Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Turan Erol, Türkiye'de tutsat (mortgage) finansmanın hızla ilerleyeceğini, 150 milyar dolar seviyesine geleceğini tahmin ettiklerini belirtti.
Dünya Bankası kuruluşu IFC ve Dünya Gazetesi işbirliği ile düzenlenen "Konut Finansmanı Konferansı"nda konuşan Erol, dünyada her yıl 5 trilyon doların ev almak için harcandığını söyledi. SPK olarak sermaye piyasalarındaki gelişmeyi güçlendirmeyi amaçladıklarını ifade eden Erol, 4 ayrı ikincil piyasa ürünü üzerinde çalıştıklarını, aktife dayalı tahvil ve hisselerin piyasaya denge getirmesi açısından son derece önemli olduğunu vurguladı.
Erol, "Biz hiç bir şekilde devlet garantisinde bir sistem düşünmüyoruz" dedi. Türkiye'de tutsat piyasasında ciddi bir gelişme beklediklerini söyleyen Erol, "İspanya'da tutsat piyasasının boyutu 500 milyar avro, İspanya'nın GSMH'sinin yüzde 50'sini teşkil ediyor. Güney Kore'de ise 300 milyar dolar. Bu iki ülkenin deyenimlerini yakından izledik. Tutsat finansmanında Türkiye'nin hızla ilerleyeceğini, GSMH'sinin yüzde 35'ini geçeceğini, 150 milyar dolar seviyesine geleceğini tahmin ediyoruz" diye konuştu.
Turan Erol, Türkiye'deki bankaların bugün tutsat kredisi verdiğini, faizlerin düşmesinin tutsat kredisine talebi artıracağını kaydetti. Türkiye'de çok dinamik bir sermaye piyasasının oluştuğunu ve şu anda finansal kriz yaşanmadığını belirten Erol, Türkiye'de subprime türü bir kredinin verilmesinin de mümkün olmadığını ifade etti. Erol, "Yasa koyucular risklerin farkındalar. Gerçek ödeme kapasitesine çok dikkat ediyorlar. Kredi veren ve alanların mali yapılarının çok güçlü olmasına dikkat ediyorlar" dedi. Turan Erol, piyasaya ilk girenlerin rekabet avantajı sağlayacaklarını da sözlerine ekledi.
"YAĞ LEKESİ HALİNDE GECEKONDULAR..." Toplu Konut İdarası (TOKİ) Başkanı Erdoğan Bayraktar da, dünyada 1,5 milyar insanın barınmak için yeterli kritere sahip ev bulamadığını, tedbir alınmazsa 20-25 yıl sonra bu sayının 2,5 milyara çıkacağını belirtti. Bayraktar, Türkiye'de şehirlerin etrafını "yağ lekesi" halinde saran gecekonduların, konut ihyitacını ve finansmanını içinden çıkılmaz bir hale getirdiğine işaret etti. Dünyada ipoteğe dayalı konut finansmanında son 1-1,5 yıldır yaşanan krizin bütün ekonomilerde çok ciddi durgunluk yaratırken, Türkiye'nin bu krizden çok fazla etkilenmediğine dikkat çeken Bayraktar, "Türk insanının ayrı bir özelliği var. Barınmayı, evi hem kutsal sayar hem bütün ihtiyaçlarının önünde tutar, ne yapar eder konuta olan borcunu ödemeye çalışır. Bu bakımdan Türkiye'de geliştirilecek finans sistemleri ve konut inşaat sistemleri en atıl en ücra köşelerde bulunan, yastık altında bulunan varlıkları da likide edecektir ve piyasaya çekecektir" dedi.
Türkiye'deki 15-16 milyon konutun yarısının zaman içinde mutlaka yenilenmesi gerektiğini söyleyen Bayraktar, depremden hasar gören binaların yenilenmesi bakımından da Türkiye'de konut sunumunun önem taşıdığını, Türkiye'nin artık konut üretimi bakımından dünya ile boy ölçüşebilecek durumda olduğunu belirtti. Bayraktar, "Alt gelirli ve yoksul grubun konut alma gücü yoktur. Böyle bir argümanın devreye sokulması ve yeni alternatiflerin bulunması gerekmektedir. Türkiye'de mevcut konut stokunun mutlaka gözden geçirilmesi, ihtiyarlayan konutların da yenilenmesi gerekmektedir" dedi.
"İLK ADIMI ATANLAR ÇOK KARLI ÇIKACAKTIR" Konut ve inşaat sektörünün 200 sektörün canlanması ve yüksek istihdam sağlamasıyla ekonomiye ciddi katkılar sağlayacağını vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti: "Türkiye'de konut sektöründe ciddi fırsatlar olduğu ortadayken bunu yeterince anlatamadığımız için üzüntülerimizi ifade ediyorum. Yabancı dostlarımıza seslenmek istiyorum; ilkleri başaranlar, cesur olanlar, özellikle İstanbul için ilk adımı atanlar çok karlı çıkacaktır. 3 milyondan fazla konutun yüzde 60'ının yenilenmesi gerekirken,
İstanbul'un kendi merkezli uydu kentlere ihtiyacı vardır. Çorlu, Silivri, Lüleburgaz merkezli, yine Gebze ve Düzce'de, güneyde Bandırma'da yeni yerleşim yerlerine ciddi ihtiyaç vardır. Marmara bölgesi, Türkiye ekonomisini taşımaya, yatırımları yönlendirmeye devam edecektir. İstanbul ve Marmara Bölgesinin önemi gittikçe artacaktır. Hem İstanbul'un gecekondulardan kurtarılması, hem deprem riski altındaki konutların yenilenmesi için ve İstanbul'daki ulaşımla destekli yeni yerleşim birimlerinin oluşturulması için çok ciddi yatırımlara ihtiyaç vardır. İstanbul'da ilk etapta yapılacak bu yatırımların ve kendi içinde çok ciddi kaynak ve kar sağlayacak bu yatırımların yaklaşık 500 milyar dolarlık bir hacimle piyasayı canlandıracağını ifade etmek gerekir."
"GELECEKTE DAHA DİKKATLİ OLMAK LAZIM" Dünya Bankası Konut Finansmanı Grubu Başkanı Loic Chiquier de, konut finansmanının hükümetlerin giderek siyasi ajanda gündemine alındığını söyledi.
Chiquier, subprime krizinin öngörülebilir bir şey olduğunu, ancak piyasaların buna yeterince hızlı tepki gösteremediğini belirtti. Türkiye'de de 2005 yılı ile mukayese edildiğinde tutsat konusunda büyük bir belirsizlik görülebildiğini ifade eden Chiquier, "Türkiye çok dürüst adımlar atıyor. Yüksek düzeyde emlakla ilgili davalar görüyoruz. Tabii ruhsatsız binaların yüksek olması bunda son derece etkili" dedi. Fınpolconsult. De Yönetici Direktörü Hans-Joachim Dübel de, yabancı kreditörlerin Türkiye kredi pazarında çok önemli rol oynadıklarını, geri çekilebileceklerini belirtti. Dübel, Türkiye'de faiz oranlarının çok yakında değişeceğini düşünmediğini kaydetti.
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Danışma Kurulu ve Mütevelli Heyeti Üyesi Hasan Ersel de, Türkiye'de konut sektöründe yapısal bir değişiklik olduğunu, büyük ihtimalle inşaat şirketlerinin çalışma sisteminin bundan etkileneceğini ifade ederek, "ABD'deki gibi sorunlar yaşanacağını söylemiyorum ama, gelecekte daha dikkatli olmak lazım. Finansman olumlu da olabilir, olumsuz da olabilir. Finansman kaynaklarına erişimin kolaylığı konut edinmeyi kolaylaştırabilir ama,
bu, gelecekte bazı sorunları da beraberinde getirebilir" görüşünü aktardı.