FİNANS

Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı

Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya: (3) - "Önümüzdeki dönemde de enflasyonun en kısa zamanda hedeflere doğru yönelmesi için gerekli parasal duruşu koruyarak elimizdeki bütün araçları fiyat istikrarı doğrultusunda kararlılıkla kullanmaya devam edeceğiz" - "Ekonomideki dengelenme süreci ve attığımız adımların katkısıyla döviz kurundan enflasyona geçiş etkisinin bundan sonra daha sınırlı gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz" - "Üçüncü çeyreğe ilişkin göstergeler iktisadi faaliyetteki dengelenme sürecinin belirginleştiğine işaret etmektedir" - "Finansal koşullardaki sıkılığın tarihsel olarak yüksek seviyelerde olması, iktisadi faaliyetteki yavaşlamanın boyutu ve süresi açısından aşağı yönlü riskleri canlı tutmaktadır"

İSTANBUL (AA) – Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Çetinkaya, "Önümüzdeki dönemde de enflasyonun en kısa zamanda hedeflere doğru yönelmesi için gerekli parasal duruşu koruyarak elimizdeki bütün araçları fiyat istikrarı doğrultusunda kararlılıkla kullanmaya devam edeceğiz." dedi.

Çetinkaya, yılın dördüncü Enflasyon Raporu’nun açıklandığı bilgilendirme toplantısında, tüketici enflasyonunun 2018 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 24,5 ile Temmuz Enflasyon Raporu tahmininin önemli ölçüde üzerinde gerçekleştiğini belirterek, işlenmemiş gıda ve alkol-tütün dışı tüketici enflasyonunda da benzer bir görünüm izlendiğini kaydetti.

Enflasyonda kaydedilen yükselişte Türk lirasındaki sert değer kaybı ve buna bağlı olarak fiyatlama davranışlarında görülen bozulmanın etkili olduğuna işaret eden Çetinkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yılın üçüncü çeyreğinde, yıllık enflasyondaki yükselişin başlıca belirleyicisi döviz kuru gelişmelerine duyarlılığı yüksek olan temel mal grubu oldu. Bu dönemde özellikle ithal içeriği yüksek otomobil, beyaz eşya gibi dayanıklı temel mallarda keskin fiyat artışları gözlendi. Gıda grubunda hem işlenmiş hem de işlenmemiş gıda kalemlerinde enflasyon görünümü bozuldu. Enerji enflasyonu ise elektrik ve doğalgaz fiyat artışları ve ağustos ayında akaryakıt ürünlerindeki ÖTV oranının artmasına bağlı olarak yükseldi.

Bu dönemde petrol fiyatları yukarı yönlü bir seyir izlemiş, ancak akaryakıt fiyatlarında eşel mobil uygulamasının sürmesi enflasyon üzerindeki olası baskıları sınırlamıştır. Hizmet grubu yıllık enflasyonu ise Türk lirasındaki zayıf seyir, geçmiş enflasyona endeksleme davranışının yaygınlaşması, gıda ve enerji enflasyonundaki bozulmanın yanı sıra turizmdeki canlı seyre bağlı olarak artış kaydetti. Üretici enflasyonunun üçüncü çeyrek itibarıyla yüzde 46,2’ye ulaşmasıyla, tüketici fiyatları üzerindeki maliyet baskıları güçlenerek devam etti."

TCMB Başkanı Çetinkaya, yılın ikinci yarısında toplam talep koşullarının enflasyona düşüş yönlü destek vermeye başlamasına karşın, fiyatlama davranışlarında gözlenen bozulma ve Türk lirasında kaydedilen birikimli değer kaybı sonucu artan maliyet baskılarının enflasyonun seyrinde etkili olduğuna işaret etti.

Bu dönemde, çekirdek enflasyon göstergelerinin ve enflasyon beklentilerindeki bozulmanın devam ettiğini dile getiren Çetinkaya, eğilim ve fiyatlama davranışına ilişkin göstergelerin, enflasyonun ana eğiliminde kayda değer bir bozulmaya işaret etiğini belirtti.

Çetinkaya, iktisadi faaliyetin 2018 yılının ikinci çeyreğinde yavaşlamakla birlikte Temmuz Enflasyon Raporu’nda ortaya konulan görünüme kıyasla bir miktar daha kuvvetli gerçekleştiğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu dönemde, Gayri Safi Yurt İçi Hâsıla (GSYİH) dönemlik yüzde 0,9, yıllık yüzde 5,2 oranlarında artış kaydetti. Böylelikle iktisadi faaliyet yavaşlayarak ana eğilimine yöneldi ve kompozisyon bakımından dengelendi. İkinci çeyrekte dönemlik büyümenin temel belirleyicisi, turizmin güç kazanmasıyla net ihracat oldu. Yurt içi talep, hem özel tüketim hem yatırım kaynaklı olarak daraldı. Makine-teçhizat yatırımlarında süregelen zayıflama ikinci çeyrekte derinleşti. Kamu tüketiminin büyümeye desteği ise daha sınırlı kaldı. Bu dönemde yatırımların yıllık büyümeye katkısı makine-teçhizat yatırımları ve inşaat yatırımları kaynaklı oldu”

- "İthalat talebi daraldı"

Son dönemde açıklanan verilerin iktisadi faaliyetteki dengelenme eğiliminin belirginleştiğine işaret ettiğini aktaran Çetinkaya, "Üçüncü çeyreğe ilişkin göstergeler, Türk lirasındaki hızlı değer kaybı ve finansal koşullardaki sıkılaşmanın yurt içi talebi zayıflattığı yönünde sinyal vermekte. İnşaat ve bağlantılı sektörler başta olmak üzere iç piyasaya yönelik sektörlerin üretiminde gözlenen zayıflama bu görünümü teyit ediyor. İmalat sanayi göstergeleri, firmaların üretim planlarındaki zayıflamaya bağlı olarak girdi alımlarını azalttığını gösteriyor. Böylece, yılın ikinci yarısında başta yatırımlar ve dayanıklı tüketim malları olmak üzere döviz kuru oynaklığının olumsuz etkilediği gruplara yönelik harcamalarda zayıflama bekliyoruz." ifadelerini kullandı.

Çetinkaya, küresel büyüme görünümündeki istikrarlı seyirle birlikte dış talepteki artışın ve dış piyasalarda pazar çeşitlendirme esnekliğinin ihracat üzerinde olumlu etki yaptığını belirtti.

Üçüncü çeyreğe ilişkin göstergeler iktisadi faaliyetteki dengelenme sürecinin belirginleştiğine işaret ettiğini belirten Çetinkaya, finansal koşullardaki sıkılığın tarihsel olarak yüksek seviyelerde olmasının, iktisadi faaliyetteki yavaşlamanın boyutu ve süresi açısından aşağı yönlü riskleri canlı tuttuğunu vurguladı.

- "Talep koşullarının enflasyon üzerindeki düşürücü etkisi"

Murat Çetinkaya, 2018 yıl sonu enflasyon tahmininin yüzde 23,5'e yükseltiğini bildirerek, "Temmuz Enflasyon Raporuna göre yukarı yönlü güncellemenin 4,1 puanı Türk lirası cinsinden ithalat fiyatlarındaki artıştan kaynaklandı. Yılın üçüncü çeyreğinde tüketici enflasyon tahminindeki 9,1 puanlık sapma ile fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın yıl sonu enflasyon tahminini 2,5 puan yükselteceğini, gıda enflasyonu varsayımındaki güncellemenin de 3,8 puan yukarı yönlü etki yapacağını tahmin ediyoruz. Çıktı açığında 2018 yılı son çeyreğinde belirginleşen derinleşmenin 2018 yılı enflasyonunu sınırlayıcı etkisini 0,3 puan olarak tahmin ettik." diye konuştu.

Çetinkaya, talep koşullarının enflasyon üzerindeki düşürücü etkisinin 2019 yılında belirginleşeceğini tahmin ettiklerini aktararak, şunları ifade etti:

"Buna göre, çıktı açığı tahminlerindeki güncelleme 2019 yıl sonu enflasyon tahminini bir önceki rapor dönemine göre 1,4 puan aşağı çekmekte. Diğer taraftan, enflasyondaki ataletle birlikte 2019 yılına taşınması beklenen kur etkisi ile petrol fiyatı varsayımındaki artışın yılsonu tahmini üzerindeki yükseltici etkisini toplamda 3 puan olarak tahmin ediyoruz.

2018 yıl sonu enflasyon tahminindeki sapmanın 3,1 puanının geçmişe dönük endeksleme davranışına bağlı olarak 2019 yıl sonu enflasyon tahminine de yansımasını bekliyoruz. Son olarak, 2019 yılı gıda enflasyonu varsayımının yüzde 10'dan yüzde 13'e yükseltilmesi, 2019 yıl sonu enflasyon tahminine 0,7 puan ekledi. Bu doğrultuda, 2019 yıl sonu enflasyon tahminini bir önceki rapor dönemine göre yükselterek, yüzde 15,2’ye çektik."

Tahminleri, küresel risk iştahında ilave bozulma olmayacağı ve ülke risk priminde son haftalarda gözlenen iyileşmenin ılımlı bir şekilde devam edeceği bir çerçeve altında elde ettiklerini belirten Çetinkaya, şunları aktardı:

"Bu bağlamda, sıkı para politikası duruşunun ve enflasyon odaklı politika eşgüdümünün kararlılıkla sürdürülmesinin yanı sıra cari açıkta devam etmesi beklenen dengelenme sürecinin ülke risk primindeki iyileşmeye katkı sağlayarak döviz kuru oynaklığını sınırlayacağı bir görünümü esas aldık. Buna göre, 2019 yılında enflasyondaki düşüşte reel kurun ılımlı bir değerlenme eğilimi sergilemesine bağlı olarak maliyet baskılarının hafiflemesinin ve iç talepte öngörülen yavaşlamanın belirleyici olacağını düşünüyoruz.

Döviz kurundaki istikrarlı seyrin ve dezenflasyona yönelik güçlendirilmiş makro politika koordinasyonunun da desteğiyle geçmişe dönük endeksleme davranışının kırılması ve orta vadeli enflasyon bekleyişlerinin tahmin ve hedeflerle uyumlu noktalara gerilemesi enflasyonla mücadelenin başarısı açısından kritik önem taşımakta. Makroekonomik politikalar arasında güçlendirilmiş eşgüdümün ve özellikle finansal istikrarı destekleyici politikaların kredi piyasası ve yurt içi talep üzerindeki aşağı yönlü riskleri sınırlayarak makro dengelere ve dezenflasyon sürecine olumlu katkı yapmasını bekliyoruz."

Fiyat istikrarına ilişkin önemli risklerle karşılaşılan bir yılın son Enflasyon Raporu toplantısı olması nedeniyle genel bir değerlendirme yapan Çetinkaya, "Yıl boyunca yaşanan kur hareketlerinin ve petrol fiyatlarındaki artışların fiyatlama davranışını bozmasıyla kısa süre içinde enflasyonda hızlı bir artış yaşandı. Ekonomideki dengelenme süreci ve attığımız adımların katkısıyla döviz kurundan enflasyona geçiş etkisinin bundan sonra daha sınırlı gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz." dedi.

- "Bütün araçları fiyat istikrarı doğrultusunda kullanmaya devam edeceğiz"

Çetinkaya, son çeyrekten itibaren toplam talep koşullarının enflasyondaki yukarı yönlü baskıları sınırlamaya başlayacağını belirterek, "Öte yandan önümüzdeki aylarda baz etkileri, gıda fiyatları veya diğer geçici faktörlerden kaynaklanan oynaklıkların söz konusu olabileceğini tahmin ediyoruz. Ancak, Merkez Bankası olarak fiyat istikrarı açısından fiyatlama davranışlarına ve ana eğilime odaklandığımızı belirtmek isterim." diye konuştu.

Enflasyonun en kısa zamanda hedeflere doğru yönelmesi için parasal duruşun son aylarda önemli ölçüde sıkılaştırıldığını anımsatan Çetinkaya, şunları kaydetti:

"Mevcut dönemde verilere her zamankinden daha duyarlı olduğumuzu ve olası risklere dair gelişmeleri çok yakından izlediğimizi vurgulamak istiyorum. Enflasyon dinamiklerine dair her iki yönde de önemli riskler mevcut. Kısa vadede fiyatlama davranışları yukarı yönlü bir risk unsuru olarak önemini korumaktadır. Orta vadede ise finansal koşullardaki sıkılaşmayı ve talep gelişmelerini aşağı yönlü bir risk unsuru olarak yakından takip ediyoruz. Son aylarda yaşadığımız dalgalanmaların bilançolar üzerindeki etkisine bağlı olarak finansal koşullardaki sıkılaşmanın belirginleştiğini görmekteyiz.

Bu gelişmelerin de etkisiyle iktisadi faaliyette iç talep kaynaklı bir yavaşlama gözleniyor. Ekim ayı toplantımızda, bütün bu faktörleri bir arada değerlendirerek, attığımız adımların etkisini ve uygulanan makro politika bileşiminin yansımalarını bir müddet daha izlemek amacıyla para politikası duruşunu değiştirmedik, ancak gerekirse ilave adım atabileceğimizi ifade ettik. Önümüzdeki dönemde de enflasyonun en kısa zamanda hedeflere doğru yönelmesi için gerekli parasal duruşu koruyarak elimizdeki bütün araçları fiyat istikrarı doğrultusunda kararlılıkla kullanmaya devam edeceğiz."

(Bitti)

Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler