Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, para politikasındaki sıkılaştırmanın, enflasyon beklentilerinde ve risk primindeki artışı durdurmak için yapıldığını söyledi.
Yılmaz, orta vadede enflasyonun ana eğiliminin düşüş yönünde olmasının beklendiğini de kaydetti.
Yılmaz, Merkez Bankası tarafından hazırlanan 2008 yılının üçüncü Enflasyon Raporunun tanıtımı amacıyla düzenlediği basın toplantısında, temel enflasyon göstergelerinde son dönemde gözlenen artışın, fiyatlama davranışlarında genel bir bozulmadan ziyade döviz kurunun etkilerinden kaynaklanan bir göreli fiyat değişimini yansıttığını söyledi.
Yılın ilk dört ayında gerek küresel gerekse yurt içi belirsizliklere bağlı olarak YTL'nin değer kaybettiğini ifade eden Yılmaz, bu çerçevede, Mart-Mayıs döneminde döviz kurundan fiyatlara geçiş etkisinin enflasyon üzerinde belirleyici olduğunu hatırlattı.
Yılmaz, bununla birlikte son dönemde YTL'nin yeniden güçlenmesi ve talep koşullarındaki süregelen zayıflamanın bu etkiyi sınırladığı ve Haziran'da enflasyonun ana eğiliminde yavaşlama işaretleri gözlendiğini söyledi.
Uluslararası emtia fiyatlarındaki yüksek oranlı artışların bütün dünyada enflasyon üzerinde baskı oluşturmaya devam ettiğini belirten Yılmaz, enflasyon hedeflemesi uygulayan gelişmekte olan ülkelerin biri hariç hepsinde enflasyon hedeflerinin belirgin olarak aşıldığını kaydetti.
Para Politikası Kurulunun enflasyon beklentilerindeki bozulmayı engellemek ve fiyatlama davranışlarına ilişkin riskleri bertaraf etmek amacıyla, geçen üç ay boyunca parasal sıkılaştırmaya giderek politika faizlerini toplamda 150 baz puan artırdığını ifade eden Yılmaz şöyle dedi:
"Tüketim talebindeki yavaşlamanın sürdüğü mevcut konjonktürde, para politikasındaki bu sıkılaştırmanın. enflasyon beklentilerindeki ve risk primindeki artışı durdurmak amacıyla yapıldığını özellikle vurgulamak isterim.Nitekim, gerçekleştirdiğimiz parasal sıkılaştırmanın da katkısıyla Temmuz ayında enflasyon beklentilerindeki bozulma durmuş ve piyasa faizlerinde düşüş gözlenmiştir.Diğer bir ifadeyle, Merkez Bankası'nın gerçekleştirdiği parasal sıkılaştırma, enflasyon risk primini azaltarak orta ve uzun vadeli faizlerin düşmesine katkıda bulunmuştur."
LİKİDİTE AÇIĞI
2008 yılının ilk yarısında döviz alım ihale miktarının düşürülmesi, Hazinenin döviz cinsinden daha az borçlanması ve para talebinde gözlenen artış gibi gelişmelerle, gecelik piyasada çekilen fazla likiditenin azaldığını belirten Yılmaz, bu gelişmelere bağlı olarak zaman zaman piyasada likidite açığının ortaya çıktığını bildirdi.
Bu yılın Mayıs ayıyla birlikte, likidite açığının daha sık ve uzun süreli olarak ortaya çıkmaya başladığını ifade eden Yılmaz şöyle devam etti:
"Bu dönemde, gecelik vadeli faizlerin Merkez Bankası borçlanma faizinin belirgin şekilde üzerine çıkmaması için Merkez Bankası, düzenlediği 1 haftalık repo ihaleleri ile piyasaya gerekli likiditeyi sağlamıştır. Bununla birlikte, özellikle bankaların serbest mevduat tutma davranışlarından kaynaklanan öngörülemeyen likidite değişiklikleri nedeniyle gecelik faizlerde dönem dönem arzu edilmeyen aşırı oynaklıklar gözlemlenmiştir. Para Politikası Kurulu, likidite koşullarındaki bu gelişmeleri göz önüne alarak piyasa faizlerinde oluşabilecek potansiyel oynaklığı azaltmak amacıyla Temmuz ayında borç alma ve borç verme faizleri arasındaki farkın 50 baz puan daraltılmasına karar vermiştir.Önümüzdeki dönemde piyasada kalıcı bir likidite açığı oluşması beklenmemektedir. Geçici likidite açığının ortaya çıkması durumunda ise bir haftalık repo ihaleleri ile gerekli likidite etkin bir şekilde sağlanacak ve gecelik faizlerin Merkez Bankası borçlanma faizi seviyesinde veya buna yakın seviyelerde oluşması hedeflenecektir. Dolayısıyla, Merkez Bankası gecelik borçlanma faizi, para politikası açısından referans faiz oranı olma niteliğini sürdürecektir".
Yılmaz, yurt içi talep koşullarının enflasyondaki düşüş sürecine katkıda bulunmaya devam ettiğini, bu çerçevede, orta vadede enflasyonun ana eğiliminin düşüş yönünde olmasının beklendiğini söyledi.
YTL'NİN GÜÇLENME EĞİLİMİ
YTL'nin yılın ilk dört ayındaki belirgin değer kaybının ardından son iki ay içinde yeniden güçlenme eğilimi göstermesinin, döviz kurunun fiyatlar üzerindeki etkisini sınırladığını belirten Yılmaz, bu tahmini yüzde 1,2 olarak aşağı yönlü güncellendiğini kaydetti
2008'de, risk primindeki ve enflasyon beklentilerindeki yükselişin etkisiyle piyasa faizlerinde de artış gözlendiğini ifade eden Yılmaz, piyasa faizlerindeki bu yükselişin iç talebi sınırlayarak enflasyondaki düşüşe destek olsa da artan risk priminin fiyatlama davranışlarına etkisinin dikkatle takip edildiğini bildirdi.
Petrol fiyatlarının 140 dolar civarında seyredeceği, elektrik tarifelerinde ise otomatik fiyatlama çerçevesinde petrol varsayımıyla uyumlu ayarlamaların gerçekleşeceğinin öngörüldüğünü, enflasyon tahmininin 2008 yıl sonu için 1,8 puan yukarı çekildiğini ve 2009 yıl sonu için de 0,6 puan artırıldığını kaydeden Yılmaz şöyle devam etti:
"Gıda fiyat enflasyonuna ilişkin varsayımlarımız 2008 ve 2009 yılı için sınırlı oranda yukarı yönlü güncellenmiştir. İşlenmemiş gıda fiyatlarının olumlu seyrine rağmen, tarımsal emtia fiyatlarındaki artışlara paralel olarak işlenmiş gıda yıllık fiyat artış oranlarındaki yüksek seyrin bir müddet daha devam edeceği öngörülmüştür."
İktisadi faaliyete ilişkin verilerin öngörüleri doğrultusunda gerçekleşmesine rağmen gıda ve petrol fiyatlarındaki artışlar nedeniyle enflasyon tahminlerinin yukarı yönlü güncellendiğini kaydeden Yılmaz, bu tahminlerden çıkarılacak ana mesajın, arz yönlü şokların ikincil etkilerini bertaraf etmek ve enflasyonda istikrarlı bir düşüş sağlamak için para politikasının temkinli duruşunun bir süre daha devam etmesi olduğunu vurguladı.
RİSKLER
Yılmaz, önümüzdeki dönemde yukarı yönlü riskler gerçekleştiği taktirde, para politikası enflasyon hedeflerinden sapmayı en aza indirgemeyi amaçlayacağı, gıda ve enerji fiyatlarının beklenenden daha olumlu gelişmesi halinde ise enflasyonun hedeflere daha çabuk ulaşmasının sağlanacağını söyledi.
Enflasyon hedeflemesine geçildiği dönemden bugüne gıda ve enerji fiyatlarındaki artışların enflasyonla mücadeleyi güçleştirdiğini anlatan Yılmaz, süregelen küresel ve yurt içi belirsizliklerin enflasyon beklentilerini olumsuz etkilemesinin, para politikasında daha temkinli bir duruş alma gereğini doğurduğunu bildirdi. Bu doğrultuda, söz konusu belirsizliklerin genel fiyatlama davranışlarına yansımasını önlemek amacıyla Merkez Bankası'nın son üç aylık dönemde para politikasını sıkılaştırdığını hatırlattı.
Yılmaz şöyle devam etti:
"Parasal sıkılaştırmanın enflasyon beklentilerinin kontrol altına alınmasında önemli katkıları olmuş ve Temmuz'da beklentilerdeki bozulma durmuştur.Para politikasının mevcut duruşu enflasyondaki düşüşü desteklemektedir. Enflasyonun kısa vadede yüksek seviyelerini koruduktan sonra hedeflere doğru ilerleyeceği tahmin edilmektedir. Güncellenen tahminlerimiz, önümüzdeki üç yıl için yüzde 7,5, 6,5 ve
5,5 düzeyinde belirlenmiş olan hedeflerin, gıda ve enerji fiyatlarına ilişkin oldukça temkinli varsayımlar altında dahi ulaşılabilir olduğuna işaret etmektedir.İktisadi birimlerin beklentilerini oluştururken bu hedefleri esas almasının, arz yönlü şokların ekonomi üzerindeki maliyetlerinin sınırlı kalması açısından önem taşığını vurgulamakta fayda görmekteyim."
Fiyat istikrarına ulaşılabilmesi için basiretli bir para politikasının gerekli olduğunu fakat bunun tek başına yeterli olmadığını belirten Yılmaz, uygulanan maliye politikaları ve yapısal reform sürecinin de en az para politikası kadar önem taşıdığını söyledi.
Yılmaz, mali disiplinin kalitesini artırmaya ve verimlilik artışlarının devamlılığını sağlamaya yönelik yapısal reformlar konusundaki gelişmeleri gerek makroekonomik istikrar gerekse fiyat istikrarı açısından yakından izlediklerini belirtti.