topluluğu tarafından düzenlenen 1. Uludağ Ekonomik Zirvesi'ne katılan BBDK Başkanı Tevfik Bilgin, SPK Başkanı Vedat Akgiray ile Bankalar Birliği Başkanı ve İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, "Küresel krizin doğuşu, etkileri ve yeni finansal mimari" konulu birinci oturumda konuşmacı olarak yer aldı. BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, oturumda yaptığı konuşmasında finans yöneticilerinin krize etkisine değindi. Bilgin, finans yöneticilerindeki hırs, kar, daha fazlaya ulaşma duygularının bu krizin en önemli sebeplerinden biri olduğunu söyledi. Krizle ilgili her gün yeni veriler açıklandığını ifade eden Bilgin, "Türkiye küçük bir ülke değil. Hem dünyada hem de bulunduğumuz coğrafyada, 70 milyon küsurluk nüfuslu büyük bir ülkeyiz. Zeka problemi de yaşamıyoruz. İsteyen açıklamalarını istediği gibi yapar. Hatta yapılmayan açıklamalar, tamamen sorumsuzluk sonucu yapılmış gibi de yazılabilir. 2009'un son aylarına şahsen umutla bakıyorum. Elimdeki bazı veriler dolayısıyla ve dibi bulduktan sonra, dibin geçmişte kaldığını ancak 1-2 ay sonra fark edebileceğimizi de biliyorum. Ekonomide beklentilerin ne kadar önemli olduğunu ve bu anlamda beklentileri yönlendirmenin ülkenin menfaatleri açısından önemini de sizlerin takdirine bırakıyorum. Elbette ki globalleşen ve dış şoklardan etkilenen bir ülkeyiz. Dış dünya doğrudan ülkemizi etkilemekte. Ama bizim genç bir nüfusumuz var. Çevremizde krizden etkilenmeyen ülkeler var. Bunlarla pazarımızı bir şekilde geliştirebiliriz. Bu sene tarım çok bereketli geçecek. Niye olumlu bakıyorum? Türk bankacılık sistemi dolayısıyla olumlu bakıyorum" dedi.

Türkiye'de kredilendirme oranlarının düşük olduğuna değinen Bilgin, "Bireysel kredilerin gayri safi milli hasıla içerisindeki payı yüzde 14'ler düzeyinde. Bu krizin yoğun olarak yaşandığı ülkelerde yüzde 50-60'ları bulmuş düzeyde. Hele bazılarında yüzde 100'e gelmiş durumda. Biz konut kredilerine geç başladık. Bireysel ve konut kredilerimiz sabit faizli. Dolayısıyla faizlerdeki artış bunları etkilemiyor. Bu da önemli bir avantaj. Sermayemiz hala güçlü. Bizim bankacılarımızın hemen hemen hepsinde, önceki krizlerden kalma, zamanında çok acı vermiş izler var. Daha doğrusu kriz tecrübesi var. Reel sektörün bilançolarında yer almayan, nasıl yorumlarsanız yorumlayın, yedek akçeler var. Bu krizi biz çıkarmadık. Bitirecek de biz değiliz. Ama ben çok emin olarak söylüyorum. Kendimize güvenirsek neden ayağa ilk kalkan ülkelerden biri biz olmayalım? Ayağa ilk kalkan ülkeler, emin olun büyük avantaj sağlayacaklar" diye konuştu.

"GLOBALLEŞMENİN KÖTÜ ETKİLERİ İLERİDE DE DÜNYAYI ETKİLEYECEK" Bankalar Birliği Başkanı ve İş bankası Genel Müdürü Ersin Özince ise Türkiye'deki bankalarda mevduat vadesinin kısaldığını belirterek, "Bankalarda takipteki krediler kriz döneminde artıyor. Kredi alanların sıkıntıları ortaya çıkıyor. Sıkıntılar olunca bankaların sermayesi de azalıyor. Sermayeden yiyince zayıflıyor ve daha az kredi kullandırabiliyorsunuz. Bankaların sermayesindeki azalmalar kaldıraç etkisini de azaltıyor. Türkiye'de mevduatın vadesi 33 günden 28 güne indi. Kredi musluklarına gelen payların vadesi azaldı. Sular kesilmeyecek ama su miktarı azalacak. Bankaların kaynağı topladığı mevduatı kredi olarak aktarır. Mevduatı dışında genellikle yurt dışından kredi alır. Kaynaklar daralıyor ve vadesi kısalıyor. Hep birlikte mevduatların vadesinin uzaması için harekete geçmeliyiz ve üzerimize düşeni yapmalıyız. Sistem üzerine yatırım yapılmalı" diye kaydetti.

Türkiye'nin dünyanın 20 büyük ekonomisi arasına girdiğini hatırlatan Özince, "Büyük ve genç bir ülke Türkiye. Ama mesele şu ki, bizim ekonomimizi götürecek bir motorumuz yok. Türkiye Cumhuriyeti gelişmekte olan ülkeler ortalamasının altında bulunuyor. Finans sektörünün GSMH'ye oranı gelişmiş ülkelerin ortalamasının ardında. Demek ki motor küçük veya ekonomi büyük geliyor ve motoru revize etmek gerekiyor. Türkiye'deki finans piyasasının büyütülmesine yönelik daha liberal, daha rekabetçi ve cazip hale getirecek kurallar bütününden başka hiçbir düşüncemiz yok. Eksiklik nedir o zaman? Bankacılık sektöründe büyük atılımlar yaptık. Dünyanın en güçlü banka sermayedarlarını ülkemize getirdik. Ama bankacılık sektöründe bugün reel sektör işlerinin büyük bölümünü yurt dışına götürmektedir. Reel sektörün yurt dışından aldığı borçların Türkiye'ye risk olduğu konuşuluyor. Neden reel sektör yurt dışından gidip de borç alıyor? Tabii yurt dışındaki borcun büyüklük, fiyat ve ilişkiler yönünden tercih edilmesi normaldir.

Fakat en önemli sebeplerden birisi Türkiye'deki mevduat olumsuzluklarından dolayı yurt dışına gidiyor. Türklere ait çok ciddi tasarruflar yurt dışında. Özetle Türkiye'de varlık barışı finans sektörünün hayrından çıkacak kaynaklar, Türkiye'ye mutlaka cezbedilebilmelidir. Türkiye'de dışarıya verdiğimiz işlerin geri gelmesi için uygun şartlar oluşturulması gerekir. Sermaye piyasası özel sektöre açılmalıdır. Sermaye piyasasında özelikle sabit getirili kıymetlerin, tahvil piyasasının mutlaka özel sektörün ihraç yapabileceği duruma getirilmesi gerekir. Önümüzde bu konuda ciddi fırsatlar var. Bunların oluşması, bankacılık sektörüne büyük yarar sağlayacaktır" açıklamasını yaptı.

Dünyada hiçbir ülkenin kendi sistemini yok etmesine imkan olmadığını belirten Özince, "Bakınız domuz gribinden bahsediliyor. Domuz üretimi Türkiye'de çok fazla olmadığı için risk fazla yok. Bakınız kuş gribi, gibi domuz üretimi olsun olmasın bu da ülkemize gelecek. Dünya artık küçüldü ve kötü yönetildiğine inandığım globalleşme maalesef kötü etkilerini de getiriyor. Ortadaki mesele artarak devam edecek. Bu finansal kriz değil, globalleşmenin kötü etkileri bizi önümüzdeki dönemlerde de başka krizlerle etkileyecektir. Sonuç itibarıyla Türkiye'deki dinamik sektörlerin mutlaka bilgi kullanımı ve yönetimini çok daha iyi yapması gerekiyor. Geleceğin sisteminde de yeni mimaride de daha sıkı, daha akılcı kurallardan söz edilmektedir" şeklinde konuştu.

"FİNANS SEKTÖRÜ İÇERİSİNDE BİR BORÇ BALONU ÜRETİLDİ" SPK Başkanı Vedat Akgiray ise, "Finans sektörü kendi içinde borçlandı. Kendi içinde bir borç balonu üretildi. Reel sektörden fazla finans sektörünün borcu olamaz, alacağı da olamaz. Demek problem finans sektörünün içinde geçici bir hevesten kaynaklandı. 'O zaman kabahatli kim, ne yapmak gerekir, düzenleme nasıl olacak?' gibi insanlar düşünüyor ve çalışmalar yapıyorlar. Son 15-20 yılda finans sektöründe olan inovasyon, gelişen teknolojiyle bilgi işlem ve haber teknolojisinin izin verdiği ölçüde çok hızlı gelişti. Bundan sonra daha esnek, sınırları daha geniş bir düzenleme ve daha az denetleme ama sonuç veren denetleme, sürekli piyasaları strese sokmaktansa bir yanlış, hile varsa onun sonucunun da çok kötü olacağını belirtmek lazım" ifadelerini kullandı.

Canlı Borsa
YORUMLARI GÖR ( 0 )
Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler