FİNANS

"Global dalganın Türkiye'ye etkisi uzun sürmez"

Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, ekonomide yapılan iyileştirmelerin, küresel dalganın Türkiye'ye olumsuz etkisini kısa süreli tutacağını savundu.

Şimşek, Türkiye mali piyasalarının, dünyaya entegrasyon sürecinde olduğunu, bu sürecin, özellikle yakın zamanda daha da yoğunlaştığını ifade etti. Sürecin en belirgin göstergelerinin ise dış ticaret hacminin milli gelir içindeki payı ve Türkiye’ye doğrudan yatırım girişindeki artış olduğunu belirten Şimşek, “Bu bakımdan global ekonomide ve mali piyasalarda meydana gelen gelişmeler Türkiye açısından da iyi bir temel taşımaktadır” dedi.

Active Academy tarafından düzenlenen 1. Sigortacılık Zirvesi’ne katılan Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, son 5-6 yıldır eğitime önemli katkılar yapıldığını belirterek, Cumhuriyet tarihinde ilk defa son 5 yıldır üst üste bütçedeki en büyük payın Milli Eğitim Bakanlığı’na ayrıldığını kaydetti. 115 bin yeni dersliğin açıldığına işaret eden Bakan Şimşek, “Herhalde Cumhuriyet tarihinin üçte biri ya da yüzde 40’ı civarında bir rakamdır. Aşağı yukarı, bütün ilköğretim okullarımızda 550 bin civarında ADSL bağlantısı yani geniş bant internet bağlantısı sağlanmış durumda” diye konuştu.

“GENÇ NÜFUSLU BİR ÜLKEDE SOSYAL GÜVENLİĞİN AÇIK VERMESİ AYKIRI BİR DURUM"

Şimşek, Türkiye’nin genç nüfusuna işaret ederek, hem özel sektörün, hem de kamunun eğitime daha fazla katkı sağlaması gerektiğinin altını çizdi. Haydi Kızlar Okula kampanyasıyla okula gitmemesi muhtemel olan 300 bin kız çocuğunun okula kazandırıldığını anımsatan Şimşek, Türkiye’nin, kalıcı şekilde büyüme hızını yükseltebilmesi ve potansiyelini ortaya koyması durumunda Ar-Ge’ye, eğitime ve alt yapı yatırımlarına önümüzdeki dönemde önceliklendirmesi gerektiğini bildirdi. Şimşek, okul öncesi okullaşma oranının, 2001 yılında yüzde 11’ler civarında olduğunu hatırlatarak, bunun yüzde 24 civarına çıktığını ifade etti. Gelecek 4-5 yıl içinde oranın yüzde 25-50’lere çıkması, sonra da AB düzeyi olan yüzde 75-80 düzeyine çıkarılması gerektiğini söyleyen Şimşek, bu konuyla ilgili gerekli kaynağın ayrılacağını aktardı. Devlet Bakanı Şimşek, tüm bunlardan önce hem eğitimi, hem de sigorta sektörünü çok yakından ilgilendiren reformlara dikkat çekerek, “Listenin başında Sosyal Güvenlik reformu geliyor. Çünkü bugün bu kadar genç bir nüfusa sahip bir ülkede sosyal güvenlik sisteminin açık veriyor olması kadar aykırı olan bir durum söz konusu değildir. Aykırılık arz eden başka bir konu ben düşünemiyorum. Böyle genç nüfuslu bir ülkede çok ciddi sosyal güvenlik sisteminin, emeklilik fonlarının fazlasının olması beklenirdi. Eğer sistem kurgusu iyi kurulsaydı ya da en azından 1950’li yıllardaki kurgu devam ettirilmiş olsaydı. Çünkü 1950’li yıllarda emeklilik yaşı 55’ler civarındaydı” dedi. Bu taraftaki açıkların finanse edilmeye çalışılması sonucu eğitime fazla önem aktarılmadığını anlatan Şimşek bunun düzeltileceğini dile getirdi.

“SON DÖNEMDE SAĞLANAN MALİ DİSİPLİN, MAKRO EKONOMİK İSTİKRARA KATKIDA BULUNDU”

Finansal sistemin etki işlerliğinin, makro ekonomik istikrarla doğru orantılı olduğunu belirten Şimşek, makro ekonomik istikrarın olmadığı bir ortamda finansal sistemin derinleşmesi ve gelişmesinin zor olacağını vurguladı. Şimşek, Türkiye’de özellikle son dönemde sağlanan mali disiplinin, makro ekonomik istikrarın sağlanmasına büyük katkıda bulunduğunu kaydederek, bu sayede finansal sistem üzerindeki baskıların azaldığını ve özel sektöre daha fazla imkan yaratıldığını anlattı. Finans sitemi üzerindeki baskı azaldıkça sistemde vadelerin de uzamaya başladığını ifade ederek, “Uluslararası piyasalarda, özellikle Türkiye ekonomisine yönelik olumlu değerlendirmeler de bu süreçte katkıda bulunmuştur. Özellikle artan yabancı sermaye ilgisi bunun bir göstergesi olarak alınabilir. Yapısal reformlarda atılan her başarılı adım mali piyasalarda kaynaklarda yapılacak değişikliklerin iyi kontrol edilmesini ve kırılganlıkların asgari seviyeye indirilmesini sağlamıştır” diye konuştu. Şimşek, bugün ulaşılan makro ekonomik istikrarın beraberinde, finans sektöründe canlık ve karlılık arttırılmasını, piyasalardaki enstrümanların çeşitlendirilmesini ve piyasaların derinleşmesi için uygun koşulları getirdiğini anlattı.

“GLOBAL DALGALARIN ETKİSİ TÜRKİYE’DE KISA SÜRELİ OLACAK”
Şimşek, verimlilik ve rekabet gücünün arttırılmasının, kaynakların etkin kullanılarak, sağlıklı bir mali sektör oluşturulması açısından çok büyük önem taşıdığına işaret ederek, bu kapsamda Türk piyasa oyuncuları için adil rekabet koşullarının geçerli olacağı bir finans sektörünün oluşum çabası içinde bulunduklarını bildirdi. Türkiye mali piyasalarının, dünya mali piyasalarına ciddi bir entegrasyon sürecinde olduğunu kaydeden Şimşek, sürecin, özellikle yakın zamanda daha fazla yoğunlaştığını ifade etti. Şimşek, sürecin en belirgin göstergelerinin ise dış ticaret hacminin milli gelir içindeki payı ve Türkiye’ye doğrudan yatırım girişindeki artış olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti:

“Bu bakımdan global ekonomide ve mali piyasalarda meydana gelen gelişmeler Türkiye açısından da iyi bir temel taşımaktadır. Bugün itibariyle baktığımız zaman dünya ekonomisinin ciddi bir felakete gitmediğini ancak bir yavaşlama sürecinden geçtiği şeklinde bir değerlendirmemizin olduğunu ifade etmek istiyorum. Bu tür global dalgalanma veya kriz diyebileceğimiz dönemlerde ülkelerin ekonomik temelleri çok daha belirleyici olmaktadır. Bu noktada şu hususu özellikle belirtmek isterim ki, özellikle son 5-6 yıllık dönemde ekonomimizin ve mali piyasalarımızın temellerinde gerçekleştirilen köprü iyileştirmeler, global dalgaların Türkiye’ye etkisini hem kısa süreli, hem de sınırlı tutacaktır.”

Şimşek, bu çerçevelerden bakıldığında Türkiye’de hem kamu finansman dengelerinin, hem de bankacılık sektörünün durumunun Türkiye’nin bu süreçten daha az kırılgan ve hassas olarak geçmesini sağlayan temel unsurlar olduğuna dikkat çekti. Son birkaç yıla bakıldığında bütçede çok ciddi ve kalıcı iyileştirmelerin sağlandığını belirten Şimşek, son üç yıldır sağlanan bütçe açığı itibariyle sağlanan kamu sektörünün net borç stokunun yaklaşık yüzde 29 civarında olduğunu bildirdi. “Büyük borç stoku ya da AB tanımı itibarıyla borç stoku da yüzde 38.8 civarındadır. Bugün AB, 27 üyenin ortalaması yüzde 60’ın üzerindedir” diye konuştu. Şimşek, Türkiye’de hem bütçede sağlanan disiplin, hem de bankacılık sektöründe yaşanan köklü değişimlerin Türkiye’yi, bugün içinden geçilen dünya konjonktöründe daha az kırılgan hale getirecek nitelikler olduğunun altını çizdi.

“REFORMLARIN AMACI TÜRKİYE’Yİ KÜRESEL REKABET GÜCÜNE ULAŞTIRMAK"

Türkiye, ekonomisinin dünya ekonomisiyle bütünleşme sürecinde, Türkiye ekonomisinde sağlanan istikrarın kalıcı hale getirilmesi için yapısal reformların kararlılıkla sürdürülmesi gerektiğini vurgulayan Şimşek, "Bizim de aslında kapsamlı bir yapısal reform gündemimiz var. Gündemimizin iki-üç tane temel amacı var. Aslında bizim hükümetimizin, dünyadaki diğer hükümetler gibi temel amacı, halkımızın refahını yükseltmektir" dedi. Şimşek, halkın refahının yükseltilmesi için istihdamın ve gelirlerin arttırılması gerektiğini dile getirerek, hem istihdamın, hem de gelirlerin arttırılması için yapılması gereken bazı temel reformlar olduğunu kaydetti. Bu reformların amacının, Türkiye'yi küresel ölçekte rekabet gücüne kavuşturmak olduğunu söyleyen Şimşek, ayrıca içerdeki rekabeti arttırarak verimliliğin arttırılması ve AB sürecinin tamamlanarak Türkiye'nin sadece ekonomik alanda değil, siyasi ve sosyal alanda da transformasyonunun tamamlanması olduğunu anlattı. Şimşek, sosyal güvenlik reformunda gelinen noktanın her şeye rağmen cesaret verici olduğunu da sözlerine ekledi.

"KAMU BANKALARININ BÜTÇEYE YAPTIĞI KATKI DİKKATE ALINMALI"

Şimşek, ekonominin en önemli bileşenlerinden bir tanesinin mali sistem olduğuna değinerek, şöyle konuştu: "Mali sistemin etkin çalışabilmesi için bankacılık sektörünün mali yapısı özellikle 2001'den sonra ciddi bir iyileştirmeden geçmiştir.

Eskiden sistemde büyük yer tutan kamu bankaları geniş bir operasyonel ve mali yeniden yapılandırmadan geçirilmiş ve kamu bankalarının özelleştirilmesine dönük çalışmalar başlatılmıştır. Bu özellikle adil rekabet şartlarının oluşturulması açısından bence çok önemli. Son birkaç yıldır kamu bankalarının bütçeye yaptığı katkıyı dikkate alırsanız ve geçmişle karşılaştırırsanız, aslında bu 5-6 yıl önce yapılan düzenlemelerin ne kadar anlamlı olduğu ortaya çıkacaktır. Ziraat Bankası dün sonuçlarını açıkladı. Sermaye getirisi yüzde 30'un üzerinde yani muhtemelen Avrupa'daki en yüksek karlılık rakamlarından bir tanesi olsa gerek diye düşünüyorum."

Mali sistemin etkin hale getirilmesinin yetmediğini anlatan Şimşek, sistemdeki enstrümanların çeşitlendirilmesi ve derinleştirilmesi amacıyla da adımların atılması gerektiğini kaydetti.

"ABD'DE 60-67 YAŞINDA EMEKLİ OLUYORLAR"

Amerika'yı dünyanın en rekabetçi ekonomilerinden biri haline getiren özelliklerden birinin finans piyasalarının derinliği olduğunu söyleyen Şimşek, "Bugün dikkat ederseniz orada enflasyon yüzde 4.4 civarında, ama 10 yıllık tahvillerin faizi yüzde 3.4, 30 yıllık da yüzde 4 civarında. Aslında dolar da çok değer kaybetti ama finans piyasası çok derin. Orada vatandaşlar 38 yaşında 43 yaşında emekli olmuyorlar. Yani 60-67 arasında emekli oldukları için emeklilik fonlarının trilyonlarca dolar fazlası var. Trilyonlarca dolar fazlası olunca tabiî ki onu da ülkede ağırlıklı olarak değerlendirince uzun dönem faiz üzerinde böyle kısa dönemli baskılar oluşmuyor. Bu nedenle önümüzdeki dönemde gerek bireysel emeklilik, gerekse sosyal güvenlik sisteminin etkin hale getirilmesi konusundaki adımlara devam etmemiz gerekiyor, edeceğiz" diye konuştu.

"SİGORTA SEKTÖRÜ FİNANSAL KAYIPLARI KARŞILAMADA ÖNEMLİ ROLE SAHİP"

Şimşek, sigorta sektörünün, Türkiye finans sektörü içindeki payının düşük olduğunu belirterek, bununla birlikte sektörün rolünün diğer finansal kurumlarından farklı değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Sigorta sektörünün Türkiye kaynaklarını korumada dolayısıyla da finansal kayıpları karşılamada üstleneceği role dikkat çeken Şimşek, yaygınlaşan sigortacılığa bağlı olarak sektörün artan ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte ve rekabet gücünü arttırıcı yönde gerekli düzenlemelerin yapıldığını kaydetti. Şimşek, sigortacılık faaliyetinin diğer ticari faaliyetlere göre farklılık arz ettiğini anlatarak, sigortacılıktaki denetim ve gözetimim büyük önem taşıdığını ifade etti. Hükümet olarak 2003'ten beri sigortacılık sektörüne güven arttırıcı birçok tedbirin alındığını belirten Şimşek, yapılan bunların başında Sigortacılık Kanunu'nun geldiğini bildirdi.

YORUMLARI GÖR ( 0 )
Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler